Cumhurbaşkanı Erdoğan,02.03.2021 tarihinde, 9 amaç, 50 hedef, 393 faaliyet başlığında ‘İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladı.

“Türkiye, Dünya Demokrasi İndeksine göre 2011 yılında 88. sırada iken 2020 yılında 154. sıraya geriledi. Basın özgürlüğünde, eğitimde de aynı şekilde dünya sıralamasında (bu yönetim ülkeyi) onlarca sıra geriye götürdüler”(1)

AKP-MHP ortaklığı sıkıştı, denize düşen yılana sarılır örneği, onlara göre yılana benzeyen insan hak ve özgürlüklerini genişletme eylemine sarılmak zorunda kalmış durumdalar. Katar Emirliği’ne satılacak yer kalmadı. Bu ülkeden gelen paralarla geçinilemiyor. Azerbaycan Cumhuriyeti de yetecek gibi değil. AB fonları, yardımları kurudu. Zorunlu olarak demokratikleşme masallarına sığınmış durumdalar.

Halkın %60’ının güvenini yitirmiş bir yönetimin, yurttaşların tümünü kapsayabilecek küresel insan hak ve özgürlüklerini genişletmesinin olanağı yoktur.

Artık gözü kapalı kendilerine oy verenler dışında ülke içinde, tüm Dünya’da kimseyi kandıramayacaklar. Uygulama geçmişleri bu güvensizliğin somut verilerini ortaya koydu.

İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya çalışıp insan haklarını genişletmekten söz etmeye kargalar bile güler.

Sorunların yasak eksikliklerden değil uygulamadan kaynaklandığı

Açıklamalar yapılanların öz eleştirisi gibi olduğunu ortaya koymakta. Özellikle son yıllarda yapılan uygulamalar, İnsan Hakları Eylem Planı adı verilen açıklamaların tam tersi.

Açıklanan tasarının hazırlanması aşamasında ülkemizdeki insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin hiçbiriyle iletişime geçilmiş, düşünceleri alınmış, katılımları sağlanmış değil.

İnsan hakları, basın özgürlüğü güçlendirilecek denmekte, nasıl güçlendirileceği, nelerin yapılması açıklanmamakta, bunların nasıl yaşama geçirileceğine ilişkin bilgiler yok.

İnsan Hakları Eylem Planı adı verilen belgede açıklananlar, TC Anayasası’nda, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde, Uluslararası sözleşmelerde yazılı olan haklar. Bildirgeyle, bilinenin, var olan, ancak uygulanmayan hakların varlığından söz edilmekte.

Ahmet Altan’ı, Osman Kavala’yı yıllarca yatıranlar mı insan hak ve özgürlüklerine uygun elemlere girişecekler, anayasa yapacaklar?

Bu siyasal yapıyla İnsan Hakları Eylen Planı adı verilen belgeyle insan hak ve özgürlükleri yaşama geçirilemez, demokratik bir anayasa yapılamaz. Bu çabanın altında kesinlikle başka ince çıkar beklentilerinin yatmakta olduğunu anlamak güç değil.

Dünyanın en demokratik adımlarını atacaklarını ileri sürseler, kimseyi kandıramayacaklar. Herkes AKP’ye güvenmekten boyunun ölçüsünü aldı.

Yurttaşlar artık köprülerden, yollardan, havalimanlarından, tünellerden, Kanal İstanbul anlatılarından yüzlerini çevirmiş durumdalar.

İnsanlar artık Ayasofya açılışlarından, fetih kutlamalarından, dış düşman palavralarından söz edenleri dinlemeye yaklaşmıyorlar.

Demokrasiden, özgürlüklerden yana olan tüm kurumları uygarlıktan, bilimsellikten koparanlar, insan haklarına yönelik eylemler gerçekleştiremezler.

