’Az şey mi barış içerisinde yaşaması bütün halkın
evlerde şölen yapıp ozan dinlemesi”
Homeros, Odysseia

“Zemheri de uzadıkça uzadı, “martın ortasındayız donuyoruz resmen. Kar, kış ve soğuk doğudan batıya, kuzeyden güneye hava buz gibi. Isınmaya , uyanmaya ihtiyacımız var bizim. Bahara hasret kaldık. Bahar gelsin istiyoruz.

  • Hele şimdilerde bahar bir başka güzel olsun istiyoruz, ister istemez. İçeride soğuk havaların yanında zamların, hayat pahalılığının yakıcılığına isyan gibi baharı bekleyişimiz. Etrafımızdaki savaşın seyircisi olmak istemesek de sürüyor zemheri soğuğunun yanında savaş.

Soğuk değil savaş. “Soğuk savaş” ehveni şer gibi . Tercih etme şansımız olsaydı ehveni şer der savaşın soğuğuna katlanmak ''kolay'' olurdu.

  • Rus halkı çıkarmadı savaşı ve hatta bunca baskıya, şiddete ve yaratılmak istenen algıya rağmen savaşa hayır diyenler az değil.
  • Savaşa Hayır’ diyenler arasında savaşı kışkırtanlar ve çıkaranlar da var(!)
  • Savaşın adına Rus Hükümeti başka bir şey diyormuş. Ne dediğinin ne önemi var. Emperyalistler başlattıkları , sürdürdükleri hangi savaşa, savaş dediler ki. Gittikleri yerlere ‘demokrasi ve özgürlük’ götürdüklerini vaat ettiler, ediyorlar hep.
  • ABD ‘demokrasi götürdüğünde evet’(!) diyenler Rusya'ya karşı ‘savaş karşıtı’ kesiliyorlar. Rusya savaş karşıtlarına aman vermezken, Ukrayna savaşa hayır diyen komünistleri tutukluyor. Yönetenler ne kadar da bir diğerlerinin aynısı.
  • Savaşa karşı savaş verenlerin zayıflığından da faydalanmakta pek mahirdirler. Barış diyenler çok, ama yeterince güçlü ve örgütlü değiller.
  • ‘Zemheri de uzadıkça uzadı’ama bahar yakındır. Baharın adı barıştır. Mart ayındayız. Baharın coşkusunu bayramını yaşamak varken ; doğa çiçeklerle, arılarla, çocukların neşesiyle cıvıl cıvıl olması gerekirken üşüyoruz, bir kısmımız ölüyor, savaşa isyan ettiği için tutuklanıyor. Milyonlarcası yerini yurdunu terk ederek mülteci oluyor.

Savaşın ve hayat pahalılığının ateşi sarmış her yanı. Oysa şimdilerde ateşin üstünden atlayarak bayram coşkusunu yaşamalıydık. Ateş çemberinde halklar. Ateşin kontrolü ne yazık ki emperyalistlerin denetiminde.

  • İlkel insanın ateşi kontrollü kullanımı kaynaklara göre 1, 42 milyon yıl öncesine dayanıyormuş. Buna rağmen ateşi verimli olarak kullanma becerisi M. Ö. 7000 yıllarında mümkün olabilmiş. Yada bizim bildiklerimiz şimdilik bu kadar. Yıldırımlar veya kimi tesadüfler sonucu insan yaşamında ateşin rolü tartışılmaz herhalde. Ateşten korkmaktan ateşe tapmaya kadar geçen evreler bir yana ateş uygarlığın gelişmesindeki faydaları saymakla bitmez herhalde.

Ateşe tapmaktan, ateş yakmaya, ateşi çalmaktan, ateş üstünden atlamaya dünyada ‘dünya kadar’ efsaneler var. Bu mitolojik hikayelerin kimisi bizim topraklarda yada bizim insanlarımızda hala bir şekilde yaşatılıyor.

  • Newroz ayındayız. Nevruzdayız. Afganistan'dan Balkanlara kadar bir şekilde kutlanır bu bayram. Kırım Tatarlarından, Azerbaycan'a, Kürdistan'a, adı Türkçede ‘yeni gün’ anlamına gelen bayramı zemherinin soğuğu da engelleyemeyecek. Savaşın, pandeminin, soğuk ayazı da engelleyemeyeceği bayram günlerindeyiz. İster Newrozun ateşi yansın, ister ise Nevruzun, noruzun, noyruzun... bahar uyanıyor uyanacak, baharın uyanışını kutlayacak. Ateşin üstünden atlayacak halklar. Her halk kendi meşrebince kutlayacak, kutlamalı elbet. Bakalım bizde bu bayram kaç yerde yasak ile yüz yüze gelecek. Nevruzu yumurta tokuşturacak şekilde ‘resmi törenlerle’ kutlayarak(!) içini boşaltacaklar.
  • Memleketim Kars'ta Nevruz bayramı çok coşkulu kutlanır. Sadece bir güne sığdırılmaz bu bayramın coşkusu.

Baharın gelişi, doğanın uyanışı kutlanır. Azeri başka kutlar, Terekeme başka, Kürt başka. Ancak bu başkalıkların ortak yanı coşkusu. (Salonlarda yapılan resmi, soğuk ve zoraki ‘nevruzları’ ayrı tutalım. Onlar bayram değil. )Ateş üstünden atlamak, güzel rengarenk elbiseler giyerek bir meydanda toplaşarak halay çekmek, özgürlük taleplerini kendi dillerince haykırmak Kürtlerin Newrozu, çeşit çeşit yemeklerin ve Kafkas danslarının yapıldığı şenlikler Azerilerin Nevruzu, damların üstünde ateşler yakıp üstünden atlamak, ateşin dirgenlerle havaya doğru savrulmasından oluşan kıvılcımlarla neşelenmek Terekemelerin Noyruzu.

‘’Newroz Piroz Be.“ “Nevruz Bayramın Mübarek”

Melih Cevdet Anday'ın ''Olsun Da Gör'' şiiri hala özlemimiz.
''O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör

Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör

Seyreyle deli ozanı

Baştan başa sevda, baştan başa tutku

Dili baldan tatlı ''

Homeros'un ‘Odyseia’sında savaşlardan çok çekmiş kavgalardan yorgun düşmüş ölümsüz kahramanı Odysseus dilinden şiirleri, Demirci Kawa Efsanesini Zalim Dehak’ın sarayının yerle bir edilişini dengbejlerden dinlemek, Ergenekon Destanı yanında halk ozanlarının atışmalarını dinlemek az şey mi? Ya da çok mu zor? Doğa zemheriden baharı devşirirken halklar savaştan barış yapabilseler her evde barış şiirleri okunsa çok şey mi istemiş oluruz.