12 Haziran seçimlerine yönelik, siyasi partiler aday listelerini Yüksek Seçim Kuruluna verdiler. Şu an mecliste temsil edilen partilerin listesine bakıldığında bazı ilginç durumlar görünse de, Türkiye de siyaset yapma biçiminde ve demokrasi açısından pek bir değişiklik olacak gibi görünmüyor.

En çarpıcı yenilik; yeni mecliste bir Süleyman Demirel grubunun oluşacağıdır. Gerek CHP, gerekse MHP listelerinde bir grup oluşturulacak kadar Demirel patentli aday var.

Özellikle de Mehmet Haberal’ın adaylığı konusunda eski Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel’in ısrar ve baskısı dikkate alındığında, Haberal’ın CHP ya da MHP den aday gösterilmesinin hiçbir önemi yok. Sonuçta Haberal Demirel’in adayı ve özellikle, ölümünde kusuru olduğu söylentileri olan CHP’nin eski Genel Başkanlarından Bülent Ecevit’in ismiyle özdeşleşmiş bir işçi kenti Zonguldak’tan aday gösterilmesi de çok anlamlı.

Haberal’ la ilgili söylenenler yalnız bunlar değil elbet.

Asıl önemli olan; Mehmet Haberal’ın sağlığı.

Sahte raporla, hasta gösterilip, diğer sanıklar Silivri’ de yatarken, yedi yüz gün her türlü konforu sağlanmış hastane odasında keyif çatan, geçmişte Mehmet Ali Ağca’nın kardeşinin sekreterliğini yaptığı, 12 Eylülün karanlık günlerinde başta Necdet Bulut olmak üzere birçok devrimci insanın şaibeli ölümünde sorumluluğu olduğu iddia edilen birinden söz ediyoruz.

Eğer sağlığı iyiydi ve mahkemeyi yanıltacak sahte raporlar hazırlattıysa, bu bir bilim adamı için hem ayıp, hem suç. Yok eğer gerçekten yerinden bile kalkamayacak kadar sağlığı bozuksa, o yorucu meclis çalışmalarına nasıl dayanacak?

Geçmişte rahmetli Bülent Ecevit’ e çalışamaz raporu vererek iktidardan devirmeye çalışanlar, şimdi onun partisinde ne yapacaklar, doğrusu çok merak ediyorum.

Son dönemde sosyal projelerle parti tabanında yeni bir heyecan yaratan, yeni CHP sloganıyla değişim umutlarını yeşerten CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun “darbecilere en önde biz karşı çıkarız.” söylemiyle Haberal’ın adaylığı ne kadar örtüşür, seçimler sonunda göreceğiz.

Oğlunun MHP de merkez yönetimde olduğu bir yana, CHP Milletvekili olarak partiye ve ülkeye ne kazandıracağı da ayrı bir konu.

CHP listelerini ayrıntılı inceleyen biri, öyle söylendiği gibi CHP de bir değişim, yenilenme olmadığını da görür.

Siz, altın bir tepside kristal bardaklarda en kaliteli içecekleri de sunsanız, eğer tepsinin tozu alınmamışsa, ilk dikkat çeken tepsinin tozu olacaktır. Tepsinin altın, bardakların kristal, içeceklerin kaliteli olmasının hiç anlamı kalmayacaktır.

Bir diğer dikkat çeken konu da Önder Sav ve Baykal ekibinin tasfiye edilmesi. Ekip çalışmasına önem veren Baykal’ın tüm ekibi tasfiye edilmişken kendisinin listede yer almasını da şahsen anlayabilmiş değilim.

Önder Sav’ın eski, 80 yaşındaki Oktay Ekşi’nin yeni sayıldığı bir CHP, ne kadar yeni sayılabilir?

İktidar olabilecek bir oy potansiyeline ulaşamayacağını anlayan CHP; Süleyman Demirel’ in moderatörlüğünde, silahlı mücadeleyi bırakıp, düz ovada siyaset yapmaya çıkan Ergenekoncuların desteğiyle, MHP ile koalisyona hazırlanıyor.

Merkez sağda tüm çabalara rağmen seçim ittifakları gerçekleştirilemeyince, görülen o ki, yine dört partinin grup kurabileceği bir meclis yapısı oluşacak.

MHP, baraj korkusuyla merkez sağ adaylara yöneldi. Bu konuda MHP’ ye de siyasetin duayeni Demirel danışmanlık yaptı.

Yalnızca güneydoğudaki Kürtlerin partisi olmaktan kurtulmak isteyen BDP, tüm partiler içerisinde belki de kendi amacına uygun en iyi listeyi oluşturdu. Kendi dışındaki diğer kürt gruplarını ve sosyalistleri de bağımsız aday olarak listelere yerleştiren BDP, meclisteki milletvekili sayısını yükseltecek gibi görünüyor.

Özetle, en önemli gündemi; yeni, çağdaş, sivil bir anayasa olması gereken yeni meclis, belki yeni vekillerden oluşacak ama meclise yeni bir meclis demek ne derece doğru olur, zaman gösterecek.

Seçim barajı kaldırılmadan, örgütleri yok sayarak, lider egemen siyasi parti anlayışı ve dar kadrocu zihniyetle belirlenen adayların seçildiği bir meclis ne kadar demokratik olabilir, Türkiye’ yi nasıl dönüştürebilir, hep birlikte, yaşayarak göreceğiz.

Umarız CHP içerisinde değişim ve yenilenmeden yana olan sol-demokratlar, her şeye rağmen statükoculara ve vesayetçilere karşı direnç gösterebilir, partinin yönünün yeniden sağa döndürülmesine izin vermezler.

Aksi halde CHP; AKP’nin tek parti iktidarından şikayet eden, AKP karşıtlığı üzerinden muhalefet yapan, Silivri’ ye selam duran, kendi örgütünden değil de, Demirel’ den medet uman, sosyal demokrat değil, demokratı eksik bir sosyal partiye dönüşür. 

Sol ayağı olmayan meclis ne kadar demokratik bir anayasa yapabilir, ona da siz karar verin!