Gazetelerin hemen hepsi aynı başlıkla verdi onun aramızdan ayrılışını: Yok Böyle Bir Ölüm.

Onun erkenden ayrılışı hepimizi üzdü. Sonrasında tekrar düşündüm bu manşeti ve bir kez daha üzüldüm.

Çünkü bu manşetin peşisıra genç bir insanın zamansız ölümünü değil, ölümüne dans eden bir kadının yitip gidişini düşünecektik.

Gittikten sonra ne fark eder diyebilirsiniz. Doğrudur. Ama bazı detaylar vardır ki sonu anlatsa bile aslında sonu anlatmıyordur. Artık ne önemi var ki diyebilirsiniz. Bu da doğru.

Ama nedense bu manşetin ardından ben gözlerinin içi gülen, başına buyruk, yaşama meydan okuyan o kadını değil de ‘Atları da Vururlar’ filmini hatırladım! 1930’lu yıllardaki ekonomik buhranda ölümüne dans yarışmasını anlatan şu Amerikan filmini.

Tuhaf bir bellek atlaması diyebilirsiniz buna. Ama o programı izlediğimde o genç kadının puanlamalar sırasındaki çırpınışını unutabilmiş değilim. Onun jüriye seslenirkenki halini. Seyredenlerin içinde bıraktığı o burukluğunu hatırlıyorum. ‘Bu sadece bir oyun, takma kafana, ne yazık ki gerçekmiş gibi oynanıyor’ diyebilseydik... O besbelli bu oyunu ciddiye alanlardandı. Anladığım kadarıyla yaşamı da ciddiye alanlardandı.

Yaşamı ciddiye almak ne demek diye sorabilirsiniz şimdi.

Bir noktadan sonra inanın bilmiyorum. Ama zengin fakir, ünlü ünsüz, kadın erkek, genç yaşlı, kalbinin bir tarafından rüzgar alan insanların yaşamı olduğundan daha ciddiye almak gibi bir tavırları olduğunu biliyorum.

Sanırım Dafne, evet ona Dafne demek istedim şimdi, mitolojideki o sert yapraklı güzel ağaç halleriyle bizimle kalacak geride. Sesi ve ekrandan yansıyan haliyle, ellerini hep bir şeylerden kaçmak için kullanışıyla.

O tuhaf oyunun içindeki en gerçek oyuncuydu. Elendiğinde gözlerine dolan yaşlarını hatırladım. Yenilirken yalnızızdır.

Elbette ölürken de. Ve orada durulmalı. Orada dursak iyi olur.

O manşette ben böylesi talihsiz bir sonla gelen trajedinin yalınkatlığını değil bu trajediden doğacak yeni boşlukları ve dolayısıyla yeniden doldurulacak alanları gördüm. Ve dediğim gibi bir kez daha üzüldüm.