Bu makalede Başkanlık Cumhuriyet Arşivi’nde bulunan Demokrat Partinin cilasının silindiği ve Demokrat Parti iktidarının aşağıya doğru gittiği dönemde CHP Propaganda ekibinin Adana, Ceyhan, Tarsus, Silifke, Mersin, Erzin, Nizip ve Gaziantep’te yaptıkları konuşmalar hakkında Zafer Gazetesi İstihbarat Şefi Turhan Dilligil’in 18. 3. 1956 tarihli raporuna değinilmeye çalışılacaktır.

Turhan Dilligil, 1920 yılında Kafkasya’da doğmuş ve 26 Mart 1997 yılında vefat etmiş bir gazeteci, yazar ve siyaset adamıdır.

Turhan Dilligil, Ankara Lisesini bi­tirmiş, Ankara Radyosu Temsil Kolu ve Çocuk Kulübü çalışmaları ile İzmir Şehir Tiyatrosunun kuruluşuna katılmış, 1946 ve 1950 yılları arasında Tiyatro adlı bir dergi çıkarmış, İzmir’de çıkan Ege Güneşi gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yapmış ve Ankara’da İstiklal, Türkiye İktisat ve Zafer gazetelerinin yazı işleri müdürlüklerinde bulunmuş, Zafer gazetesinde yayımlanan bir yazı­sından dolayı 1960 yılında tutuklanmış, 1962 yılında Adalet gazetesini kurmuş, Adana milletvekili olarak TBMM’de 1965 ve 1969 yıllarında görevde bulunmuş ve gazetecilik dalında çeşitli ödüller kazanmıştır [1]

Çok partili siyasi yaşama geçişle birlikte tek partinin zulmünden yılan basın organları başlangıçta Demokrat Partiyi desteklemişlerse de Demokrat Parti iktidarının kısa zamanda önceki iktidarı aratmayan politikalara yönelmesi sonucu basın organlarının büyük bölümünün direnciyle karşılaşılmıştır.

Bu tarihlerde Demokrat Parti iktidarı muhalif basınla mücadele edebilmek için kendisini sürekli destekleyecek bir yayın organına ihtiyaç duymuş ve Zafer gazetesi de yayın hayatı boyunca Demokrat Parti’nin bu ihtiyacına cevap vermiştir.

Bu dönemde Zafer Gazetesi’nden başka Demokrat Partiyi destekleyen birkaç gazete daha çıkmıştır [2]

Turhan Dilligil’in söz konusu raporuna değinmeden önce raporu hem içerik olarak ve hem de üslup olarak değerlendirmekte yarar var.

Rapor, gerek içerik olarak ve gerekse de üslup olarak önemli bir rapordur.

Çünkü söz konusu rapor içerik olarak, bir taraftan CHP’li vekillerin DP politikalarını (Hırsızlık, 6 - 7 Eylül) eleştirdiklerini ortaya koyarken CHP’li vekillerinde dönem itibariyle 6 – 7 Eylül pogromunun aslında hesabını sormadıklarını, soramadıklarını ortaya koyar.

Üslup olaraksa Turhan Dilligil’in deyim yerindeyse bir Gazeteci olmaktan ziyade bir istihbarat elemanı olarak son derece çirkin bir dil kullandığını ortaya koyar.

Bu anlamda iş bu rapor hem 1956 yılının siyasi atmosferini ve hem de günümüzdeki iktidar ve muhalefet arasında gerçekleşen siyasi atmosferi yansıtır.

Zafer Gazetesi İstihbarat Şefi Turhan Dilligil, raporunda kısaca şu bilgileri aktarmıştır.

Kasım Gülek başta olmak üzere Kars mebusu Sırrı Atalay, Kırşehir mebusu Ali Şiroğlu, Malatya mebusu Mehmet Kartal ve Malatya mebusu Esat Doğan’dan müteşekkil C. H. P. Propaganda ekibi Adana’ dan başlayarak Ceyhan, Tarsus, Silifke, Mersin, Erzin, Nizip ve Gaziantep’te yaptıkları muhtelif konuşmalardaki her mevzuyu halkın huzuruna getirişleri seviye bakımından son derecede düşüktür, Demokrat Parti ile hükümet azalarını ve bilhassa Başvekil ile Cumhurreisini şüphe altında bırakacak ve halkın hükümete ve devlete olan itimadını sarsacak istikamettedir.

Turhan Dilligil, bilhassa mebusların çeşitli iftira ve isnatlarda bulunduklarını, etkisini tam olarak değerlendirememekle beraber, bu çirkin konuşmaların halk arasında yankı bulmuş olduğunu müşahade etmekle üzüntü duyduğunu belirtmiştir.

