Türkiye Cumhuriyeti’nin 30 büyük kent ve Zonguldak illerinde, 10.04.2020 saat: 24.00’den başlayarak 48 saat sokağa çıkma yasağı konuldu. Yasağın başlamasından 2 saat önce açıklanan bu karar, bu illerimizde yaşayan insanlara büyük bir aç kalma korkusu (panik) yaşattı.

İçişleri Bakanlığı, TSİ 22.15’te valiliklere gönderilen genelgenin detaylarının kamuoyuyla paylaşılacağını açıkladı.

31 ilde değil ülke düzeyinde bir sokağa çıkma yasağı aylarca önce alınmalıydı.

Televizyonlar, sosyal medya olmasa, ertesi sabah büyük çoğunluk kendilerini bilmedikleri bir yasaklar ortamına kalkacaklardı.

İnsanlar ölümü hiçe sayarak paniklemiş biçimde sokaklarda koştular.

Bu karar 2 gün, 1 gün önce alınsa, açıklansa insanlar 2 günlük alışverişlerini yapsalar, ne sakıncası olabilirdi?

1 saat 45 dakika önce duyurulan bu kararla insanlar sokaklara döküldü. Genci, yaşlısı herkes büyük bir bilinmezlik içinde koşuştu. Fırınlar, marketler, pastaneler, değişik alışveriş yerleri kapalıydı.

Caddenin birinde bir bakkal açık. Önünde yüzlerce kişi kuyruğa girmiş beklemekte. Burada yufka yapılıyormuş. Bitmiş. Saat 12.00’de çıkacak diye insanlar kuyrukta. 1.5 saat ekmek bulamadığı için yufka alma kuyruğunda bekleşiyorlar. Saat: 12.00’de sokağa çıkma yasağı başlamış olacak. İnsanlar alabilirlerse ellerindeki yufkalarla evlerine koşuşacaklar. Ekmek bulamadıkları için pasta değil yufka yiyecekler.

Başka yiyecek ürünü alma konusunda çok seçenekleri yok. Bisküvi, kurabiye türünden atıştırmalık yiyecekler, su alanlar bir parça sevinç içinde evlerine koştular.

İnsanlar arasında 1 m. aralık kalacak gibi kavramlar kimsenin aklının ucundan geçmiyordu. Sırada öne geçme çabaları, İtişmeler, kavgalar tam anlamıyla acıklı bir görüntü oluşturdu. Herkes üst üste. Koşuşanlar, bekleyenler.

Coronavirüs patlarsa sorumlu kim olacak?

Bu panik içinde on binlerce insan virüs kapmışa, bunun sorumlusu kim olacak?

“İçişleri Bakanlığı, 31 ilde 2 gün sokağa çıkma yasağı getirildiğini açıkladı. Yasağın ardından yurttaşlar alışveriş yapmak için dışarı akın etti. Binlerce insan bakkal ve fırınların önünde kuyruğa girdi, temasta bulundu. Bazı noktalarda tekme tokat kavgalar yaşandı. Şimdi herkesin aklında aynı soru: "Ya korona yayılımı hızlanırsa?"

İnsanlar virüsü unutmuş, aç kalma kaygısının korkusunu yaşamaktaydı. Virüs bu ortamda yayılır.

Ansızın alınan bu kararın, insanları virüsten korumak için mi yoksa virüsün iyice yayılmasına ortam hazırlamak için mi alındığını düşünmekten kendilerini alamayan insanlar vardı.

Hemen herkes bu kararın yanlış bir zamanlamayla açıklandığı görüşünde birleşmekteydi.

İçişleri Bakanı, televizyona çıkarak “Panik yapmayın” açıklaması yaptı.

Yurttaşların sokağa dökülmesinden sonra TV ekranlarına geçerek “Panik yapmayın” demek, hiçbir şey önlemedi.

İnsanları bu belirsizlik ortamına sürükleyip sokaklara dökülmelerine neden olan kim?

