Ferhat Encü


Sabah 5’te bir mesajla uyandım:
“Ezgi Hanım, Ankara’da gözaltına alındım.”
Mesajı gönderen Ferhat’tı. Encü olan. Artık biliyorsunuz, Encü nedir. Yani bilmelisiniz.
Encü... Yaranın, huzursuzluğun, hiddetin ve kopuşun soyadı.
151 gün önce 34 insanını kaybeden Roboski köylülerinin çoğunun taşıdığı soyad.
Ferhat, katliamda 11 yakınını kaybetmişti. İki kuzeni ve 17 yaşındaki kardeşi Serhat dahil. Kaybetti. Acısını adalet arayarak, televizyon kanallarına, panellere katılıp derdini anlatarak, gün sayarak azaltmaya çalıştı.
Yine geçen cuma günü bir anayasa paneline katılmak üzere Ankara’ya gelmişti. Avukatı ve yakın arkadaşı Çağdaş Hukukçular Derneği’nden Müşir Deliduman’ın yanında, Ankara Barosu’nun konukevinde kalacaktı.
Sabaha karşı kapıda polisler, tak tak. Karakola götürüldü. Çünkü Şırnak Savcılığı tarafından aranıyordu!
Niye aranıyordu? Oraya gelelim.

Katliamdan iki gün sonra Roboski’ye gelen Uludere Kaymakamı Naif Yavuz, köylüler tarafından tartaklanmıştı. Kaymakamın kişiliğine ya da kendisine değildi saldırı. 34 insanını kaybetmiş köylü için ‘devlet’ti Kaymakam Yavuz. Yavuz kısa sürede iyileşti, ardından Başbakan’ın elinden ‘yılın kaymakamı’ ödülünü aldı.
Fakat köyde onun üstüne yürüyen gençler için başka bir bunaltı ve bulantı başladı. Hepsi hakkında soruşturma açıldı. Devlet memuruna hakaret veya şiddetten değil. Adam öldürmeye kasten teşebbüsten! Cezası 25 yıldan başlar. Bugüne kadar bu soruşturma kapsamında 4 Roboskili genç tutuklandı. Savcılık, birçok gencin babasına da “Oğlunu getir, sadece ifadesini alacağız” diyor ama biliniyor ki en son ifade vermeye gelen Cabbar tutuklandı.
O yüzden unutmak ve para kazanmak için İstanbul’a gelmek isteyen gençlerin bir kısmı Roboski’nin o ağır, kekre havasına tıkılıp kaldı. Bir kısmı da dağa çıktı. 

Peki, Ferhat niye köyü terk etmişti?
Niye Ankara’ya gelmiş, bir otele kayıt yaptırmıştı?
Çünkü Ferhat, kaymakamla ilgili soruşturma dosyasıyla ilgili zaten ocak ayında ifade vermiş ve serbest bırakılmıştı.
Çünkü o gün saldırıyı kaydeden TV kamerasındaki videoda Ferhat’ın görüntüsü bile yoktu. 11 Mart’ta Adana’da yine böyle bir sabaha uyanmış, yine gözaltına alınmış ama sonra serbest bırakılmıştı. Yetmedi.
Şimdi Ankara Adliyesi’nde oturmuş, Şırnak Savcılığı’ndan gelecek haberi bekliyordu. Avukatı Müşir Bey de sabahın 5’inden beri açlık grevine başlamıştı. Ferhat’ın haksız yere gözaltına alınmasını protesto etmek için. Eğer tutuklanırsa “Çorapları, ayakkabıyı da atacağım, başka bir eyleme gideceğim, artık ne yapacağımı şaşırdım” diyordu. 7’nci saatin sonunda Şırnak Savcılığı’ndan beklenen faks geldi ve Ferhat serbest bırakıldı. Rahatladık mı? E, buna rahatlama denirse.
Allahaşkına vicdansızlıksa vicdansızlık ama yeter artık. Roboskililere bu kadarı yeter artık.