- Gel hadi seninle bir uçurtma yapalım dedim Güneş'e...Torunum heyecanlandı...

- Nasıl yapacağız dede?

- Önce üç adet budaksız sağlam çıtamız olacak. Bunlar uçurtmamızın taşıyıcılarıdır Güneş. Her birinin adları farklıdır. Ortadakinin adı adalet çıtasıdır. Diğerleri onun üzerine çivilenir. Birine özgürlük, diğerine eşitlik çıtaları denir. Bunlar uçurtmanın iskeletini oluştururlar.

- Sağlam olmaları bunun için mi önemli dede?

-Aynen. Çıtalar sağlam olmazsa rüzgarda uçurtmamız paramparça olur. Sağlamlıkları kadar fazla kalın olmamaları da gereklidir. Dayanıklı ama ağır, hantal olmamaları çok önemlidir.

-Anladım dede.

-Çıtalarımızı uçlarından bir sicimle gerip altıgen iskeletimizi hazırlayacağız. Sonra sıra kaplamaya gelecek.

-Neyle kaplayacağız uçurtmayı dede? Bende gazete kağıdı var, onunla olur mu?

-Olur ama iyi sonuç alamayız. Kullanacağımız kağıt çıtalar gibi hem dayanıklı hem de hafif olmalı... Yoksa uçurtmamız ağırlaşır ve kolay havalanmaz...

-Anlıyorum dede.

-Uçurtmanın kağıdına cesaret adı verilir.

-Ne ilgisi var dede? Çıtaların adlarını da pek anlamadım. Aklımı iyice karıştırdın...

-Bak şimdi Güneşcim. Çıtaların ortasındakine adalet demiştik. Adalet olmadan özgürlük, özgürlük olmadan eşitlik olmaz  oğlum. Bunlar bir bütündür. Birisi kırılırsa diğerleri tek başına işe yaramaz.  Kağıdımız da öyle... Rüzgar kağıdın yüzeyine çarpınca uçurtmamız havalanır, gökyüzünde düşmeden kalır. Bunun için  kağıdın  adını cesaret koymuşlardır.

-Uçağın kanatları gibi mi dede?

-Bildin, tıpkı onun gibi Güneş...

-Peki başka nelere ihtiyacımız var dede?

- Kuyruk yapmamız gerekecek bir de... Kağıttan püsküller hazırlayacağız önce. Sonra bir ipe tutturacağız. Ona da dayanışma demişler insanlar...

-Anlamadım dede...Ne kadar tuhaf şeyler söylüyorsun bana. Hani uçurtma yapıp birlikte oynayacaktık?

-Bak anlatayım. Uçurtmamızın havalanmasını sağladık ama havada düşmeden durması için kuyruğa da ihtiyacımız var. Kuyruk bir denge unsurudur. Dayanışma olmadan tek başına ne yapabilir insan? Uçurtma için de böyledir. Kuyruk olmasa rüzgar savurur, döndürür, yere çakılır sonra!

-Öf dede her şeye bir gerekçe buluyorsun... Sıkılmaya başladım bu işten...

-Güneşcim uçurtmamızı bir uçuralım o zaman teşekkür edeceksin bana...

-Peki dede anlıyorum dediklerini, daha doğrusu anlamaya çalışıyorum ama, neyle uçuracağız bu uçurtmayı hiç düşündün mü?

Torunumun bu sorusuna şaşırmıştım..

-Ne demek istiyorsun?

-Uçurtmayı uzun, ince, sağlam bir ipimiz olmadan nasıl uçurabiliriz diyorum.

-Anladım, doğru söylüyorsun...

- Bak dedeciğim, ip olmadan uçurtmayı nasıl havada tutarız, elimizden kaçıp gitmesine engel oluruz? Onun için onun  adını akıl koydum ben... Nasıl doğru anlamış mıyım seni?

-Evet doğru anlamışsın Güneşcim... Hadi yapmaya başlayalım mı uçurtmamızı?

-Başlayalım dede...