“İtirazla karşılaştığınızda, eşinizden ya da çocuğunuzdan bile geliyor olsa, otoritenizle değil akıl yürütmeyle karşılık verin. Otoriteye dayanan bir zafer gerçek dışı ve yapaydır”.
Bertrand Russell

Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri, öğrencilerinin bilimsel çalıntıları kanıtlanmış, her yönüyle bu kurumun başına getirilmeyi hak etmeyen birinin Rektör olarak atanmasına karşı yürüttükleri direnişleri, ülke düzeyinde olduğu gibi uluslararası alanda da destek buldu. Direniş tüm hızı, haklılığı, saygınlığıyla sürüyor.

Halkı, bilimi, demokratik yöntemleri hiçe sayan yönetimin bu direnişe verebildiği hiçbir haklı yanıt yok. Haklı bir gerekçeleri yok. Belden aşağı vurarak, en doğal haklarını isteyen insanları suçlu duruma sokacak yöntemler arayarak üste çıkma çabasındalar. Haklılıklarını güç kullanarak kanıtlama peşindeler.

Direnişe karşı koyacak haklı bir yanıt bulamayınca, akla gelmedik çamurlar atarak kirletmenin, kamuoyu önünde küçük düşürmenin yolları aranmakta. Kutsal değerleri kaşıyarak kendi seçmenleriyle bağlarını canlı tutma, güçlendirme çabası içine girmekteler.

Güç kullanarak “Gücün Egemen Olduğu”, baskıcı bir yönetim kurma çabaları, istedikleri bu ilkel yönetim sistemini adım adım kurma uğraşları, bu olayda net biçimde ortaya serilmekte. İnsan hakları ve özgürlüklerinin değil, yönetenlerin kaba güçlerinin egemen olacağı bir sistemin ayak sesleri duyulmakta. Yönetenlerin ortak çıkarlarının daha da güçleneceği bir sistemin duvarlarının örülmesine çabalamaktalar.

Güç kullanarak yönetimlerinin süresini uzatabileceklerini sanmaktalar.

Daha önceden Melih Bulu’yu bir ilçe belediyesinin başkanlığına yaraşır görmeyen, milletvekili aday listesinde yirminci sırada bile yer vermeyen siyasal güç, ülkenin en seçkin üniversitelerinin birinin rektörlüğüne atadı. Bu işlem, bilinçli olarak yükseköğrenim kurumlarını, öğrencileri, toplumu gererek, olaylar çıkararak, buralardan güç kazanma peşinde olunduğunu göstermekte.

Bilimsel yeterlilik açısından Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim görevliliği, dekanlık yapma donanımından yoksun birini, üniversitenin tepesine oturtmakta, bir yanılgı, düşünememe durumu değil, kötü niyetli bir kışkırtıcılık amaçlarıyla yapılan bilinçli bir atama olduğunu düşünmek, yanıltıcı olmasa gerek.

Olay çıkarma tuzağı

Öğrencilerin içine soktukları kışkırtıcı maşalar eliyle olay çıkarmaya çalışıp, kamuoyunun gözünde dayanışmayı kötü göstererek istediklerini yapacak ölçüde kötü düşünceli olanlar, işi dolambaçlı yollara sürüklemekteler.

Alınan önlemlerin acımasızlığı, bundan sonra “sakın başkaldırmayın sizi böyle ezeriz” gösterilerinin denemesi olduğunu sezinletiyor.

Ülkenin değişik yerlerinde öğrenciler gözaltına alınmakta, işkencelerden geçirilmekte, susturulmaya çalışılmakta. Bunlar güç gösterisi sergilemenin göstergeleri.

Gösterici diye yakalanan birinin polis çıkması, eski kışkırtma yöntemlerinin burada da denendiğinin kanıtı.

Yapılanlar, devlet gücünü kanıtlama, toplumsal başkaldırıları ezme denemesi.

Boğaziçi Üniversitesi’ne hiçbir bileşeninin istemeyeceği birini atamak bir kışkırtıcılık (provakatörlük). Gençleri ayağa kaldırarak ezme, toplumsal karşı muhalefete gözdağı verme denemesi.    

Yönetim Boğaziçi Üniversitesi direnişini gerekçe göstererek, tüm yükseköğrenim kurumlarının özgürlüklerini daha da kısıtlayabilir, toplumsal karşı koyuşları bastırmada daha çok sertleşebilir. Amaçlarının bu olduğu anlaşılıyor.     

Ateşle oynayarak kazanmanın kalıcı bir başarı olmayacağı ortada. Kazanan direnen öğretim üyeleri, öğrenciler olacak.

Yaptığı işin yanlış olduğunu anlayan bir yönetimin bu uygulamasını durdurması bir erdem işi olurdu. Baskılarla, yanlışlarına direnerek kazanan bir lider, yönetim yok. İnsanlık tarihi bunu göstermekte.

Öğretim üyelerinin, öğrencilerin, yurtiçi, ülke dışı güçlerin rektör olarak atanmasını istemedikleri bir Melih Bulu’nun, tüm dünyada saygınlığının ayaklar altına alınmasına karşı görevinde kalmaya ayak diretmesi, bilim insanlığını bir yana bırakın, sıradan bir insana yakışır bir tutum değil. Boğaziçi Üniversitesi gibi saygın bir bilim kurumunun başına getirilen bir insanın, bir parça kendi durumuyla yüzleşebilmeyi başarması gerekir. Belli ekonomik, siyasal çıkarlar sağlayabilir ama kişisel onur yönünden kazanmadığı, yitirdiği belli.

Baskılar, kaba güç denemeleri, işkenceler, yalan dolanla üste çıkma, yıldırma çabaları kısa dönemde, geçici bir egemenlik sağlayabilir. Ancak uzun erimde kazanan hakkını arayanlar, mantıklı davrananlar olacak. Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri, öğrencilerinin bilimi, yeterliliği, demokratik yollardan yönetici seçme dirençleri bu kavganın kazananı olacak.