“Sevişti bir er ile bir eril,

Birine milli dediler, diğerine fahişe”.

Cemal Süreyya

Çocukların, özellikle kız çocuklarının, kadınların cinsel saldırıya uğramaları bu toprakların acı bir gerçeği. Kültürel geriliğin, cinsel eğitim eksikliğinin, cinsellikle ilgili toplumun değer yargılarının, erkek egemen toplumun algısının bu gerçekliğin sürmesinde önemli payı var.

“Medyascope'tan Edanur Tanış'ın haberine göre İsviçre’de yaşayan 17 yaşındaki Z.Ç., 2 Temmuz’da (2020) akrabalarını ziyaret etmek için geldiği Mardin Kızıltepe’de, öz amcası Osman Çur (28) tarafından iki gün boyunca tecavüze uğradı.

Saadet Öğretmen, Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) adına davaya katılma talebinde bulunduklarını ancak taleplerinin kabul edilmediğini ve ilk celseye yalnızca gözlemci olarak katılabildiklerini dile getiren Avukat Leyla Kolbaşı, “Bütün deliller dosyada sabit. Mahkeme delillerin toplanmış olması, delillerin karartılma riskinin olmaması ve sanığın kaçma tehlikesi bulunmaması sebebiyle tahliye kararı verdi. Yalnızca dört buçuk aylık bir tutuklamanın ardından tahliye kararı verilmesi bizleri fazlasıyla üzdü” dedi.(1)

28 yaşında bir insanın 17 yaşında ergenlik çağına gelmemiş bir çocuğa göre aklını daha çok kullanarak bu cinsel saldırıyı, 17 yaşındaki çocuk istese bile yapmaması gerekirdi. Bu çocuk öz yeğeni olduğu için onu gözü gibi koruması gerekirken, kirletmesi bağışlanabilir bir davranış olmasa gerek. Bu amca, salıverilince davul, zurna eşliğinde halay çekebilmiş.

Bir insanın onuru, kişiliği her şeyin üstündedir. Cinsel saldırıya uğrayan bu kızın onuru çiğnenmiş, kişiliği örselenmiştir.

Bu eylem, insan hak ve özgürlüklerine, insanın bedensel bütünlüğünü koruma hakkına, onurlu bir yaşam sürme hakkına açık bir saldırı.

Bir genç kızın yaşamını tek kullanımlık peçete gibi kullanıp atmak, insanlığın hangi anlayışında, hangi dönemde yürekleri sızlatmaz?

Saldırıya uğrayan kızın bundan sonraki yaşamı nasıl karanlıklar için, ne acılar yaşanarak geçecek? Bu kız bir insan değil mi?

Ne hevesleri kursağında kaldı? Bir evlilik yapabilecek mi? Doğuracağı çocuklara erkeği davul zurnayla tutukevinin kapısında karşılayanlar, hangi gözle bakacaklar, nasıl sıfatlar yakıştıracaklar?

İnsana azıcık değer veren bir insan, soyunu, kimliğini, bilmediği bir kız çocuğuna bunu yapamaz. Kendisine kötülük etmiş bir ailenin çocuğu ya da kötülük eden bu kızcağızın kendisi olsa, yine bu insanın yaşamını karartacak, böylesi çirkin bir saldırıda bulunamaz.

“Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nden tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Osman Ç., kapıda yakınları tarafından davul zurna ile karşılandı. Kararı duyan Z.Ç. ise intihara kalkıştı”.(2)

Saldırıya uğrayan kız çocuğu 3 kez kendisini öldürmeye kalkmış, yakınları tarafından kurtarılmış. Yaşama sevincinin yitip gittiği anlaşılıyor.

Erkek egemen algının göstergesi

Bu olay erkek egemen algının bir göstergesi. “Erkeğin becerisi, kadının alnının kiri” kültürünün bir yansıması. Erkekleri aklayıp kadınları suçlayan bir toplum yapısının aynası. Aynaya yansıyan bu görüntünün oluşmasında kişilerin, toplumsal kesimlerin, bu tür olaylara uygulanan cezasızlık sisteminin belli oranlarda payları var.

Olay gerçek olmamış olsa bile, böylesine önemli bir olayın ardından davullu, zurnalı karşılama yapılması, akıllıca, uygarca bir tavır olarak gösterilemez.

Bu gösteriyi yapanlar, bir kız çocuğuna cinsel saldırıda bulunandan daha farksız bir davranış sergilemiş, bu suça ortak olmuş bulunmaktalar.

Olay yargıya yansıdığı için saldırıya uğrayan çocuğun kimliği, ailesi, yaşadığı yer ortaya dökülmüş durumda.

Bu toplumun uygarlaşması, insana özgü değerleri özümsemesi, insan hak ve özgürlüklerini içselleştirmesi kolay gözükmüyor. İlişkilerin yozlaşması, insanda her türlü değerin yıpranmasına neden olur. Yaşanan olay bunun su yüzüne çıkmış somut bir örneği.

Bu kızcağızın neler yaşayacağını, nasıl sıkıntılar çekeceğini hiç düşünemezler mi bu insanlar? Düşünebiliyorlarsa bu yaptıklarının nasıl çirkin işler olduğunu düşünmekten yoksunlar mı? Hiç mi yürekleri sızlamaz? Bu yürekler nasıl acımasız yürekler, bu beyinler nasıl değerlerle koşullandırılmışlar?

Bu değerlerimiz, davranış kalıplarımız sürdüğü sürece uygar toplumlar içinde yer edinme olanağımız yok.

Kafalarımızdaki çağı geçmiş, kokuşmuş algıları silip insan hak ve özgürlüklerine değer veren bir yapıya kavuşmamız gerekiyor.

-------------------------------------------------

(1) onedio.com › Gündem, 17 Yaşındaki Yeğenine Tecavüz Eden Amca Tahliye Edildi... 18.01.2021

(2) Sözcü Gazetesi, Yeğenine cinsel istismar iddiasıyla tutuklandı, tahliye edilince davul zurnayla karşılandı, 19.01.2021