Adonis, Suriyeli şair, 21. yüzyılın ilk yıllarındaki bir röportajında, “Tek tanrılı dinler zamanını doldurdu,” diyor (Özdemir İnce’yle yapmıştır, ‘New York’a Mezar’ adlı kitabının Türkçe çevirisine de alınmıştır aynı röportaj, Can Yayınları).   

Bu hafta İslamcı yazarların ağzından aldık haberi (Recep Tayyip Erdoğan iktidarında): “Türkiye’de deizm ve ateizm artıyor” diye.

Devlet dediğimiz aygıtın, İslamcı yazarlarla kol kola ve sarmaş dolaş yaptıkları tüm çabalarına rağmen işler istenildiği gibi gitmiyor demek ki.

Üzgünler, bu işi iyi beceremedik lafına getiriyorlar, malum önlem almak istiyorlar.  

Stanford İslam Araştırma Merkezinde öğretim üyesi olan Halil İbrahim Yenigün, “Diğer uçta ise devlet eliyle İslamlaştırma süreci yaşayan İran ise herhalde en çok ateist üreten devlet” diyor (ahvalnews2.com, 01.04.2018). Şaka değil, gerçek; dünyada hâlâ şeriatla yönetilen neredeyse sayılı ülkelerden birinden bahsediyoruz. Şaşırdım mı buna, ben şaşırmadım. Ne de olsa etki-tepki ilkesi için derin fizik bilgisine ihtiyaç yok.

Devlet eliyle istediğiniz kadar inancınızı insanlara pompalamaya çalışın, sokak ağzıyla söylersek; çağ teknoloji çağı, isteyen bir şekilde ulaşmayı dilediği bilgiye ulaşabiliyor.

İnsanlar korkularından sesini çıkarmayabilirler (korku da en insani duygulardan biridir), ama kör değiller.   

Bugün mitoloji dediğimiz şey, ya da masal gibi gördüğümüz çok şey bir zamanlar insanların uğrunda canını seve seve verdiği inançlardı.

Homeros’un sözlerine hakaret edenin uçurumdan atıldığı bir dünyayı düşünün, hem de Homeros’tan beş yüz yıl sonra bile (merak edenler, Donna Rosenberg’in Dünya Mitolojisi kitabına bakabilir).

Bir asır önce olsaydı mümkün olurdu belki; ama artık hiçbir düşürür yüzünü gökyüzüne çevirip Nietzsche ya da Schopenhauer benzeri tanrı var mı ya da yok mu sorusunu sormuyor, sormaya da ihtiyaç duymuyor. Bunun yerine fizikçiler atomun parçacıklarına bakarak, ya da astrofizikçiler teleskoplarını uzayın derinliklerine çevirip evrende yerimizi bulmaya-anlamaya çalışıyor. Biz sıradan insanlar bile artık böyle bakmayı tercih ediyoruz.

Belki de devlet eliyle inancını insanlara pompalamaya çalışanların tam da unuttukları şey bu: Kapitalist bakış açısıyla değerlendirirsek, bana bir cep telefonunu satmaya çalışıyorsan sendeki telefonun özelliklerinin elimdekinden çok daha cazip olması gerekiyor.

Bunların ellerindeki cep telefonu iki adım ötelerindeki komşularına bile ulaşamıyor, sinyal yok diyor.

Bilemiyorum, savaşsız bir dünya, kanın akıtılmadığı nefretsiz tek dünya, belki de deist ya da ateist bir dünyadır. Dinlerin, sınırların olmadığı bir dünya…  Biz muhtemelen göremeyeceğiz sevgi dolu bir dünyayı, ama kim bilir belki de çocuklarımız-torunlarımız görür, tabii inançlı insanlar hâlâ yaşanılabilir bir dünya bırakmışlarsa onlara.