‘Ama’lı cümleler pek iyi değildir…

Çoğu zaman, ‘ama’yla başlayan bir cümle, bir ilkenin iğdiş edilişinin başlangıcı olur, gerisi gelir…

Ama, ben bunu bile bile, bu sefer ‘ama’lı bir yazı yazmak durumundayım…

Hakkari’de 20’nin üzerinde asker hayatını kaybetti.

Gencecik, ana kuzusu çocuklar.

Hepsi şafak sayıyordu eminim.

Hiçbiri askerlikleri bitse 15 dakika daha ‘ora’larda kalmak istemezdi.

Annelerinin yürekleri her gün ağızlarındaydı zaten.

Hiçbiri yavrusunu ‘ora’lara gönüllü olarak göndermezdi.

Bu sefer korktukları oldu ve ateş yüreklerini dağladı.

Daha önce başka anaların yüreklerini dağladığı gibi.

Ve bizler laftan öteye bir çözüm üretemediğimiz durumda, daha başka anaların yüreklerini dağlamaya devam edeceği gibi…

Şimdi bütün Türkiye şokta.

Bütün Türkiye acılı.

Ama…

Gencecik askerler ölmesin, analar karalar bağlamasın ama…

Ama neden bunca ölüm olduktan sonra yurtdışı gezilerinizi iptal ediyorsunuz?

Ama neden bunca ölüm olduktan sonra toplantılar, açıklamalar yapıyorsunuz?

Neden şimdi etekleriniz tutuştu?

Ama, sayın Cumhurbaşkanı neden siz daha geçen hafta o bölgedeki karakolları askeri kamuflaj elbiseleriyle dolaşıp savaş pozları veriyordunuz?

Gidişinizden 10 gün önce o bölgenin PKK sorumlularından biri devletin operasyonları sonucu öldürüldüğü için mi?

O bölgenin evlatlarından birinin ölümünden duyduğunuz gurur mu göndermişti sizi oralara?

Bunun kibiriyle mi halka değil de siperlere koştunuz, kamuflajlı pozlar verdiniz?

Her gün uçaklar Kandil ve diğer sınır ötesi hedefleri vuruyor.

Her gün ülkenin dört bir tarafında yasal, barışçıl, demokratik siyaset içindeki insanlar ‘KCK operasyonu’ adı altında tutuklanıyor.

Bunların içinde akademisyenler, çevirmenler, yaşlılar, hastalar, Belediye başkanları, meclis üyeleri de var.

Hepsi de yasadışı örgüt üyesi olma iddiası ile tutuklanıyorlar.

Şerafettin Elçi’ye bile dava açılıp hakkında 33 yıl hapis cezası isteniyor.

Utanmıyor musunuz?

Ve Kürt insanının önem verdiği, önderim dediği, devletin de defalarca görüştüğü belgelenen Abdullah Öcalan’la haftalardır avukatlarına görüşme yaptırılmıyor.

Bir devlet haftalardır “koster bozuk” yalanıyla savaş kışkırtıcılığı yapıyor.

Kendiniz görüştüğünüz Öcalan’la avukatlarını neden görüştürmüyorsunuz?

Peki bunları yaptıktan sonra ne bekliyordunuz?

Dağdaki 5000 kişinin silahlarını bırakıp teslim olmasını mı?

Siz bu ülkeyle dalga mı geçiyorsunuz?

Sayın Cumhurbaşkanı, PKK açıklama yaptı ve sorumlu “kamuflaj kıyafetlerini giyerek Kürt halkını katliamdan geçiren Tansu Çiller’in izinde ilerleyen Abdullah Gül’dür” dedi.

Siz de açıklama yaptınız ve “bu saldırıların intikamı çok büyük olacaktır ve misliyle de alınacaktır'' dediniz.

George Clooney’e benzetilen, yumuşak başlı, sıcak, lider, kararlı, mantığın ön planda olduğu, sonsuz sabırlı, duygularını gizleyebilen Cumhurbaşkanı.

Ne oldu size?

Kimyanız neden bozuldu?

Kamuflaj elbiseleri giyip siper dolaşmakla, öldürdüğünüz PKK’lilerin zaferini kutlamakla, sınırların içini dışını bombalamakla, seçilmiş siyasetçileri içeri tıkmakla sonuç alabileceğinizi mi sanıyordunuz?

Bu yaptıklarınızla ancak savaş kışkırtıcılığı yaparsınız. Tıpkı sizden öncekiler gibi…

Bize 'vatan, millet, sakarya' edebiyatı yapmayı bırakın.

Siz varken MHP bile sus pus oldu…

Evet, askerler ölmesin ama, siz de aklınızı başınıza alın.

Askerler ölmesin ama, gerillalar da ölmesin.

Askerler ölmesin ama, BDP’liler tutuklanmasın.

Askerler ölmesin ama, Öcalan üzerindeki tecrit kaldırılsın.

Savaşı bırakın, derhal müzakereye başlayın…

Yoksa askerler sizin bu tutumunuz yüzünüzden ölmeye, bu ülke travmalar içinde yaşamaya ve her gün yüreklerimiz kanamaya devam edecek…