“Önce sol gözümü, sonra da sağ gözümü yumarak önümdeki bir nesneye bakıp eğleniyorum... İki görüntü de açıkça birbirinden değişik. Aralarındaki ayrım(lar)ı tanımlamalı. Yalnız sağ gözümle baktığımda, her şey eskimiş görünüyor; yalnız sol gözümle baktığımdaysa her şey yeni.
John Berger

Sağda duran sağcı, solda duran solcu 1789 Fransız İhtilalinden beri. Meclisin sağında oturanlar sağcı, solundakiler solcu. Sağcılar muhafazakar, solcular ilerici. Bugün de değişen bir şey yok...

Kesin ayrımlar zamanla bulanıklaşmış. Sağcı var sağcı var. Bir uçta liberali bir uçta faşisti çıkmış ortaya üstelik, meclis duvarlarının ötesine taşmış sağcılık ve solculuk. Muhafazakarlık tutuculuğu işaret ederken liberalizm; özgürlükçü, serbestlik olarak da tanımlanır. Bir diğeriyle karşıt gibi görünse de pek ala uyum içerisinde olabilirler ilki, dinsel anlamda tutuculukla, ikincisi ekonomik anlamda bireysel özgürlüklerle ifade ediliyor. Aralarında mücadele yok mu? Elbette var muhafazakar muhafazakarla, sağcı sağcıyla her konuda uyum içinde olacak diye bir şey yok ama nihayetinde uzlaşır durumdadırlar.

Sağcılık ton armonisi gibidir. Herhangi rengin açıktan koyuya doğru giden halidir diyebiliriz. Resimde siyah ve beyaz renkler arasında sayılmaz. Bu ikisi rengi açıktan koyuluğa doğru götüren lekelerdir sadece. Beyaz katıldıkça bir renk açık, siyah katıldıkça koyu bir hal alır.

Sağcılık için renk denilecek ise eğer, buna en uygun renk kahverengidir. Bu da üç ana rengin karışımından elde edilir. Sağcıların favori rengi kimi zaman kahverengi kimi zaman ise renk olmayan ‘’renk’’ siyah olmuştur. Bunun yanına ‘’yeşil’’ rengi ekleyenler de az değil. Turuncu veya bir başka renk de mümkün. Kahverengi gömlekliler, yeşil cübbeliler gibi... Kara Yüzler…Turuncu devrimler gibi…

Bana göre sağcılar, resim sanatındaki ‘’ton armoni’’ye solculuğun da ‘’renk armoni’’ye denk geldiğini düşünürüm.

İçinde birçok rengi barındıran renk armonisi daha güzel değil mi. Ancak bu kez de solcuların pek uyum içinde olmadığı söylenecektir haklı olarak.

Öyle ki, kendi içinde bölünerek aynı rengin değişik tonu olarak kendisine yer bulduğu da aşikar. Toplumsal hareket içerisindeki kapladığı alandan bağımsız olarak da olsa bu böyle. İster kitlesel ister tabeladan ibaret olsun fark etmez. Bazen ayrılıklar ilkesel ve programatik olduğu kadar çerden çöpten bile olabiliyor. Her bir renk kendi içinde ayrı ayrı tonları barındırıyor olsa da etrafındaki diğer komşu renklerle bir araya gelmesi hayati önemde olabiliyor. Siyah karşısında bir renk çemberi içerisinde olmaları beklenir. Yoksa siyahın karşısında bütün renklerin birleşiminden bahsetmiyorum, bu olsa olsa kahverengidir ve o da muhafazakarların yani aşırı sağcıların rengidir.

Bu kadar laf kalabalığı içerisinde bir yere gelmek gerekir ise; Berger’in ‘’Sol Göz’’e biçtiği ‘’yeni’’ ne yapacak sorusu değil mevzuu, “Sol Göz” değil, sol gözü kapatıp sağ göz ile bakanların ne yaptığıdır aslolan. Dünyada hakim renk gittikçe koyulaşan muhafazakar renktir. Büyük "geri sıçrama"dan sonra kızıl renk artık yok. Aynı rengin açık tonlarında olup durumunu koruyanlar, burjuva demokrasisi ile yönetilen ülkeler mevcut. Gerisi karanlık…

Bizde de renk gittikçe koyulaşıyor. Gereken yapılmaz ise renk olmaktan da çıkıp bir leke olan siyaha dönüşecek vesselam.

