Yoksulun evine döndüğünde kapısının arkasında ağanın şapkasının asılı olduğunu görüp ekmeğin namustan önce geldiğini düşünüp geri döndüğü yıllardı. Namus değerliydi, ekmekte öyle; ama şerefi için ölen insan azdı.

Ahmedê Bado ve Kerime Şero kirvem dedikleri İbrahimê Xalo’nun evine sık sık girip çıkarlardı. İbrahimê Xalo iki iyi dostla ahbaplığı kirvelikle taçlandırdığı için mutluydu, bu devirde iyi dostlar herkese nasip olmazdı.

İbrahimê Xalo çalışkan bir adamdı, erken yaşlarda babasını kaybetmiş, daha on altısındayken ticarete atılmış, karşı köylerden hayvan buğday gibi şeyleri alıp satardı. Karısı Quzreşê, bu onun lakabı olacaktı yıllar sonra, gerçek adı Dilber’di ve üç köyün en güzel kızıydı. Uğrunda âşıkların memleketlerini terk ettikleri, erkeklerin sevdası uğruna uçurumdan ölümüne atladıkları kadar güzeldi. Quzreşê’nin İbrahimê Xalo’yla neden evlendiği meçhul, -bunca talip varken, İbrahimê Xalo o kadar zengin olmadığı gibi, o kadar yakışıklı biri de sayılmazdı- ama ilk Ramazan ayından sonra kocasından soğuduğu biliniyor.

İbrahimê Xalo’nun evine girip çıkan bu iki dost mu karısını ayarladığı, yoksa karısının mı bu iki dostu ayarladığı hâlâ meçhul. Gel gör ki ilk başlarda sadece İbrahimê Xalo evindeyken ziyarete gelen bu iki dost, daha sonra İbrahimê Xalo sadece evde yokken uğradılar.

Ne olmuşsa bundan sonra olmuş, bundan sonra düşünülüp karar verilmiş olmalı.

İbrahimê Xalo hayvanlarını otlatmak için evden çıktığı bir gün geri dönmedi bir daha, cesedi de asla bulunamadı, ölmüşse tabii. Hayvanlarından da hiçbir zaman haber alınamadı; kimim çaldığı, kimin yediği, kimin sattığı bilinemedi. Hayali bir cenaze kuruldu. Dua edildi, Kuran okundu. Akrabasız olan İbrahimê Xalo’nun bazı sevenleri cenazede, “Kim İbrahimê Xalo’unun karısını alırsa (evlenirse) katili de odur,” diye bağıra çağıra ilan ettiler. Böylece İbrahimê Xalo’nun geride kalan malı çocuğuna muhafaza edilebilinecekti. Ama katilin kim ya da kimler olduğu herkes tarafından tahmin edilse de suçları hiçbir zaman kanıtlanamadı.

Üç ay geçmeden iki kirvesi evini daha sık ziyaret etmeye başladılar, ne gece ne gündüz evinden çıkmaz oldular.

Quzreşê mi bu iki adamın karısı sevgilisi oldu, yoksa bu adamlar mı Quzreşê’nin kocası erkeği oldu bilinmiyor. Bilinen bir şey var ki Kürdistan tarihinde ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıldığı: İki kocalı bir kadın.

Quzreşê daha sonra iki erkek daha evine kabul etti, kocalarını dörde tamamladı böylece. İslam’da bir erkeğin dört kadınla evlenebilmesi fikrini tersyüz ederek ilk kadın başkaldırısının öncüsü oldu.

Oğlunu dokuz yaşındayken kaybetti Quzreşê, bir daha çocuğu olmadı, bu onun cezası oldu adeta.

Quzreşê’nin dört kocanın yanında onlarca sevgili edindiği de biliniyor. Doksan yaşına kadar yaşadı. Cenazesinde yüzlerce erkek ağladı. Kadınlar ise böyle bir kadından kurtuldukları için sevindi.