İki video var önümde. Beş dakikalık olanı uzaydan Türkiye’yle başlıyor. Yaklaştıkça Samsun’a, davudi dış sesin tarif ettiği gibi ‘büyük başlangıçların ve büyük sonuçların kentine’ iniyoruz. Bir müddet şehrin ticaret, eğitim ve turizm alanlarında nasıl bir cazibe merkezi olduğu anlatılıyor. 



Artık Karadeniz Bölgesi’nin en büyük alışveriş merkezine geçebiliriz. Lovelet Outlet 50 milyon euroluk bir yatırım. İzmirli yatırımcı İdol İnşaat’ın, temelini 2011’de Bülent Arınç atmış. Bir ay olmamış açılalı.
Bir dakikayı bulmayan diğer video, aynı AVM’nin, selin ardından halini gösteriyor. Otoparkta araçlar ters dönmüş, palmiyeler maydonoz demeti gibi savrulmuş, zemin kattaki dükkânlar tabelelarına kadar çamur, çocuklar eğlensin diye hizmet veren iki midilli boğulmuş, açık alanda düz duran direk yok. Muharebe alanı... 



Bodrumlarında dokuz insanın can verdiği, TOKİ’nin Fransız balkonlu kuleleri de bölgenin en büyük kentsel dönüşüm projesiydi. Tıpkı bu AVM’deki gibi lüzumlu araştırmaların yapıldığı, derelerin ıslah edildiği söylendi. Düşünün, saatte 48.5 kilogramlık o yağış gündüz düşseydi burası ne tür bir can pazarına dönüşecekti? İki videonun arasına bakmak lazım. 

‘Yüz yılda bir olur’
Bu felaketten tam 48 saat önce Ordu’nun haber kanalı 52’de Samsun’un konuşulduğu bir program... AK Parti Canik İlçe Başkanı Yılmaz Hocaoğlu ve MHP Canik İlçe Başkanı Güner Akkurt’un dışında aslen Trabzonlu ama Samsun’da yaşayan gazeteci İsmail Başaran da var. Bir ara Başaran, AK Partili Hocaoğlu’na tam dere yatağına AVM yapılmasının tehlikesini soruyor. Hocaoğlu’nun cevabı: “Öyle yağmur yüz yılda bir olur.”
Dün telefonda görüştüğüm Başaran, bu tür projelerin ilçe belediyelerine söz hakkı tanımadığını, işlerin çok yukarıda çözüldüğünü söylüyor. Taze söyleşi yaptığı Meteoroloji Bölge Müdürü’nün dediklerini de aktarıyor: Ne kadar yağmur düştüğünden ziyade, ne kadarının toprak yüzeyinde kaldığı, ne kadarının emildiği önemli. Bunu da dere yataklarının ne kadar daraltıldığı, ne derece plansız şehirleşildiği belirliyor.
Lovelet’in ‘alışveriş aşkını yaşatmak için tasarlanan ilk AVM’ olmak gibi bir iddası da var. Alışveriş aşkı... Çok net bir özet değil mi? Bu sevdadan mülhem seramik kalpleri, dağı oyarak elde ettikleri duvara mıhlamışlar; şimdi yazık, hepsi çamur içinde. Laf cambazlığı değil, kullanım alanını genişletmek için dere yatağının yanındaki Toptepe bildiğiniz oyulmuş. Açılışa katılan birinden bizzat dinledim, birçok kişi çok da değerli olmayan bir arsanın dağ oyularak, ortasından geçen dere ıslah edilerek nasıl iyi bir yatırıma dönüştürüldüğünden konuşuyormuş gıptayla! 

‘Parkeciye sorun’
Temelin atılmasından bugüne, sadece bu AVM’ye dair yüzlerce mesajlık bir foruma denk geldim internette. Bölge sakinleri kadar, şirketten birileri de yazmış. Geçen yaz bir ara sel riski konuşulmuş:
“Projenin yapıldığı yer tam bir dere yatağı. Çevredeki yapılaşma dereyi kamufle etmiş ama vadi açıkça ortada. Samsun’un selleri meşhurdur. (...) İnşallah inşaatın altından yüksek kapasiteli menfezler geçirilmiştir. Burası için kimse sel ihtimali yok diyemez.”
“Samsun giderek betonlaşıyor. Yeşil alanlar azalıyor. Toprağın su çekme kapasitesi azalıyor. Alışveriş merkezi ve üniversite o çevrede yapılaşmayı hızlandıracak. Sel konusunu iyi düşünmek gerek.”
“Bayağı güldüm, Samsun’u ne kadar tanıyorsun, ne kadardır Samsun’da yaşadın, oralardan hiç geçtin mi bilmem ama Lovelet’ten önce orada mozaik-parke ve yer karoları üretim tesislerini işleten İsmail ya da İbrahim abilere sorabilirsin, karoları kaç kez dereye döşemişler, öğrenirsin.”
Samsunlulardan gelen uyarılar, şirket ilgilileri tarafından genelde “Doğal şartların gerektirdiği her önlem, başta DSİ yetkilileri olmak üzere çok sayıda uzmanın denetiminde projelendirildi” gibi gayet düzeyli ve özgüvenli bir dille yanıtlanıp geçilmiş.
Mesele, dereleri değil insanı islah etmek. İnsanın alışveriş ve inşaat aşkını...