Tek adam yönetimi yeniden iktidar olur ise bizi bekleyen kopkoyu bir karanlığa hazır olmak gerek.

Öyle ki, sadece solcular değil iktidar olamayan muhalif sağcılarda en azından geçmişe duydukları özlem, hadi haksızlık etmeyelim eskinin restorasyonu ile demokratik kimi ilerlemeleri de kapsayan karanlığın önüne bir set çekmeye çalışıyorlar. Millet ittifakı böyle bir şey.

Altılı Masa olarak da adlandırılan ittifakın Tek adam yönetimiyle başa çıkacak, onu alt edecek bir durumda olmadığı gerçeği ile karşı karşıyayız.

Bunlar halkımızın çok yerinde bir ifadesiyle neredeyse ‘’atını itini nallamış’’ ilerliyor. Bu yolda her şey mübah. Popülizmden şiddete varan her şey mübah. Beklenmedik her hamle gerçek olabilir. Daha önce olduğu gibi.

Karşıda Dede Korkut hikayesinden fırlamış bir Tepegöz var adeta. Masal da olsa önünde sonunda Tepegöz de Brezilya'nın Bolsonaro’su gibi yenilgiyi tadıyor.

Altılı Masanın sol gözü kapalı ancak gördükleri J. Berger’in gördüklerine benzemiyor. Bir sandık görüyorlar, bu sandığa yükledikleri sihrin bozulmayacağına inanmış gibiler. ‘’ Yalnız sağ göz’’ ile baktığı sürece, her şey eskimiş olarak görünürken gitgide koyulaşarak zifiri karanlık bir hal alacağına kuşku yok. ’’Sol Göz’’e ihtiyacı olduğunu bilmesine rağmen hem de. Bir ifade edebilse, en azından bunu yapabilse çok uzak değil Bolsonaro’nun akıbeti... Bolsonaro demişken taraftarlarının devlet içindeki uzantılarının marifeti de göz ardı edilecek cinsten değildir. Hele bizde hele bizde, resmi/sivil ve “gayri nizami” yapıların nerelere kadar uzandığı, uzanacağı sır olmasa gerektir.

Altılı Masa” bir göz kırpsa, kırpabilme cüretini gösterebilse ‘’ Emek ve Özgürlük İttifakı’’na, ‘’Sosyalist Güç Birliği’’ne, Halkevlerine falan. Bir göz kırpsa ezilenlere…Biliyorum her yan aydınlanmayacak . Sömürü de ortadan kalkmayacak . Türkiye'de sadece 13 milyarderin servetinin 44 milyon insanın servetinden daha çok olduğu gerçeği değişmeyecek. Bırakalım emeğin özgürlüğünü bir Avrupa ülkesi gibi olamayacağız bile. Hiç değilse daha gerilere gitmenin, geriye doğru bir sıçramanın önü kesilecek. Üstümüzdeki tozu toprağı, kiri pası görüp silkelemek ve arınmak için fırsat doğacak.

Bunu bile bu halka yapabilmenin yolu iki gözü birden açık tutmaktan geçiyor. Şimdi sadece “yeni”nin ifadesi olan “Sol Göz” ile bakanların sağ gözlerini de açık tuttukları da sır değildir. İstedikleri sadece dürüstlük, açıklık ve hakkaniyet. "Cumhur İttifakını sevindirmeyeceğiz" dedikleri için “bize mecburlar”(!) diye düşünüyorlarsa yine HDP'nin "kendi adayımızı çıkaracağız" sözünün sarsıntılarını da fark etmediler ise, "çantada keklik" olmadıklarını defalarca söylediklerini de duymamış olamazlar herhalde. Yoksa araba devrildikten sonra iki gözü birden açık tutmayanların iki gözü birden açık “sol göz”e (HDP’ye daha doğrusu Emek ve Özgürlük İttifakına) söyledikleri, söyleyecekleri laf-ı güzaf olacaktır sadece…