Şiddet her zaman var, olmaya da devam edecek. Çünkü bu insan algısıyla ilgili bir şey sonuçta, birini kırıp dökmeniz için illaki ağzını burnunu kırmanız, tecavüz edip sonra yakmanız gerekmiyor. Ya da kimliği belli olmasın diye öldürdüğünüz insanın ellerini bileklerinden kesip bedenini bir yere ellerini başka yere de fırlatmanız gerekmiyor.

Sadece nefes alarak da başkasına varlığınızla şiddet uygulaya bilirsiniz. Çünkü sizin kişisel tarihiniz ötekinin kırılıp dökülmesine neden olarak eylemlerle doludur. Siz bunları mutluluk adına yapar üstelik meydanlarda ilan edersiniz. Kolunuza dostunuzu düşmanınızı takar bir de neşenizi onaylatırsınız. Ve varlığınız ve eyleminizle ötekinin tüm geçmişine tecavüz edersiniz. Bu duyguyu anlayabilmek için belki de bir kişi olmak gerekir. Dünya da bir kişi böyle tecavüze uğrar, ruhunda tepinir cümle alem ama tepinir.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformun son toplantısına katıldım geçen hafta, orada mahkemeyi izlemek üzere giden kadınların bir tanesi sanıkların soğukkanlı ifade verişlerini anlatırken, orada bulunan genç kadınların hayatı olduğu gibi gerçekleriyle kabullenmelerini seyrediyordum ben de. Aynı kadın birden öfkeyle bir hafta sonra evde sinir krizi geçirip tüm tabak çanaklarını nasıl kırdığını anlattı. Önüne gelen her şeyi nasıl kırıp döktüğünü, onların beden dillerin onu ne kadar rahatsız ettiğini, sözlerinden dolayı hissettiği çaresizliği anlattı yeniden.

Genç bir kadını sırf bankadaki parası için öldüren bir adamın alışveriş merkezinde video kayıtlarını izlemiştim televizyonda. Adam arkadaşıyla kendisine ayakkabı alıyordu hiç tanımadıkları kadının parasıyla. Onunda ellerini kesip bedenini başka bir yere atmışlardı. Annesi torununa kızı hakkında ne söyleyeceğini bilemediğini söylüyordu. Küçük kız annesi gelecek her akşam yolunu gözlüyordu. Kızını kesik/eksik elleriyle gömen kadın ise ekrandan kızının katillerine sesleniyordu. Kızımı eksik gömdüm. Ellerini nereye attıysanız söyleyin diye feryat ediyordu.

Şiddetin tanımı bireyin içinden bakınca sonsuz ve sınırsız, toplum olarak cümleten şiddete maruz kaldığım anlar da çok fazla. Hal böyle olunca iki ucu birbirine yeniden bağlanan sonsuz bir döngünün içinde sonsuz çılgınlıklar yaşıyoruz. Koca halkanın içinde küçük halkalardan oluşan cinnet hallerimiz sürekli yenilenip duruyor.

Bu akışın içinden sıyrılan kimi insanlar ise kaosun, çılgınlığın hasarını taşıyan insanlara kulak veriyor. Aklı selim bu insanlar onları dinleyerek önce varlıklarını onaylayıp çılgınlığın içinden çekip çıkardıkları hasar almışlara şifa oluyorlar kayan zeminlerini göstererek.

Belki de dünyanın uslu uslu dönmesinin, sekmeye uğramamasının sebebi böyle insanların pozitif enerjisinin varlığı.

Her insan mutlaka bir gün bir saniye bir diğerinin kabusu olur. Kırıp döker, bir diğeri dökülenleri tamir eder.

Dün akşamdan beri bir devlet hastanesinin odasında hasta oğlumun başında Edebiyat ve Kötülük kitabı okuyorum ona yüksek sesle. O da yarı uyanık beni dinliyor.

Georges Bataille, William Blake’i anlattığı bölümde yüksek ahlaklı insandan bahsediyor. Kötülüğün ortaya çıkardığı saf enerjiden.

Diyor ki, yüksek ahlaklı insan, kendisinde olmayan enerjiyi kınar. İnsanlık mutlaka ona katlanmalıdır. Bu tür insan kendisini allak bullak eden enerji fazlasını gözler önüne sermeseydi, başka bir deyişle enerji yoksunu olan, enerjisi fazla olanı doğru yola getirmeseydi hayatiyetini nasıl sürdürebilirdi? Ne var ki, doğru yola getirme gereği, eninde sonunda saflığı geri getirir.

Ben yine diyorum ki tanrı insanları saf kötülükten uzak tutsun. Çünkü hepimizin iyilik ve kötülüğü kendi bildiklerimizle sınırlı,

Madem William Blake’ten bahsettim onun Cennet ve Cehennemin Evliliği kitabını hatırlatmak ve öze dair söylediklerinden alıntı yapmak isterim.

“Karşıtlıklar olmaksızın, ilerleme de yok. Çekicilik ve iticilik.

Akıl ve Enerji, Sevgi ve Nefret, insan varoluşuna gereklidir.

“Bu karşıtlıklardan, dinselin İyi ve Kötü dediği çıkar. İyi, akla boyun eğen edilgendir. Kötü, enerjiden doğan etkendir.

“İyi cennettir, Kötü Cehennemdir…

“Tanrı, Enerjilerinin peşinde olduğu için İnsana Sonsuzluk içre acı çektirecektir.

“Enerji biricik yaşamdır, ve Gövdeden gelir: ve Akıl Enerjinin sınırı ya da dış çemberidir.

“Enerji sonsuz hazdır.”

Tüm bu alıntılar benim yazdıklarımla bir araya gelince yanlış duruyor olabilir bu da yüksek aklında ayrıştırması gereken bir durumdur belki bilemem. Ben yazmak istedim yazdım.

Bataille okumamı son bıraktığım yerde diyor ki Sonsuz zevk aynı zamanda sonsuz uyanıştır. Hatta belki de o, cennetin kendi içinden atmak için çabalayıp durduğu cehennem’di. Yazmadan edemedim çünkü çok etkileyici bir durum.

Güzel günlerde görüşelim.

Herkesin Cenneti kendine olsun.