Türkiye Cumhuriyeti İçişleri bakanlığı açılmış soruşturmaları bahane ederek Van, Diyarbakır ve Mardin’e kayyum atadı.

Bu belediye başkanlarının hepsi oyların yüzde ellisinden fazlasını almışlardı. Bu belediyeler hakkında yöneltilen suçlamalar teröre yardım odaklı sübjektif bir iddiadır. Sübjektiftir çünkü Anayasanın 38/4 maddesi der ki; Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.

Lakin devlet kendi kuralını işletmiyor. Belediyeler 5393 nolu karara tabiler. Bu kanun 87 maddeden oluşur ve her şeyi net tanımlar. Tabi bu şeyler hukuk devletinde geçerlidir. Kendi hukukunu çiğnemeye başlamış erkler için hukuk kişisel çıkar, kişisel görüş, kişisel kanaat ötesinde değildir.

Türkiye’de bir kanun daha var. Kamu sendikaları kanunu, yani 4688 nolu kanun. Bu kanun 46 maddeliktir ayrıca dönemsel ekler yani geçici maddeler de eklenmiştir. Ayrıca sendikalar kanunu vardır. Bu kanun ise birçok konuda bizlere rehberlik eder. Meraklısına bu kanunların hepsine erişmek kolaydır.

Bunun yanında her kurum (parti, dernek, sendika, konfederasyon) kendine bir tüzük yazmıştır. Tüzük çok önemlidir. Tüzük iki ve daha çok kişi arasındaki hukuku belirler. Türkçesi şudur; yazılı kurarlar her türlü keyfiliği ve ‘bana göre anlayışı’nı engeller. Tabi burada referans “eğer hukuka saygınız varsa” cümlesidir. Hukuka saygınız yoksa her şey bir şeye gebe olabilir. Bunu en iyi ifade eden AKP genel başkan yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un şu cümlesidir; “Bir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu.” Bu müthiş bir cümledir. Gelecek elli yıl süresince bile keyfilik vakalarını anlatmaya yetecektir.

Hatay Eğitim-Sen’nin resmi sosyal medya sayfasında 14-09-2019 tarihinde ve saat 14:46’da yaptığı bildirime göre; Eğitim-Sen genel merkezi, Hatay Eğitim-Sen şube başkan ve yöneticilerini görevden aldı. Görevden almayı telefonla bildirdi. Kararı ise postaya verdi.

Şimdilik gazeteciler, öğretmenler, sendika üyeleri ve meraklılar kararın gerekçesini bilmiyor. Karar postaya verildi. Muhtemelen Hatay Eğitim-Sen yöneticileri bu kararı yayınlayacaktır.

Fikir ayrılığı nedeniyle yapılan bu görevden alınmalara çok net tavır konulmalıdır. Zira bu kültür oluşmazsa demokratlık haneleri bol miktarda kırık notla dolar. Sendikalar demokratik kurumlardır. Bu kurumlarda homojen bir görüş olmaz. Eğer bir tutum ve fikir sendika genel merkezini rahatsız ediyorsa bu fikirle mücadele iki yolla olur. Birincisi karşı tez ile fikri çürütme temelinde, ikincisi ise seçimler yolu ile.

Eğer seçimle gelen bir şubenin tutum ve görüşlerini beğenmiyorsunuz diye o şubeye kayyum atarsanız bu anti demokrat bir tavır olur ki demokrasi karşıtı bir duruma düşersiniz.

Bundandır şimdi Hatay Eğitim-Sen öğretmenlerini bekleyen bir demokratlık görevi vardır. Bu görev siyasal görüş farklılıklarını bir kenara bırakarak birilerinin yaptığı anti demokratik davranışa karşı demokrat tavır sergilemektir. Tercümesi şudur; “Tamam ben sizin tutum ve görüşlerinize katılmıyorum, fakat size yapılan bu anti demokratik müdahaleyi de kabul etmiyorum. Seçimle geldiniz, seçimle gidersiniz” tavrıdır. Bu demokrat mesaj öyle güçlü verilmeli ki kayyum atayacak öğretmen bulamasınlar.

İnsandır hata yapar.

İnsandır kendine göre yorum yapar.

İnsandır kendinden olanını ister.

Tüm bu duyguların üstünde ise demokrat tavır ve tarihsel değerler vardır. Birilerine kıyak yapılacak diye, birileri hoş tutulacak diye, seçimle kazanılamayanı kayyumla veririm keyfiliğine karşı Eğit-Sen’den Eğitim-Sen’e geçen yılları düşünmek gerekir. Bu sendikanın tarihi kaç sürgün, kaç ölüm, kaç soruşturma, kaç görevden alma, kaç işkence, kaç cezaevi bedeli ile yazıldı. Bunların hepsi tepedeki üç beş insanın imzasından daha değerli değil mi?

Eğitim-Senli öğretmen bu hikaye senin hikayendir… Nasıl yazılacağına sen karar vereceksin.

Bana sana ona hepimize o kadar ihtiyacımız var ki. Hele bu dönemde… Bundandır bu dönemde Antonio Negri ve Michael Hardt’ın yazdığı Çokluk adlı kitabı okumakta çok fayda var.