Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın (ve tabii eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün), Balyoz davasında kilit bir noktada durduğunu defalarca anlattım. Nedeni şudur: Balyoz iddianamesini hazırlayan savcılara göre ‘1. Ordu bir darbe hazırlığı içindedir ve bunu engelleyen Aytaç Yalman’dır’.
Savcıların bu hayati iddiasını teyit etmek için Yalman’ın bugüne kadar ifadeye çağrılmaması izah edilebilecek bir şey değil. Yalman, mahkemeye çağrılmıyor fakat zaman zaman Balyoz’da yapılan savunmalara basın aracılığıyla cevap veriyor. Yine öyle yaptı. Pazar günü Hürriyet’in manşetinde ‘İftira’ başlığı taşıyan bir açıklaması vardı. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e cevap niyetine. Örnek, mahkemedeki savunmasında, Mart 2003’te yapılan ve darbe provası olduğu iddia edilen Plan Semineri’nin kayıtlı kasetlerinin Yalman’a Başbakan tarafından verildiğini söylemiş, Yalman’a verildiği iddia olunan bu kasetlerin şu anda nerede olduğunu sormuştu. Gelelim Yalman’ın cevabi açıklamasına... 

Yalman cevaben şöyle diyordu Hürriyet’te: “Söz konusu kasetlerin seminerin hemen sonrasında sızdırıldığını öğrendim. Bu kasetlerin hangi kaynaktan sızdırıldığını bilmiyorum. Söz konusu kasetler zamanının başbakanına verilmiştir. Başbakan da durumu Hilmi Paşa’ya aktarmış. Ben kasetlerin varlığını Hilmi Paşa’dan öğrendim. Kasetlerin muhteviyatını bilmiyordum. Yıllar sonra televizyondan öğrendim. Hilmi Paşa muhteviyatı konusunda bana bilgi vermedi. Zamanında bilgilendirilmiş olsaydım gerekli işlemi yapardım... Emrime aykırı olarak yapılan bu seminer kasetlerinin kimler tarafından sızdırıldığı kadar, kasetlerin içinde konu ile ilgisi olmayan bigünah silah arkadaşlarımın isimlerinin kimler tarafından yazdırıldığının ortaya çıkarılması önemlidir kanaatimce.”
Balyoz davası özel olarak son derece karmaşık biçimde tasarlandığı için ancak temel bilgilerin üstünden geçerek Yalman’ın açıklamasını irdelemek anlamlı olacaktır. 

Bakın şimdi, olay şu:
1) Plan Semineri, Egemen Harekât Planı’nın işlerliğini test etmek için 1. Ordu tarafından 5-7 Mart’ta düzenlenmişti. Bu seminerden hem Hilmi Özkök’ün hem de Aytaç Yalman’ın haberi vardı. Bunu kanıtlayan resmi yazılar mevcuttur. Seminerin içinde Olasılığı En Yüksek Tehlikeli Senaryo diye bir bölüm ve bu bölümün içerisinde ‘iç tehdidin’ tartışılması meselesi var. Yine yazışmalardan (ve Yalman’ın Sedat Ergin’e 10 Ağustos 2010’da verdiği demeçten) anlaşılıyor ki Kara Kuvvetleri 1. Ordu’ya bu iç tehdidi tartışmayın diyordu. Bunun üstüne 1. Ordu iç tehdidin niye tartışılması gerektiğini anlatan bir yazı daha gönderiyor. Ki buna Kara Kuvvetleri’nden olumsuz bir yanıt gelmiyor. Yalman, o dönemde bununla ilgili nasıl bir tutum izlediğini Sedat Ergin’e tam olarak açıklayamamıştı. 

2) Plan Semineri’ne ordunun tüm kurumlarından -Kara Kuvvetleri dahil- 15 gözlemci katılıyor. Ve seminerin ardından rapor hazırlıyor. Genelkurmay’ın raporuna göre seminer pek güzel tartışılmıştı filan. Fakat Kara Kuvvetleri’nin gözlemci raporu hâlâ ortada yok. Yalman belki o raporun nerede olduğunu söyleyebilir.

 

DOLAYISIYLA: Tüm bunların ışığında dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın ‘kasetlerin muhteviyatını bilmiyor’ olması pek muhtemel değil. 

3) Yine açıklamasındaki ‘emrime aykırı olarak yapılan bu seminer kasetlerinin’ ifadesinin de anlaşılır bir tarafını bulamadım. Emrine aykırı olan seminer mi seminerin kasete kaydedilmesi mi? Eğer seminer emrine aykırı ise bunu resmi bir yazıyla kanıtlaması icap eder ki bu pek mümkün değil. Çünkü son dakikaya kadar Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök de Mart 2003’te bu seminere katılacaktı. Herhalde böyle ‘emre aykırı’ bir seminere onun katılma ihtimalinin mantığa aykırı olduğunu herkes kabul edecektir. 

4) Eğer Yalman, emrine aykırı olarak seminerin kasete çekilmesinden söz ediyorsa bu kaydın yapıldığını hemen sonra Hilmi Özkök’ten öğrenmiş olmalı. Çünkü Hilmi Özkök, Ergenekon davası kapsamında tanık olarak verdiği ifadesinde; seminerin ardından araştırma yapması için Aytaç Yalman’a emir verdiğini söylemişti.

 

DOLAYISIYLA: Yalman muhteviyatını ve kayıt altına alındığını ‘bilmemesine imkân olmayan’ bu seminerde sorunlu bölümler olduğunu düşünüyorduysa gereğini yapabilirdi. ‘Yılllar sonra televizyondan’ duymayı beklemesine gerek yoktu. Savcılara göre darbeyi engelleyen Aytaç Yalman, Balyoz davasıyla ilgili birbiriyle çelişen ifadeler kullanıyor. Birileri doğru söylemiyor.