Silvan komutanları görevden alındı!

Tamam.

Peki ama neden?

Görülen lüzum ne?

13 şehit ailesine, sıralı tabutlarda kahrolan insanlara, 20 insanın daha can verdiği bir cehennemin yeniden kavurduğu bu ülkeye ne anlatacaksınız?

Yapılan hata ne?

Hata” böyle basit bir şey mi? Onca ölüye karşılık görev yeri değiştirmek, bir cezaysa, yeterli mi? Haksızlıksa, göstermelik mi?

Barış sağlamasını, barış yapmasını bilmeyenler yoksa savaş yapmasını da mı bilmiyor!

Yoksa, barışın hep uzak kalması; böyle savruk, ihmal ve bazen ihanet dolu harekatlar; kalleş pusulara, neredeyse haberli baskınlara yoksul çocukları sürüp duran yanlış savaşların da mı sayesinde!

 

***

 

Aşağıda, “savaşın içinden” birisinin mektubu ile benim sorum var.

Orada değilim; o şartlar ve tehditler altında değilim; öldürmüyor ve ölmüyorum.

Bunlar üstüne bilgiçlik taslamak haddim de değil; barış ve huzur isterken, kanın bitmesini dilerken, kimsenin kimliği ve kişiliğiyle baskıya maruz kalmamasını hayal ederken, bunun için doğru ya da yanlış hissedip yazarken bir de “daha iyi savaş”ın şartları üstüne konuşmam, konuşamam.

Ama madem bu insanları 30 yıllık savaşlara sürüyorsunuz ve “ihmal de var” diye 13 şehidinizin ruhunu ebediyen huzursuz kılıyorsunuz…

O zaman siz iyice düşünün!

 

***

 

Sayın Talu; jandarma personeliyim. Bir tehlikeyi anlatmayı görev biliyorum.

Terörle mücadelede Jandarma Özel Harekat Taburları var.

Son zamanlarda şu yapıldı: Bu taburlarda görevli 35 yaşını aşmış uzman çavuşları komando birliklerine tayin ettiler. Bunlar yaşlı ise komandoda ne işi var!

Bir uzman çavuş bir üsteğmenden, yüzbaşıdan bu konuda daha tecrübeli olunca, subayın yanlışını söyleyince hazmedememe durumu ortaya çıkıyordu. Bunları bertaraf etmek istediler ve en üst kademeler de bunu kabul etti.

Hiçbir arazi ve çatışma bilgisi olmayan, özel eğitimden geçirilmeyen gençler, sadece kıtada basit göstermelik eğitimle Özel Harekat timlerine atandı. Karakollarda sadece nöbet tutarak askerlik yapan, arazi görmemiş 22-23 yaşında sıfır tecrübeli gençler bu timlere yollandı.

Çokbilmiş yöneticiler, eğitimleri masraflı buluyormuş! Ama bu çocukların o timlerde yok olmalarına sebep olacaklar. Bunları bir helikoptere bindirip çatışmanın ortasına atacaklar.

Allah korusun, yeni Dağlıcalar, Aktütünler, Silvanlar yaşanabilir!

Sanki istenen bu: Kendileri araziyi bilmez zaten; kendi çocukları da buralarda görev yapmaz!

Bunları karalamak için değil, dikkat çekmek için yazıyorum size.

Ayrıca, devletimizin her türlü imkanı varken biz bir çok gerekli malzemeyi kendi paramızla dışarıdan ya da polis özel harekattaki arkadaşlardan temin ediyoruz. Polisteki malzemeler bizde neden yok? O kadar kaynak nereye kullanılıyor?

Üstüne bir de amirler tarafından insanlık dışı uygulamalar.

Bunlara duyarsız kalmayacağınızı umuyoruz.”

 

***

 

Sivil ve asker yetkililere elden veriyorum bu mektubu!

Benim sorum da kısa:

Doğru mu?

(Jandarma İçişleri’ne bağlı ise, bir muhatabı da o.)

 

 

 

Yumurtaya 4 yıl!

 

Soru şöyleydi değil mi?

Hukuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı hukuktan!

Protesto için yumurta atan gençlere 4 yıla kadar hapis istenmiş.

Parasız üniversite” pankartı açanlar 16 aydır tutuklu.

Hopa hepten sanık.

Bakan protesto eden Osmangazi Üniversitesi öğrencilerine soruşturma açıldı.

Önemli davalarda tutukluluk cezası iki yılı aşıyor.

Ahmet Şık’ın ve o davalarda yahut başka davalarda çok sayıda kişinin daha iddianamesi yok; kaçar diye onca zamandır şüpheden tutuklu.

Çift sarılı yumurtanın cezasının 8 yıl olup olmadığı, tek yumurta olduğu için suçun hafif mi sayılacağı yoksa bir atışta tekerrür ettiğinden ağırlaştırılması mı gerektiği tartışılıyor hukuk camiasında.

Hukuk mu menemenden… menemen mi hukuktan… diye gıdaklıyor tavuklar!

İtiraz etmeden bir demokrasi, emir kulluğuyla bir cumhuriyet!