Kutsallar üzerinden siyaset üretmek, insanlık tarihinin birlikte yaşama sürecine geçtikten, dinci ve devletçi toplum aşamasına evrildikten buyana en sık başvurulan siyaset üretme yöntemi olarak kullanılmış. En etkili, en kolay, en kazançlı siyaset yapma yolu olarak görülmüş.

Bu yöntemle siyaset üretme, siyaset yapma yöntemlerinin en çirkini.

Kabe’nin resmi, birilerine göre tüm değerlerin üstünde değeri olan, göklerde taşınması gereken bir resim, başka birilerine göre Suudi Arabistan Krallığı’nda 1700 yıla yakın geçmişi olan sıradan bir yapının resmi olarak yorumlanabilir. Bu resmi birilerinin göklere çıkarma hakkı olduğu gibi başka birilerinin de yere konulabilecek, hiçbir önemi olmayan resim olarak görme hakları vardır. Birilerinin kutsal, dokunulmaz olarak benimsediklerini herkes aynı ölçülerde benimsemek, değer vermek zorunda değil. İnsanlığın geliştirdiği ortak algı düzeyi bunu önermekte.

Kabe’nin resmini yere koymak, bu resme değer veren halkın bir bölümünün kutsallarına saldırı mıdır, bir düşünce özgürlüğü müdür? Duygu ve düşüncelerini yazıyla, sözle, resimle, başka şekillerle anlatma özgürlüğü mü? Bu iki noktanın çok iyi değerlendirilmesi gerekmekte.

Konuyu sağduyu sınırları içinde değerlendirmekte yarar var.

İnsanlar değişik dinsel, düşünsel sistemlerin değerlerini benimseyebilirler. Bunları savunmalarının karşı çıkılacak yanı olamaz. Bu değerleri kullanarak kişisel, siyasal, toplumsal, ekonomik çıkar elde etmeye kalkmak çirkindir.

Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne yapılan atamanın yöntemi, atanann kişinin yetersizliği, hazırladığı tezlerde çalıntı (intihal) yapıldığı gibi gerekçelerle bu kurumda büyük tepkiler gösterildi. Öğretim üyeleri, öğrenciler büyük bir direnç sergilediler. Boğaziçi Üniversitesi’ne, Yükseköğrenim kurumlarına yapılan atamalara karşı sergilenen bu tepki seli ülkede bir devrim niteliği kazandı. Bir tarih yazıldı.

Atamayı yapanlar, yaptıkları yanlışla yüzleşme, bu yanlıştan dönme yerine, atamaya tepki gösterenleri çeşitli biçimlerde suçlama yoluna gittiler.

Devletin yetkilileri, sergilenen bu tepkilere karşı söyleyecek haklı sözler bulamadıkları için, kutsallar üzerinden bu girişimleri bastrımaya kalkıştılar. Yakıştırmalar, gerçek dışı savlar havada uçuşmaya başladı.

Bunlardan biri, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı. Şunları söyledi:

"Azgın azınlığın özgürlük, eşitlik ve insan hakları sosuyla normalleştirmeye çalıştığı sapkın düşünce ve yaşam tarzının asıl hedefi nesillerimizi ifsat etmektir. Tek motivasyonu ise kutsallarımızı ayaklar altına almaktır. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki görüntüler bunun ispatıdır.

Azgın azınlığın özgürlük, eşitlik ve insan hakları sosuyla normalleştirmeye çalıştığı sapkın düşünce ve yaşam tarzının asıl hedefi nesillerimizi ifsat etmektir. Tek motivasyonu ise kutsallarımızı ayaklar altına almaktır. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki görüntüler bunun ispatıdır.

— Fahrettin Altun (@fahrettinaltun) January 30, 2021

Âhlaksızlığı, kutsallara hakareti, nefreti ve terörü özgürlük olarak pazarlamaya çalışanlara asla müsaade etmeyeceğiz. Gözleri kör, kalpleri mühürlü olan bu azgın azınlık aziz milletimizin maşerî vicdanında da mahkûm edilmiştir. Sizin ifsatlarınızı önlemezsek veyl olsun bize!"

Ayrıntılar bilinmemesine karşın, öğrencilerin açtıkları sergide, her şey yere serilmiş. Öğrencilerin kendi önem verdikleri değerleri gösterenler de, Kabe resmi de yerde. Tüm sergide gösterilenleri görmezden gelerek, içlerinden yalnızca Kabe resmini öne çıkararak, bunun üzerinden karşı tarafı suçlamaya kalkmak, yakışık alacak bir tutum olmasa gerek. Birileri İslam sosuyla değerleri yüceltme peşindeyse, başka birileri de özgürlük, insan hakları, eşitlik soslarıyla duygularını, düşüncelerini anlatmaya çalışabilirler.

“Sizin ifsatlarınızı önlemezsek veyl olsun bize!" haykırışı, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerine, öğrencilerine, demokratik olmayan yöntemlerle rektör atamasına karşı çıkanlara açık bir meydan okumadır.

“Azgın azınlık”, “ahlaksızlık”, “gözleri kör”, “kalpleri mühürlü” gibi ayrıştırıcı, ötekileştirici, suçlayıcı, aşağılayıcı söylemler, damgalamalarla birlikte yaşama kültürü oluşturulamaz. Öğretim üyeleri, öğrenciler eleştirilmek isteniyorsa, bu sözcükler yerine daha uygun sözcükler kullanılabilir.

Bu bir kin kusmak, düşmanlık tohumları ekmektir. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı, bu anlatımla, bu dille mi toplumla iletişim kuracak?

Bu yöntemle suçlama, karalama yapmaya kalkışmak, Türkiye Cumhuriyeti’ni hukuk kuralları içinde yönetmek değil, Kabe resmini koruma, bu resim üzerinden siyaset üretme peşinde koşulduğunu ortaya koymakta.

Farklılıkları, düşmanlıkları artırma yerine, hoşgörüyü, dostlukları ayağa kaldırmanın gerekli olduğu açık.

----------------------------------------------------------------

(1) 1.Düzeni bozma, karışıklık çıkarma, karıştırma. 2.Kargaşalık, karışıklık.

ifsad etmek - Osmanlıca Türkçe Sözlük, lügât, لغت - Luggat www.luggat.com › ifsad-etmek

(2) 1.Vay, yazık, cehennemde bir derenin adı, 2) Bir kimse veya topluluğun işledikleri kötülükler sebebiyle karşılaşacakları azabı, kötü halleri ve acınacak bir halde bulunduklarını ifade eden bir söz.

Veyl nedir ne demektir anlamı - Nedirsornedirsor.net › veyl-nedir-ne-demektir-anlami

(3) T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, Fahrettin Altun da Boğaziçilileri hedef gösterdi: 'Azgın azınlık', 30.01.2021