1 yıldır Radikal’de yazan Cüneyt Özdemir’i her geçen gün daha çok beğeniyorum. Kalemi açıldı, “kasma” ve “rahatlık”, dengesini buldu, üstelik son haftalarda çok güzel sorular soruyor.

Dünkü yazısında, bazı gazetecilerin yeni genel kurmay başkanı oldu diye pek sevindiği Necdet Özel’e şu soruları sormuş:

- İlker Başbuğ ile ya da Yaşar Büyükanıt ile Necdet Özel’in ordumuza komuta etmesinde ne tür farklılıklar göreceğiz?

- Terörle mücadelede en önlerde savaşan (yani dağlara taşlara ateşlere, göz kırpmadan atılan) uzman çavuşların, yıllardır üvey evlat muamelesi yapan astsubayların özlük hakları, ordu içindeki eşitsizlikleri düzelecek mi?

- Osman Pamukoğlu yıllardır bu karakol sistemiyle terörle mücadelenin askeri açıdan imkansız olduğunu ve daha çok şehitler vereceğimizi söylüyor. Askeri açıdan terörle mücadelede radikal bir yenilik getirecek mi çiçeği burnunda Genelkurmay Başkanımız?

- Türk ordusunda bir şeffaflaşma yaşanacak mı? Milyarlarca dolarlık silah alım konuları siviller tarafından denetlenecek mi? Kamuoyu bu konuda bilgilendirilecek mi?

- Askeriye ile ilgili devam eden soruşturmalar, davalar, tutuklu ve tutuklanacak askerler konusunda yeni bir bakış açısı var mı?

Sordum Cüneyt’e “bir cevap geldi mi?” diye, “Gelir mi hiç yahu! Onlar sadece Fikret Bila’ya brif veririler” dedi..

Fikriye Tönbila olarak şansımı ben de deneyeyim dedim..

Evet. “Paşa” lafının tedavülden kalkması dışında değişen bir şey olacak mı Sayın Özel?

*****


Senin neslin üstüne düşen hiçbir şeyi yapmadı

Senin neslin var ya senin neslin..

Üstüne düşen hiçbir şeyi yapmadı.

Hiç öyle geri kalmışlığın kıskançlığıyla bu nesle laf etme bakalım.

Senin neslin susmaktan başka hiç bir şey yapmadı.. Darbeler olurken, solcular işkence görürken, hocalar üniversitelerinden atılırken, Kürtlerin köyleri yakılırken, insanlara b*k yedirilirken, memlekete “makbul” olmayan ne kadar “vatandaş” varsa hepsi hayatlarından bezdirilip kovulurken, 17 bin insan faili meçhuller tarafından sinek gibi öldürülürken, 28 Şubatlar olurken, birileri türlü iftiralarla andıçlanırken..

Sadece sustu!

Sadece susmakla kalsa gene iyi. Bütün zulümleri kabul etti. Onay verdi, baş tacı etti, koştur koştur PR’ını yaptı. Gerçek kaosları görmezden geldi, sözde kaoslara el kaldırttı.

Resmi ideoloji neyi emrettiyse onu yazdı. Yalanlarla dolanlarla koca bir halkı kandırdı, beynini yıkadı, fitne fesatla insanları birbirine düşürdü.

Başımıza ne geldiyse senin neslinin insan hakkının gaspına verdiği kanlı tasdik yüzünden oldu.

Şimdi konuşanı, hakikati arayanı, iyi niyetle geçmişin karanlık yaralarını sarmaya çalışanları utanmadan, cahilce ve büyük bir kıskançlıkla aşağılamaya kalkıyorsun!

Senin neslinin buldozer gibi geçtiği topraklarda üç beş çiçek yetiştirmeye kalkana hain demeye kalkıyorsun.

Vicdanını, başkalarının davranışlarına göre pozisyonlandırmayanlara, kötülüğe kötülükle cevap vermem diyenlere, utanmadan, arlanmadan “enayi” demeye kalkıyorsun.

Hâlâ düşmanlık, hâlâ fitne ve hâlâ faşizm pompalıyorsun!

Senin neslin var ya senin neslin..

İsim, şehir, hayvancılık dışında hiçbir şey yapmadı.

Bu nesil, senin neslinin günahlarını bir bir çıkarıyor diye tüm korkun..

Kork da zaten.. Yeridir..