Bir gün belki hayattan
Geçmişteki günlerden
Bir teselli ararsın
Bak o zaman resmime
Gör akan o yaşları

Cem Karaca öleli 7 yıl geçti. Yaşadığı süre boyunca çoğu kez kimliğini saklamasa da ezilenlerin ve sınıfsal mücadelenin en alt damarında mücadelesini veren biriydi Cem Karaca.

Toto Karaca'nın oğlu...

Annesi gibi kendisi de kimliğiyle değil ürettikleriyle, eserleriyle anıldı, anılıyor.

Karaca ailesi bu ülkenin etnik kimliğinin en güzel çözümlemelerinden biriydi. Belki hayranları onun bu yönüyle anmak istemez ama ben de bir hayranı olarak bu yazıyı bu gözle yazmaktan kendimi alıkoymak istemedim.

Cem Karaca Ermeniydi. Azeri baba Mehmet Karaca ve Ermeni anne Toto Karaca'nın çocukları. Bunu gizlemek değil de öne çıkarmamak gibi bir sanat/hayat politikası vardı. O yüzden de hiçbir zaman uçlara kaçmadı. Önce insandı. Sınıfsal sorunlar üzerine yazdı, işçi sınıfının damarına seslendi.

Bu yüzden kapalıçarşı Cuhadar Han'ın 20-25 metrekarelik kuyumcu dükkanlarında çalışanların, Dolapdere'de egzoz borusu değiştirmek için arabanın altına yatan 15 yaşındaki çocukların, favorisi oldu Tamirci Çırağı.

Tüm bu sınıfsal kaygıların yanında “bir Ermeni'ydi” Cem Karaca. Ermenice söylediğini biz duymasak da bilmesek de “Sevda kuşun kanadında” parçasını yaptığında, aynı tarihlerde Ermenistan'da Harout Pamboujkciyan'ın “Tariner Antsan” (yıllar geçti) parçası dönüyordu radyolarda. Aynı şekilde Harout'un “Akh Merik”ini “Töre” olarak diline takmıştı hayranlarının Karaca.

Ermeniliğin çok göze batmaması gereken zamanlarda, o içten içe, dipten dibe ezgilerin gizli veya görünür Ermenilerin kalbine hitap ettiğini bilerek söylüyordu.

Türkiye'de gizli Ermenilerin konuşulduğu ve neredeyse her 3 kişiden birinin bizde de bir Ermeni nine, gelin, dede ya da akraba vardı dediği bir döneme girdik.

Evet artık korkmadan kimliklerimizi ifade edebileceğimiz bir ortam yatratılmış gibi gözüküyor. Ya da girdiğimizi sanıyoruz.

Gizli Ermenilerin daha görünür, görünürlerinin ise daha gizli olduğu bir dönem.

Geçtiğimiz hafta köklerini keşfettikten sonra din değiştiren ve Mihran Pırgiç adını alan Selahattin'in Ermenistan'da bir gazeteye “Ermeniler dillerini düzgün konuşamıyor, hala kimliklerini ifade etmekten korkuyorlar” sözlerini bugün birçok görünür Ermeni söyleyemiyor.

Cem Karaca da zamanında söyleyemediklerimizi söyledi, milliyetçi bir şarkıcı olan Harut ile görüştü belki ve şarkılarını paylaştı ve kendi bu ülkede söyleyemediği tüm sözleri ona söyletti...

Kim bilir...

Buyrun bir de tadımlık şarkı size Ermenicesi Tariner Antsan Türkçe sözleri ile birlikte Cem Karaca'dan
http://www.youtube.com/watch?v=niLit6XAm-w&feature=related

Dağ basında rastladım
Ak sakallı birisine
Bin yıllık bir halıya bin yıldan beri
Bağdaş kurmuş bir çınar gibi

Sordum ona aşk ne ustam
Hayatın sırrı ne
Tepeden tırnağa aşığım ben

Koskoca bir hayat var önümde

Sevda, kuşun kanadında
Ürkütürsen tutamazsın
ökse ile sapanla
Vurursun da saramazsın

Hayat sırrının suyunu
Çeşmelerden bulamazsın
Ansızın bir deli çaydan
İçerisinde kanamazsın