“Kültür, bilim, sanat kendi kendine bir anlam ifade etmez.
Sanat, bilim ve kültür insan içindir, ”
Fidel Castro

39. İstanbul Kitap Fuarı "Kitap Şehre Dönüyor" sloganıyla 3-11 Aralık günlerinde açık olacak; panel, söyleşi, atölye çalışmaları ve çocuk etkinliklerinden oluşan 300'e yakın kültür etkinliği ve 2 bine yakın yazar imza günlerinde okurlarıyla buluşma fırsatı bulabilecek. İstanbul Kitap Fuarı büyüklüğüyle, gelenekselliği ile önemli bir kültür faaliyeti sunuyor. Bu yıl 750 bin ziyaretçinin beklendiği fuar pandemi nedeniyle verdiği iki yıl aradan sonra 'Kitabın Büyülü Dünyası' temasıyla gerçekleşecek. Yayımlanan kitap sayısına bakınca Türkiye dünya 5. incisi . TÜİK verilerine göre yayın sektöründe Türkiye 11. sırada . Ne güzel ... Okur sayısı bakımından da doğru orantılı mıdır acaba diye bir soru sorsak hep bir ağızdan biz okumuyoruz cavabı alınır kuşkusuz. Biz kendimizi biliriz, okumayı değil izlemeyi dinlemeyi severiz. Okuma alışkanlığında ülkemiz, dünyada 86. sıradaymış. Okumaya günde 1 dakika, televizyona 8 saat, internete 3 saat zaman harcıyormuş insanımız. Okuyanların da yüzde 65'i aşk, yüzde 24'ü siyasi, yüzde 13'ü düşünce, yüzde 7'si kişisel gelişim kitapları okuyor. Kitap kağıdının üretilmediği memleketimizin başarısı (!) belki de 5. sıra için kapatıldı SEKA . Ne de olsa biz ithalatı severiz. Kağıdın üretim zahmetini elalem yapsın biz kitabı basar 5. sırada yerimizi alırız.

Bu yıl Kor, Manos ve Sor yayınlarının da destek verdiği Ginko Kitap, 39. İstanbul Kitap Fuarına katıl(a)mayacağını duyurdu. Fuarı düzenleyen TÜYAP’ın fahiş stant ücretlerine tepki gösteren Ginko Kitap açıklamasında: “Son zamanlarda maddi nedenlerle dergi ve yayınevlerinin kapanmasını herkes gibi üzüntüyle takip ediyoruz. Kültür ve kitap fuarlarına diğer iş fuarlarıyla aynı şekilde yaklaşılması eşitsiz bir tablo yaratmakta” denildi. Açıklamada “Yayınevi olarak okurlarımızla buluşmanın en önemli yollarından biri ve birer kültür festivali olan kitap fuarlarını önemsiyoruz, elimizden geldiğince de katılmaya çalıştık, çalışıyoruz. Ancak fuarın metrekare ücretlerinin (42 metrekarelik bir stant toplamda 100 bin TL’ye varan bir harcama) ve diğer giderlerinin çok yüksek olması ve buna eklenen fuar şirketinin katı fiyat politikası, yayınevi olarak fuara katılımımızı imkansız hale getirdi. Başlangıcından bu yana İstanbul Kitap Fuarının parçası olmuş, yazarları fuarın onur yazarı olmuş bir yayınevi olarak ilk kez İstanbul Kitap Fuarına katıl(a)mayacağız” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada “İki hafta boyunca İstanbul genelinde beş farklı noktada kitaplarımız indirimli olarak okurlarımızla buluşacak, yine çeşitli mekanlarda düzenleyeceğimiz onu aşkın söyleşi ve imza etkinliğiyle okur-yazar buluşmaları gerçekleştireceğiz. 3-18 Aralık 2022 tarihleri arasında tüm okurlarımızın Ginko Kitap Günleri’ne katılımını ve dayanışmasını bekliyoruz” denildi. İyi okur fuara da gider davete de icabet eder.

Bağımsız bir yayınevi tanesi 50 liradan 2000, 100 liradan 1000 kitap satsa ancak masrafını çıkarabilir. İşin ne kadar zor olduğunu bu rakamlar anlatmaya yetmez mi...

Kapitalist dünyada kültür ve sanat işi yapanların piyasa şartları ne gerektiriyorsa onu yapmalarının zorunluluğundan bahsedenler de olacaktır. Fuara katılmak, kitap satmak istiyorsan piyasanın kurallarına uyacaksın beklenen budur. Ya da İstanbul Kitap Fuarı’na karşı seçenek yaratacaksın. O büyüklükte bir seçenek kolay mı? Artık kitap basmakta zorlanan yayınevlerinin bunu yapması olanaklı mı? Okur ne yapacak bir yayınevi katıl(a)mıyor diye fuara gitmeyecek mi? Gidecek elbette, haberdar olan okur da Ginko Kitap’ın etkinliklerine destek verirse fena mı olur.

Benzer sıkıntıları yaşayan yayınevleri de vardır mutlaka. Burada bir yayınevi çapı bir yana kendi seçeneğini de yaratmak durumunda kalıyor. Okur ile kuracağı bağ ve fahiş fiyatlara karşı bir tutum ile bir mücadelenin içinde yer alıyor.

Her şey insan için. Ne güzel . Kimse aksini söylemiyor. Ancak Kastro’nun kurduğu ülkede yada daha geniş anlamıyla özlemini duyduğu(muz) toplumda/dünyada bu böyle. İçinde yaşadığımız dünyada her şey para ile alınıp satılıyor. Paran kadar bilim, paran kadar kültür/sanat. Paran kadar eğitim. Her şey para. Ne Likyalıları ne Napolyon’u hayatında duymamış olanlar bile parayı biliyor. Paranın gücünü biliyor. Paranın her şeye kadir olduğunu bilmeyen yok paranın açmayacağı kapının olmadığı da söyleniyor. Sermaye düzeninde her şey meta her şey para. Maddi olmayanlar da alınıp satılır. Paranın saltanatı nereye kadar sürecek. Her sultanlık gibi illa ki yıkılacak.

Gerçek okur çağrıldığı yere erinmez gider...

Melike Demirağ'ın seslendirdiği Şanar Yurdatapan şarkısını dinleyerek veya mırıldanarak kitaba ulaşmanın yolunu bulma zamanı. Şimdi okurun çağrıldığı yere gitme zamanı. 'Şimdi İstanbul'da olmak vardı. '
Kitapsız kalmayın...

''Minnacık tohum olsam savrulsam dönümlerce
Kış biter bahar gelir, açılsam yüzbinlerce
Açılsam milyonlarca
Şimdi İstanbul'da olmak vardı
Şimdi İstanbul'da..
Şu anda İstanbul'da...
Ah! İstanbul... ''