Başlığı, Karl Marx'ın ünlü sözünden esinlenerek seçtim: “Tarihte olaylar ilkinde trajedi, ikincisinde komedi olarak tekerrür eder…”

Her şey gözler önünde yaşanıyor. Görebilen görüyor! Muhalif bir partinin binasına iki el ateş ediliyor. Belli ki bir mesaj verilmek isteniyor. Seçim dönemine girilmişken, hukuk güvencesinde tarafsız hareket edilmesi gerekir, diye beklenirken oluyor bu saldırı. Fail denilen şahsın yakalanması kimseyi ikna etmiyor. 

Aynı günlerde tarikat bağlantılı bir davanın duruşmasında beklenmedik şekilde bir erteleme kararı çıkıyor ve kamuoyu vicdanı bir kere daha görmemezlikten geliniyor. Belli ki tarikat mensuplarına kıyak yapılıyor, bu da bir göz kırpma olarak tarihe geçiyor.

Yine aynı günlerde 25 yıllık Pınar Selek davası yeniden ateşleniyor, fakat bu kez davanın sakatlıkları avukatların bulduğu belgelerle bir kez daha ortaya çıkıyor. Duruşma uzun bir tarihe erteleniyor. Daha önce dört kere beraat eden Pınar Selek için yakalama kararı devam ediyor.

Bunlar olurken, muhalefet cephesindekilere siyasi karalama  terörist suçlamasına varacak kadar sertleşmeye devam ediyor, seçimlerin sükunet içinde geçmesini sağlayacak kurallar yine çiğneniyor.

Yetmiyor, muhalefet partilerinden birinin devlet yardımından mahrum edilmesi kararı Anayasa Mahkemesinden dönünce Cumhurbaşkanı telefonla mahkemeye mesaj veriyor. Böylece Türkiye anayasa tarihinde bir ilk daha yaşanıyor.

Bütün bunlar olurken alakasız nedenlerle, kim olduğu şüpheli biri tarafından ana muhalefet liderinin cumhurbaşkanı adaylığına itiraz ettiği, YSK başkanının konuşmasından son anda öğreniliyor ve asıl tartışılan itiraz meselesi alfabetik düzen nedeniyle üçüncü sıraya düşüyor.

Herkes cumhurbaşkanın diplomasını konuşurken, güvenilir hukukçular bir kişinin üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olamayacağını ilgili anayasa maddesi gereği ısrarla savunuyorlar. Bu olayların arka fonunda ise ülkede deprem felaketi yaşanan bölgede  ihale süreci bile tamamlanmadan  alelacele hazırlanmış  temel atma dekorları arkasına saklanarak vatandaşın aklıyla dalga geçiliyor. Herkes ağlanacak halimize gülüyor.

Bu sırada üniversitelerde öğrenci   yurtları boşaltıldı diye uzaktan eğitime bütün şikayetler kulak ardı edilerek devam ediliyor. Yakında ikili  eğitim devreye girecek diye öğrencilerin aklı yine karışıyor ve memleketlerinden dönmesi beklenen öğrenciler okullarına gitmek ile oy kullanamama seçenekleri arasında sıkışıp kalıyorlar.

Seçimlerin tarafsız ve güvenli bir ortamda yapılmasını sağlayacak yetkililer bu tür sorunlara seyirci kalıyorlar. Toplum seçimlerin güvenliğinden endişeleniyorlar.

Bütün bunlar yaşanırken seçim yarışı bütün hızıyla devam ediyor. Beklentiler tazeleniyor, güçleniyor. Kararlılık dalga dalga yayılıyor.

İnsanlar eskisi kadar korkmuyorlar, seslerini sokak röportajlarında çıkarmasını biliyorlar.

Her şey ortaya saçıldı. Her şey eskiye nazaran artık daha bariz şekilde görünür oldu. Anlayana, görebilene ne yapılmalı sorusunun cevabı daha net biliniyor.

Gidişat eskiye rağbeti azaltıyor, yeni umutlar değişim istiyor. Artık değişim zamanı geldi deniyor.

Trajediden komediye dönüşen olaylar şimdi ülkenin yeni bir döneme everilmesini sağlayacak koşulları hazırlıyor.