Nefesini tut, boş bir kâğıdın arasında kurut ve sakla beni, güldüğünü bileyim. Bir masala inandık, içi karalanmış bir kitaba. Açmadık ve öğrenmedik. Silahları bir kenara çekip, kahraman kaldık. Kırık kucaklaşmalardan bir kesit, senin tiz ve titiz sesinden bir kare. Bir kaftanım var artık, yırtık ve gücenik. Bana mutsuzluktan bahsetme...

Yazılmadık çizilmedik bir evrende, bilindik zirvelerden gül yaprakları tel tel dökülürken, yağmur bulutlana bulutlana ağlarken, dans ediyordun sen. Hikâyeme bir hayat yazmak lazım şimdi ve gidişime inandırıcı bir neden. Aklımdakilere bir valiz, fikirlerimin katmanlarına az bir derz...

Örümceğin öpücüğü ve geveze gülleler. Düşmezse düşmesin, çoktan parçalanmıştır siperler. Haklı bir kırıma uğramıştır, doğrudur, kaldı ki daha fazla serpilmemelidir kibirli goncalar. Yalancıdır, yapmacıktır, yozdur...

Yarınsız, zorlu bir tüneldi, mesafe kısa ama mekân feza. Yazmasam diyordum, yazdım mı yaşayasım geliyor. Gördüm mü sevesim, duydum mu seslenesim. Kaz diyorum, daha derine kaz... Kazdıkça ölesim, kendimi daha çok okuyasım geliyor...