Montrö Boğazlar Sözleşmesi tartışmalarına Boğaziçi Üniversitesi de şu bildiriyle katılmış bulunmakta.

“Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Millet iradesinin meşru temsil zeminleri ve yöntemleri son derece açıktır. Kendi dar çevrelerinin antidemokratik çağrışımlar içeren yaklaşımların, Türk Milleti'nin irade ve taleplerinin üzerinde görenler dün olduğu gibi bugün de büyük bir gaflet içindedir. Millet iradesine saygı duymasın demokrasinin temeli olduğunu biliyor ve ülkemizin aleyhindeki her turlu girişime karşı daima devlet ve milletimizin yanında olduğumuzu kamuoyuna arz ediyoruz.”(1)

Açıklama, yıllardı saygın bir bilim kurumu olma çabasında olan, bu saygınlığı kazanan, ülkemizin seçkin bilim kurumlarının ön sıralarında yer alan Boğaziçi Üniversitesi’nin nasıl siyasallaştırılıp kuşa çevrildiğini ortaya koymakta.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Melih Bulu, kişisel olarak bu konuda açıklama yapsa, yurttaşlık hakkını kullanıyor denilebilir. Kurum olarak, kurum adına açıklama yapınca, kurumu siyasal tartışmalara araç durumuna düşürmüş bulunmaktalar.

Melih Bulu, ülke sorunlarından önce, aylardır kendisine arkalarını dönen öğretim üyeleriyle, direnişte olan öğrencileriyle ilgili sorunu çözmeye çalışsa daha iyi olur.

Montrö Sözleşmesi, hükümetin, devletin tutumuyla ilgili emekli paşaların yayınladıkları bildiri değişik yönleriyle eleştirildi, övüldü, yerildi, değerlendirildi. Bu konuda Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne nasıl görev düşüyor? Bu siyasal içerikli gelişmelere bu üniversitenin katılmasının anlamı, gereği var mı? Emekli paşalara böyle bildiri yayınlamayı çok görenler, bakalım bir üniversite rektörlüğünün böyle bir çıkışını nasıl değerlendirecekler?

Rektör Melih Bulu, emeği, yeteneğiyle gelemediği, gelemeyeceği bir göreve getirilmenin borcunu ödemeye çalışıyor.

Demokratik hukuk devleti

Açıklamada ileri sürdükleriyle, gülmece ustalarına, çizgiyle anlatım ustası karikatüristlere çok güzel malzemeler vermiş bulunmaktalar. “Türkiye bir hukuk devletidir” diyor Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü. Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne atanma yöntemiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olup olmadığı ortaya konuldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin, Dünya Hukukun Üstünlüğü sıralamasında son sıralarda oluşu da bu savın ne düzeyde bir yalakalık olduğunu ortaya koyuyor.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin, Melih Bulu’nun üniversite bileşenlerinin oylarını hiçe sayan, tepeden inme bir atamayla gelişine gösterdikleri tepki sırasında nasıl tutuklandıkları, yaka paça yakalanarak nasıl yerlerde süründürüldükleri, güvenlik güçlerinin tutumları, davranışları Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti mi, polis devletimi olduğunu gözler önüne serdi.

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinin, öğrencilerinin kurumları adına yayınlanan bildiride ileri sürülen görüşleri paylaşmayacakları yakında ortaya çıkar. Bu açıklamaya ilgisiz kalacakları kanısında değiliz.

Özerklik

Bilim kurumunun en belirgin özelliği, “özerk” olması. Özerklik bilim kurumunun, siyaset kurumuyla, devletle, hükümetlerle özerkliği sarsacak ilişkilerde bulunmamasını gerektirir. Özerklik korunamayınca, bilim kurumunun “bilimsel” olması olanaksızlaşır.

Boğaziçi Üniversitesi bu açıklamasıyla bilimsellikten uzaklaşmaya başladığını, özerkliğini korumaktan uzaklaştığını ortaya koymuş bulunmakta.

Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü, “devlet ve milletimizin yanında olduğumuzu kamuoyuna arz ediyoruz" gösterişinde bulunmuşlar (!). Unuttukları bir gerçek var: Ya devletten ya da milletten yana olunması gerektiğini anlayamamış olmaları. Bir insan, bir kurum ikisinden yana olamaz. Birinin yanında olduğunuzda ötekinin karşısında yer alıyor durumdasınız demek.

“Millet iradesi” sözünü ileri sürebilmek için, “Mühürsüz oyların nasıl geçerli saydırılarak seçimleri kazanmış saydırıldıklarını” düşünmeleri, sorgulamaları gerekir. Bunu bu ülkede İlköğretim Okulunu bitirenler bile anlamış durumdalar.

Kurumların, saygınlık kazanabilmeleri için saygın işler yapmaları, gerçeklerden yana olmaları, kamuoyunu yanıltmaktan yana değil, ufuklarını açmaktan, kirlenmemiş bilgilerle donatılmasını önlemekten yana işler yapmalarını gerektirmekte.

Bu açıklama, ülkedeki bilim kuruluşlarına güven duyulmamasının nedenlerini ortaya koyuyor.

--------------------------------------------

(1) T24.com.tr Bağımsız İnternet Gazetesi, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü'nden 103 emekli amiralin bildirisiyle ilgili açıklama, 04.04.2021