Turhan Dilligil devamla raporunda Zafer Gazetesine verilen resmi ilan bedellerinin Demokrat Partinin kasasına girdiğini, bunun hırsızlık olduğunu, Kırşehir mebusu Ali Şiroğlu’nun bunu her yerde söylediğini, Kasım Gülek ve diğerlerinin tarafsız olması icabeden cumhurreisinin bitaraf olmadığına, radyonun iktidarın oyuncağı ve yalan makinesi halinde olduğuna, suistimallerin önlenemeyecek halde olduğuna, hayat pahalılığına, 127 bin kg altının suiistimal edildiğine, ziraatte yanlış politika izlendiğine, milli gelirin hesapsız sarfedilmiş olduğuna, 6 – 7 Eylül’ün mesulünün iki kişi ve birisinin de Menderes olduğuna –CHP’liler Orhan Birgit’i unutmuş görünüyorlar- 6 – 7 Eylül hadiselerinin tahmil ettiği 60 mil yon lirayı hiç suçu olmayan vatandaşlar ödiyeceklerine, siyasi ahlak bahsin de Başvekilin konuşamaz olduğuna, dört eski ve kil hakkındaki tahkikatın neticesinin çıkmayacakmış olduğuna ve zira vekillerin kendi aleyhlerindeki delilleri yok etmeleri için on gün vekaletlerinde çalışmalarına göz yumulduğuna, Deka lastikleri ve Soyu genç hadisesinin itham ve alay mevzu olduğuna, Çelik silolara, ispat hakkı istemiyenlerin kendilerin den korkuyormuş olduklarına, Kıbrıs’ın Menderes yüzünden kaybedildiğini, İdare amirleri Hatay ve Adana valil… , Randall hadisesinde hükümetin Kasım Gülek’ten korktuğunu, radyoda konuşmasına bu sebeple müsaade edilmediğini, rejim buhranının olduğuna, C.H. P’dan yanılıpta ayrılmış olanlara kucakların açık olduğuna, muhalefetin iktidarı devirmek için birleşmesi gerektiğine, Sultan Hamit ile Başvekil’in mukayese edilip Sultan Hamit’in daha ehven gösterildiğine, lastiğin, yedek parçanın ve ilaç buhranının olduğuna ve çay ile kahvenin karaborsa olduğuna, bütün idare mekanizmasında, D. P’ lileri kayıran bir partizanlık olduğuna ve her türlü kredilerden yalnız D.P’lilerin faydalandığına, hakim teminatı ve üniversite muhtariyetinin ana davaları olduğuna, bakan otomobillerinin ve Savaronanın ve yeni yapılan yatın suiistimal olduğuna, grev hakkının verilmesi gerektiğine, D. P. yol politikasının iflas etmiş olduğuna ve yapılan fabrika ve tesislerin göz boyamak için ve lüzumsuz olduğu mevzularına temas ettiklerini Dilligil’in raporundan döneme ilişkin ve dönemin gündemine dair önemli bilgiler almaktayız.

Burada özellikle şu hususun altını kalın çizgilerle çizmekte yarar var.

Zafer Gazetesi İstihbarat Şefi Turhan Dilligil’in raporunda da belirttiği gibi –Ki, günümüzde de algılanmaktadır- 6 – 7 Eylül sıradan bir “Olay” değil bir pogromdur.

6-7 Eylül’ün sıradan bir “Olay” değil, bir pogrom olduğu ise Yüzbaşı Sabri Yirmibeşoğlu’nun hatıratında [3] ve dönemin İstanbul Valisi Ord. Prof. Dr. F. Kerim Gökay'ın isteğiyle Anadolu Ajansı çalışanı Selçuk Emre tarafından yazılan raporda da [4] detaylı olarak aktarılmıştır.

Keza burada CHP’li vekillerin DP’li vekillere 6-7 Eylül pogromunun hesabını sorup sormadıkları hususunun da altını kalın çizgilerle çizilmek yarar var.

Belgede yer alan Turhan Dilligil’in 18. 3. 1956 tarihli raporundaki 18. 3. 1956 tarihi baz alındığı zaman CHP’li vekillerin DP’li vekillere 6-7 Eylül pogromunun hesabını sordukları söylenemez.

6-7 Eylül pogromundan hemen sonra CHP bu konuda DP'nin üzerine pek gitmemiş, daha doğrusu gitmek istememiştir.

Fakat Yassıada'da yargılamalarında 6-7 Eylül “olayları” konusunda hava biraz değişmiş, esasa değinilme den Menderes’in suçlanmasında araç olarak kullanılmıştır.

1-79

2-67

3-42

4-21

[1] https://www.biyografya.com/biyografi/7726 Erişim Tarihi 08. 01. 2023.

[2] Fahri Yetim Ulus ve Zafer Gazetelerinin Karşılaştırmalı İncelemesi (1957 – 1960) Doktora Tezi Erişim Tarihi 08. 01. 2023.

[3] Sabri Yirmibeşoğlu Askeri ve Siyasi Anılarım 1, 2 Kastaş Yayınları Nisan 1999.

[4] https://www.agos.com.tr/tr/yazi/22859/vur-dediler-vurduk-kir-dediler-kirdik.