Süreç iyi yönetilemedi

İstedikleri kadar yırtınsınlar, olaylar konusunda gerçek olan, olmayan durumlarla ilgili kafalarına göre açıklamalar yapsınlar, coronavirüs salgını sürecini gerektiği ölçüde iyi yönetemediler.

Guardian'ın manşeti: "Dünyada Covid-19'un en hızlı yayıldığı ülke Türkiye!"
Turkey's Covid-19 infection rate rising fastest in the world | Turkey | The Guardian

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Türkiye 31 Aralık 2019 tarihinde coronavirüsle ilgili biligiyi, 11.03.2020 tarihinde ilk önlemlerin alınmaya başladığını söylüyor.2 ay 12 gün sonra önlem almaya başlamış olmak, her şeyin yerli yerince yapıldığını değil, tersini göstermekte. Coronavirüsle ilgili bilgiyi aldıktan sonra 21.000 kişiyi Hacca göndermek önlem alma anlamına gelmez. Tam anlamıyla büyük bir vurdumduymazlıktır. Geri dönenlere uçakta ateş düşürücü haplar vererek yurda sokulmasına göz yummayı denetleyememek yerinde gerekli önlemleri almak olamaz. Bunlar başarı olmasa gerek. 83 milyon insanın sağlığını Hacca gidenlerden toplanan para uğruna tehlikeye sokmak önlem almış olma anlamına gelmez. Türkiye Cumhuriyeti’ne coronavirüsün yayılması büyük ölçüde Hacdan dönenler aracılığıyla olduğu konusunda sayısız bilgiler yazıldı. İran İslam Cumhuriyeti’nin salıverdiği tutukluların sınırlarımızdan geçerek ülkemize yayılmalarını önleyememek yeterli önlemleri almak anlamı taşıyamaz.

Bu suçların üstünü örtebilmek için virüs Avrupa’da geldi, ABD’den geldi diye açıklamalar yapmak kimseyi sorumluluktan kurtaramaz.

Sorumluktan kurtulma çabalar

“Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, sokağa çıkma yasağına dair açıklamalarda bulundu. Altun, yasağın 48 saat süreceğini hatırlatarak, yurttaşlara sosyal mesafenin azalmasına sebep olacak davranışlardan kaçınmaları çağrısında bulundu”.

Bu açıklamalar yurttaşların bir kulağından girip öbüründen çıktı.

Fırınlar açık olacakmış. Kimse sokağa çıkamayacağına göre fırınların açık olmasının ne anlamı var? Fırınlara havadan mı uçularak gidilecek?

İnsanları virüsten korumayı değil, virüse yakalanmasını sağlayacak için yapılan bir girişimle karşı karşıya olunduğu izlenimi yaygın.

Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük kentinin Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, yasağın başlamasına 49 dakika kala, sokağa çıkma yasağı konusunda bilgi verilmediğini söylemekte. Belediyenin alması gereken önlemler olabilirdi. Bu durumda hizmetler aksayınca, sucu Belediyenin sırtına yıkarlar.

İnsanlar sokaklarda panik içinde, 1 saat içinde 2 günlük ekmek, yiyecek bulmak için birbirlerini ezerek dolaşmakta, birileri köşkte oturup “sosyal mesafeyi koruyun” türünden akıl vermekte. İnsanların 2 ayaklarını bir pabuca sokup Ankara’dan buyruklar yağdırmanın anlamı yok. İnsanların akıllarıyla dalga geçmek buna dense gerek.

Hiç mi duyarlı, yetkin insan yok?

Dünyada 10 yıl öncesinden buyana, böyle bir virüs salgının olabileceği, buna karşı önlemler alınması gerektiği yazılıp çizilmiş. Bu ülkede Dünyada neler olup bittiğini izleyen, bunu akıl eden birileri yok mu? Günlük çıkarların sarmalında boğuşup yakın, uzak gelecekte neler yapılması gerektiğine kafa yoranlar yok mu? Kuşkusuz yok değil. Bunlar seslerini çıkarınca yaka paşa tutukevlerine doldurulduğu için kamuoyu da bu konularda bilgisiz kalmakta. Egemenlerden başka kimseye soluk aldırılmamaya çalışılmakta.