Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği’nin (TAYAD), 16 Şubat 2019 günü, Ankara Sakarya Caddesi'nde yaptığı eylemde, üniversite öğrencisi Merve Demirel'i gözaltına alan polislerden birinin kadına cinsel saldırıda bulunduğuna ilişkin fotoğraf karesi sosyal medyadan paylaşıldı. Bu olay günlerce gündem yapıldı. Olay TBMM gündemine taşındı.

Demirel Ankara Adliyesi'ne giderek polis hakkında suç duyurusunda bulundu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, olayla ilgili açıklamalar yaptı. Bu açıklamalar olayın daha da dal budak salmasına yol açtı. Açıklamalar, karşı açıklamaların yapılmasına neden oldu.

Soylu açıklamalarında:

"Almış getirmiş, arabanın içine koymaya çalışırken, o arada ters bir hareket yapmaya çalışınca eli farklı bir yere gidip onu oradan arabaya itmeye çalışıyor. Allah’ınızı severseniz, ben ne demişim, görevini yapmaya çalışan bir adam. Böyle bir şey olsa biz buna karşı çıkarız. Ama bir insan görevini yaparken görevini yapması eleştirilir mi?"

“Babası FETÖ'den ihraç, kızı DHKP-C'den yıllardır takip ediliyor. Bu eylemi yapan kişi de TAYAT denilen aşırı sol örgüt ve esas itibariyle yıllarca cezaevleri üzerinden bu ülkede bir şeyler oluşturmaya çalışan aynı zamanda da aşırı sol örgüt mensubu. Bir de ilahiyat fakültesinde okuyor. Bu bir oyun. Bu bir tezgah değil de nedir. Bu iftiralarla güya bizi susturup, yerel seçime başka bir kılıf bulmaya çalışacaklar. Çünkü projeleri yok, belediyecilikleri yok, PKK ile ittifaklarını saklayacak bir şeyleri yok. Demişler ki 'Görüntüleri izleyince kanım dondu.' Yarım salise bile değil, arabanın içerisine götürünce bir polisi tacizci yapmak, karşı karşıya bırakmak hangi vicdana, hangi ahlaka sığar" diye konuştu.

PKK ya da başka örgütlerin küçüklere yaptığı cinsel saldırılar, polise bu işi yapma hakkı doğuramaz. Bunu kim yaparsa bedeli ödemeli. Olay yargıya taşınmış. Yargı organının, cinsel saldırı var mı yok mu araştırıp bir karar alacağı beklenmeli.

Bir polisi cinsel saldırgan yapmak, yüreğinde insanlık değerleri olan hiçbir insana yakışmaz, ahlaka, vicdana sığmaz. Bu eylem polislikle sınırlı da değil. Kime yaılsa yakışıksız bir iştir. Saldırgan bir polisi aklamaya çalışmak hangi vicdana, ahlaka sığar?

Gözaltına alınan kızın babasının, kardeşinin şu ya da bu örgütten olması, kendisine parmakla saldırı yapılması hakkını doğurmaz. Suç, toplumsal örgünün bir ürünü olmasına karşın, hukukta bireyseldir.

İçişleri bakanı yalnızca kolluk görevlisi polisleri korumakla değil, yurttaşların da korunup kollanmasıyla görevli. Yalnızca polislerin İçişleri Bakanı değil, yurttaşların da İçişleri Bakanı.

Merve Demirel’in hangi suçlamayla, hangi görüşten olduğunun önemi yok. Gözaltı gerekçesinde atılı suçu işleyip işlemediği yargı kararıyla saptanmış değil. Bir kadına yapılan uygunsuz bir eylem söz konusu.

Babasının FETÖ'den atılmış, kızı DHKP-C'den yıllardır izleniyor, bu eylemi yapan kişi de TAYAT denilen aşırı sol örgüt ve esas itibariyle yıllarca cezaevleri üzerinden bu ülkede bir şeyler oluşturmaya çalışan aynı zamanda da aşırı sol örgüt üyesi olması poposuna parmak sokulmasını mı gerektirmekte?

Bir kız ya da kadın, polisin kıçına parmak sokmasını sağlayarak, gazetelerde, Tv kanallarında, mahkeme salonlarında görünmeyi istemez, istese de bunu yapamaz. Ama yönetimin yolsuzluklarını, başarısızlıklarını konuşmayı engellemek için bu tür olaylar yaratmasını yapıp yapamayacağını düşünmek gerekir.

“Elimizde teslim olan çocukların ifadeleri var. 13 yaşında erkek çocuk, mağarada yaşça büyük teröristlerce tecavüze uğruyor, konuşmasın diye de infazla tehdit ediliyor. Hatta aynı muamele başına gelen bir başka çocuk, örgütün sözde hapishanesine tıkılıyor”diyor İçişleri Bakanı.

Bunların savunulacak hiçbir yanı yok. Bunların polisin bir genç kızı parmaklamasına gerekçe gösterilmesi de mantıksız.

Olayla ilgili olarak İHD de bir açıklama yaptı.

“İHD, Merve Demirel’in gözaltına alındığı sırada polis tarafından cinsel saldırıya uğramasına ve sonrasında AKP’li yetkililerle Emniyet Müdürlüğünden yapılan ‘Babası ‘FETÖ’cü’ açıklamalarına da tepki gösterdi: Bu açıklamalar cinsel saldırıların devlet tarafından sahiplenildiğini, kendilerine düşman olarak gördüklerine uygulanabilir olduğunu belirtmektedir. Türkiye tarihi gözaltında yapılan cinsel saldırı ve istismarlara yabancı değildir.”

İHD haklı olarak polisin yaptığı saldırıyı kınıyor. PKK’nin yaptığı ileri sürülen cinsel saldırılara hiç sesini çıkarmıyor.

Hedef şaşırtma

Bir kadının poposuna yapılan cinsel saldırı, ülkede yapılacak yerel seçim gündeminin önüne geçti. Bu bir rastlantı olmasa gerek. İçişleri Bakanına göre, polisin parmak attığı kadın bir “proje”. Proje olan bu kadın mı, yoksa ayakları altından koltuklar kayanlar mı?

Yalnızca kendi polisini değil, ülkede yaşayan insanların İçişleri Bakanı olması gereken birinin bu açıklamaları üzüntü verici. İç güvenliği sağlamakla görevli olanlarla, güvenliği sağlanması gereken yurttaşlar arasında bir uyuşmazlık çıkınca, yönetim basamaklarında olanların, kendilerini taraf olmak durumuna sokacak eylemlerden, açıklamalardan kaçınmaları gerekir.

Yerel seçimler geçinceye dek kamuoyunun gündemini ellerinde tutmayı sağlayacakları bir iki konu daha bulsalar, yapılan tüm kötülükleri, başarısızlıkları unutturup seçimlerden istedikleri sonuçları elde ederler.

-------------------------------------

(1) EMK, İçişleri Bakanı Soylu: Polise Taciz İftirası Atıyorlar, İstanbul - BİA Haber Merkezi, 24.02.2019

(2) Odatv.com. İnternet Gazetesi, Süleyman Soylu bu görüntüyle ilgili konuştu, 23.02.2019

(3) Evrensel Gazetesi, İHD, polis tacizini aklayan açıklamalara tepki gösterdi, 22.02.2019