Yazar Ercüment Akdeniz'in “Ölüm koridorundan mülteci pazarlığına: Sığınamayanlar”kitabının bitiş cümlesidir bu söz. . Bütün ülkelerin işçileri, ezilen halklar ve mülteciler birleşin!

Mülteciler, göçmenler konusunda kitapları bulunan Ercüment Akdeniz, artık gazeteci kimliğinin yanında bir sosyalist partinin, Emek Partisi'nin genel başkanı olarak da değişik platformlarda bu fikrini ifade ediyor.

1 Eylül Dünya Barış Günü, dünyanın her yerinde kutlanıyor. Barış isteği yakıcı bir şekilde kendini dayatıyor. Ancak kapitalist emperyalist sistemin savaşları bölgesel olarak sürdürülmesi de sonuçları itibariyle küresel.

ABD işgal ettiği Afganistan'dan çekilme kararıyla birlikte yeni kaoslara yeni vekalet/vesayet savaşlarına kapı araladı.

Suriye savaşı bitmeden Afganistan'da Taliban iktidarı ve yaşanan kanlı saldırılarla birlikte mülteci sorunu yine ilk sıralarda bizim ve dünyanın gündemi oldu. Mülteci deposu, mülteci ambarı olma görevi de Türkiye'nin. Bize giriş serbest çıkış yasak. Son günlerde düzensiz Afgan göçüne ilişkin yapılan operasyonlar kimseyi şaşırtmasın. Giriş serbest çıkış yasak. Kapılar açılsın!

ABD'nin Afganistan'dan çekilme kararını bir yenilgi olarak adlandıran, "Afganistan'da kadınlara özgürlük Talibanla gelecek" gibi saçmalıkları bir kenara koyarsak son canlı bomba saldırısında IŞID-Horasan kanlı terör örgütü, Talibanı Amerika İle anlaştığı için vurduğunu iddia ediyor.

İster ABD yenilsin ister anlaşarak çekilsin Afganistan'da savaşın, kaosun, yeni yeni savaşların, paylaşımların baş sorumlusudur.

Savaş, ölümdür. Savaş açlıktır. Savaş yoksulluk, işsizlik ve zam demektir. Savaş göç demektir, yerinden yurdundan olmaktır. Savaş halklar için kötüyken, emperyalistler ve emperyal hayal peşinde koşanlar için yeni yeni paylaşımlardır. Kimine lop et kimine kemik parçası. Bazen petrol, enerji ve su gibi zenginlik kaynakları bazen yakılıp yıkılan yerlerin "imarı", diğer güçlere gözdağı ve dünyanın jandarmalığıdır.

Savaşa karşı barış, ayrımcılığa karşı eşitlik, yükselen yükseltilen ırkçılığa karşı kardeşlik, 1 Eylül Barış Gününün ana temalarından bazılarıdır.

Savaş göç demektir.

Sınırlar ne yol geçen hanı olsun ne de bir şekilde sınırları aşıp gelen mültecilere açlık, yoksulluk ve sefalet ambarı/hapishanesi olsun. Kapılar açılsın. Kapitalist emperyalist politikaların sonucu yerinden yurdundan edilenler (kimi rakip terör grupları veya işbirlikçi militanlar hariç olmak üzere), sığınmacı mağdurlar işçilerin sınıf kardeşleridir. Kaderleri ortaktır.

Bütün ülkelerin işçileri birleşin!

Marks ve Engels'in 1848'de yazdıkları Komünist Manifesto'nun bitiş cümlesi, Komintern'in 1920'deki 2. Kongresi'nde gündemde olan ulusal kurtuluş savaşları, anti emperyalizm ve sömürgecilik karşıtlığı vurgulamak üzere ortaya çıkan "Bütün ülkelerin işçileri ve ezilen halklar birleşin!" sloganına, bugün dünya ölçeğinde 82 milyonu aşkın mültecinin yerinden yurdundan edilmesiyle gazeteci yazar Ercüment Akdeniz'in "ironik" eklentisi "Bütün ülkelerin işçileri, ezilen halklar ve mülteciler birleşin!" sloganı denk düşmüyor mu? İroni bile olsa.

Akdeniz'in, "Mültecilerin işçilerle birleşmeden kurtulma şansı yok. İşçi sınıfının da mültecilerle birleşmeden, onların sorununu çözmeden bu kapitalist düzenden kurtulma şansları yok" ifadesiyle yazıya virgül M. Cevdet Anday'ın "Olsun Da Gör" şiiriyle noktayı koyalım:

"O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör

Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör

Seyreyle gülü bülbülü

Çifter çifter aylar gökyüzünde

Her gece ayın on dördü

Kuşlar geçecek damların üstünden

Kuşlar konacak dallara

Kanat seslerini duyup uyanırlarsa

Gene kuşlarla uyusun çocuklar

Olanı biteni anlatma.

Hiç görmediğim şey bu

Kurdun gözü yılmış sürüden

Elmanın yarısı soğuk yarısı sıcak

Ağulu bitkilere dolanmış salkım

Güneşten yağmur boşanacak

Yetsin demir çağının beyliği

Yeni bir gün başlıyor demek

Yeryüzünde korkusuz yaşamak

İki milyar kişiye bir dünya

İki milyar kişiye iki milyar ekmek

Yazık olur bu düş yarı kalırsa

Barış günü insan hakkı yenirse

Köroğlu'nun sözü dinlenmelidir

Sivas ilinin Banaz köyünden

Pir Sultan Abdal dirilmelidir

Ah günüm yetse görmeye seni

Seni övmeye gücüm yetse

Barış çağı altın çağ

Son ozanı ben olayım bu özlemin

Bu özlem bitse

O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör

Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör

Seyreyle deli ozanı

Baştan başa sevda, baştan başa tutku

Dili baldan tatlı"