“AİHM'nin 2020 bilançosu açıklandı

AİHM'nin 2020 bilançosuna göre, Türkiye bir kez daha ifade özgürlüğünün en çok ihlal edildiği Avrupa ülkesi. AİHM'e yapılan dava başvurularında Türkiye, Rusya'dan sonra ikinci sırada yer aldı”(2)

Rusya Federasyonu’nun nüfusunun 145 milyon, Türkiye Cumhuriyeti nüfusunun 83 milyon olduğu düşünülürse, birinciliğin Türkiye Cumhuriyeti’nde olduğu kolayca anlaşılır.

“Freedom House’un 2020 Raporu, iktidarın İnsan Hakları Eylem Planı ile aynı zamanda yayımlandı.

Raporda Türkiye’nin Dünya İkincisi olduğu belirtiliyordu:

Bu rapora göre Türkiye son 10 yıl içinde özgürlükler ve demokrasi açısından en büyük gerilemenin görüldüğü ülkeler arasında Mali’den sonra “Dünya İkincisi” olmuş.

***

Türkiye genel sıralamada da 180 ülke arasında 154. Olmuş”.(3)

Uluslararası düzeyde ülkeyi bu acıklı durumlara sürükleyenlerin, ülkeyi insan hak ve özgürlükleriyle kucaklaştırmaları düşünülemez.

“Bu proje, (Yatay Destek II Programı)Türkiye’de yargının ve insan haklarının güçlendirilmesi için gerçekleştirilen, kamu işbirliğinde 2022’ye kadar sürecek diğer projelerin de şemsiyesi altında olduğu “Yatay Destek II Programı” çerçevesinde; bu program da 41 milyon euro bütçeye sahip. Avrupa Birliği’nin yüzde 85 ve Avrupa Konseyi’nin yüzde 15’ini karşıladığı bu bütçenin sadece 1,2 milyon euroluk kısmı 128 sayfalık “İnsan Hakları Eylem Planı’nın” yazılmasına ayrılmış. Sayfası 9 bin 375 euroya gelen bu raporun ne sonuç doğurduğunu herhalde Avrupa Birliği’ndeki vergi mükellefleri de merak edecek günün birinde: Gerek AB gerekse de Ankara tarafında “günü kurtarmak” için sunulan bu rapor, maksimum 5-6 ay durumu kurtarabilir ama sonradan tarafların arasını daha da açacak”.(4)

Sorun insan hakları sorunu değil. Para gelen yerden eylem planı esirgenmez. Parayı alalım, bildiğimizi yaparız, nasılsa uygulanmayacak düşüncesi kendini belli etmekte.

İnsan hak ve özgürlüklerini, basın özgürlüğünü, yargı bağımsızlığını yerlerde süründüren bir yönetimin neden İnsan Hakları Eylem Planı açıkladığını anlamış olmalısınız.

------------------------------------------------

(1) Önder, Lütfullah, 2023 hedefi ve uzay yolculuğu-2, Yeni Mesaj Gazetesi, 03.03.3021

(2) DW Türkçe, AİHM'nin 2020 bilançosu açıklandı, 02.03.2021

(3) Kongar, Emre, Adalet devrimi yapan Türkiye’nin dünya ikinciliği ve Kılıçdaroğlu’nun ziyareti, Cumhuriyet Gazetesi, 05.03.2021

(4) Öney, Sezin, İnsan Hakları Eylem Planı’nın sebep ve sonuçları, Gazeteduvar.com.tr İnternet Gazetesi, 04.03.2021

NOT: “Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi tarafından “Yatay Destek II Programı” kapsamında, Türkiye’ye zaten tahsis edilmişti. 1,2 milyon euroluk bir bütçeye sahip olan bu projenin ortakları da, öncelikle Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Dairesi Başkanlığı ve ardından da Adalet Akademisi, İçişleri Bakanlığı, yargı organları ve diğer yetkili makamlar. Bu proje 1 Eylül 2019’da başladı ve 1 Mart 2021’de bitmesi gerekiyordu; “grand final” 2 Mart’ta açıklanan “İnsan Hakları Eylem Planı” ile oldu”.