Manila’da havalimanı neredeyse şehrin içinde gibi görünse de yoğun trafikten dolayı bu yakınlığı hiç hissedemiyorsunuz. Zira şehir merkezinde 2 milyon, Büyükşehir sınırları içinde ise 13 milyon kişinin yaşadığı bir şehir burası. İndiğinizde havalimanı taksiler ve size sabit tarifeler öneren taksiler oldukça pahalı, bunun yerine taksimetreli olanlarını tercih etmelisiniz. Manila Luzon adasında yer alır...
 

 
Manila’da Makati bölgesinde kalınabilir. Burası bizim Taksim gibi. Makati Avenue da İstiklal Caddesi gibidir. Aynı zamanda finans ve eğlence merkezidir. Gezilecek yerler hep eski şehir bölgesinde, yani Intramuros’ta yer alıyor. Burası da belki İstanbul’daki Sultanahmet bölgesi ve Suriçi gibi. Intramuros’taki ara sokakları yürüyerek turlayabilir, gezebilirsiniz.
 

 
Intramuros (Latince “duvarların içi” demek) bölgesi İspanyol koloni döneminden kalma bir yer ve etrafı surlarla çevrili. Bu surların içi ise kafeler, katedraller ve çeşitli tarihi yapılarla dolu. En ünlü binası ise Aduana. Önce deprem sonradan da 2. dünya savaşı nedeniyle hayli harap olmuş. Aslında 1822’de inşaatına başlanan bir gümrük binasıymış. Restorasyon çalışmaları devam ediyor. Bundan sonra, Fort Santiago (16. yüzyıldan beri İspanyolların Asya’daki merkezi kabul edilmiş) ziyaret edilebilir. Burası da ne yazık ki ziyaret ettiğimde genel bir yenilenme çalışmasından geçiyordu.
 

 
Fort Santiago’da hapishaneler, yer altı mahzenleri ve Rizal Müzesi var. Milli kahraman ve şairleri Jose Rizal burada hapis yatmış. San Augustin Kilisesi (Filipinler’in ilk kilisesi) ve Manila Katedrali de önemli. Bunlar hemen Fort Santiago’nun önünde ve birbiri ardında yer alıyorlar. Ayrıca, gittiğimiz dönemde özellikle kilise ve katedral gibi dini mekanlarda, misyonlerlerin Filipin sahillerine ayak basışlarının 450. yılını çok büyük bir coşkuyla kutluyorlardı.
 

 
Burada biraz milli kahraman Jose Rizal’dan söz etmekte yarar var. Rizal adeta Filipinler’in Che’si diyebiliriz. Meslek olarak aslen göz doktoru olan, aynı zamanda gazeteci ve yazar olarak tanınan Rizal, eserleriyle İspanya koloni dönemindeki isyan hareketlerini teşvik etmiş ve bunun neticesinde de İspanyol askerleri tarafından şehir meydanında asılarak idam edilmiştir. Rizal’ın asılması genel bir ayaklanmayı başlatır ve adeta Filipinler’de bağımsızlığın ateşini yakar. Manila’da her yerde Rizal heykelleri, müzeleri, anıtları ve sergilerini görebilirsiniz.
 


Rizal Park, Taksim Parkının 10-20 katı büyüklüğünde harika bir şehir parkı ve kent meydanı... Bizim büyükşehirlerimizin bile adam gibi bir park ve meydanı olmadığına bir kere daha hayıflandım... Park çevresinde Çin Bahçesi, Japon Bahçesi, Pirinç Bahçesi, Okyanus ve Akvaryum Parkı (bizdekinin benzeri), pek çok kafe ve yiyecek-içecek büfeleri yer alıyor. Siz de bu büfe ve kafelerden bir şeyler alıp yöre halkı gibi yeşilliklerin üzerinde yiyebilirsiniz. Tamam her şey var ama bizdeki gibi bir zengin kahvaltı kültürü yok doğrusu...
 

 
Ayrıca yine burada da Binando bölgesinde Chinatown bulunuyor. Yerel pazarlar ve dükkanlar sabah erken daha saat 05:00 olmadan açılıyor ve yine çok erken kapanıyorlar. Baywalk Area ise bir nevi meydanları gibi, deniz kenarında. Taguig şehri ise Makati’nin biraz ufağı.
 

 
Quezon City ise tarihi, düzenli ve temiz değil ama şehrin gerçek dokusunu ve kimliğini yansıtıyor. Quezon Avenue’da gezilebilir ve alışveriş için Cubao Expo’ya gidilebilir. Intramuros’tan yürüyerek yarım saat uzaklıkta yer alan Robinson Manila alışveriş merkezi gayet yeterli. SM Manila Megamall ise daha içeride bulunuyor ve bu alışveriş merkezi Asya’nın en büyüğü unvanını taşıyor. Şehirde kilise ve katedrallerin yanında, az da olsa Müslüman, Hindu ve Bahailerin dini yapıları da bulunuyor.
 

 
Eski Filipinler güzellik kraliçesi Ruffa Gutierrez'in Türk işadamı Yılmaz Bektaş ile yaptığı evlilik çok popüler. Türk olduğunuzu söylediğinizde hemen bu kişiyi sorarlar. Bektaş’ı bir tür Sabancı veya Koç gibi zannediyorlar. Son magazin gelişmeleri ise oldukça vahim. Yılmaz Bektaş eşine şiddet uygulamış, üzerinde boks becerilerini kullanmış ve bunun sonucunda ayrılmışlar, iki çocukları varmış.
 

 
Manila’da trafik tam bir işkencedir. Bizden bile çok çok vahim, belki Tokyo ile falan karşılaştırılabilir. Bu bakımdan, Manila eski yerleri dışında büyük ölçüde estetikten yoksun, aynen Jakarta veya Bangkok gibi, Güneydoğu Asya’nın sıkıcı, kalabalık ve kaotik bir şehridir. Şehirde taksi yerine çoğu zaman yürümek bile zaman kazandırır. Aksi halde, Manila’da örneğin havalimanından Makati veya Rizal Park’a doğru bir taksi yolculuğu 30 dk da sürebilir 2 saat de. 7-10 km arası bir mesafeden söz ediyoruz.
 

 
Şehir trafiğinde atlı araba ve tricycle çok çok nadir bulunuyor. Jeepney ise uzun jip şeklinde bir taşıma aracı. Belki bizdeki dolmuşun eşdeğeri kabul edilebilir. Bunlara istediğiniz yerden inip binebilirsiniz, ücretleri gayet makul, fakat konforu için aynı şeyi söyleyemem. Biraz sıkış tepiş olabiliyorsunuz, Filipin insanının bize kıyasla daha ufak tefek olduğu düşünülerek icat edilmiş bir vasıta türü.