Son hafta içerisinde yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 692 milyon dolar artarken, portföy yatırımları ise Aralık ayında 1,84 milyar dolar çıkış kaydetti. Türkiye’nin cari dengesi 2018 yılında 27,6 milyar dolar açık verdi. Sanayi üretiminin Aralık ayındaki düşüşü -%7,5 olarak beklenirken, -%9,8 şeklinde gerçekleşti. Sırf Aralık ayında cari açığımız 1,44 milyar dolar oldu. Yani dükkân tamtakır. İktidar heyecan içinde 1 Nisan’ı bekliyor. Ondan sonrası şenlik, şaka gibi zamlar birbirini kovalayacak. (İlaçlara %26,4 oranında bir öncü zam geldi bile.) Kemer sıkma tedbirlerine itiraz edenlere ise, gümbür gümbür gür bir ses tonu ile mermi fiyatları, şehit sayıları hatırlatılacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin komprador burjuvaziyi besleyerek ve kamu kaynaklarını babasının malı gibi harcayarak yarattığı ‘Golem’, daha ne ocaklar söndürecek, daha nice canlar yakacak...

Türkiye’de işsiz sayısı artmaya devam ediyor. Kasım döneminde işsizlik %12,3 olarak gerçekleşti. İnşaat sektörü toplamda 350 bin kişilik istihdam kaybı yaşadı. Son açıklanan verilere göre ise aylık bazda en büyük kayıp hizmetler sektöründe. Genç işsizlik oranımız tam %23,6. Gelişmekte olan ülkeler ile bile arayı bir hayli açtık. 1 ay içinde toplam 230 bin işgücü kaybetmişiz. Toplam işsiz sayımız (tabii ki resmi verilere göre) 3 milyon 981 bin kişi. Bunların dışında 2,1 milyon insanı da işsiz saymıyoruz, işsizlik başvurusunda bulunmadıkları için. Toplarsak rakam 6 milyonu aşıyor, yani %18,9 oranında ‘geniş işsizlik’ adı verilen işsizlik rakamıyla karşılaşıyoruz. İstihdamda tek artış gösteren sektör ise turizm sektörü.

TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarına artık neredeyse kimse inanmıyor. Yerli ve yabancı kurumlar mecburen kendi araştırmalarını yapmak durumunda kalıyorlar. TÜİK’in enflasyon sepetinde matkap ucu, at nalı ve dinamit gibi ürünler mevcut. Seyfettin Gürsel’in başında olduğu Betam’ın tahminlerine göre, yıllık bazda küçülme %4’ü aşacak.

2008 yılında Türkiye’de kişi başı milli gelir 10.000 dolardı ve Ak Parti 2002’den 2008’e milli geliri 3.000 dolardan 10.000 dolara çıkarmakla övünüyor ve oy topluyordu. Sene 2019 ve (hükümetin veri ve tahminlerine göre) şu an kişi başı milli gelirimiz 9.500 dolar. 1,5 milyara yaklaşan nüfusu bulunan Çin’de ise ve Çin’de bile kişi başı milli gelir 14.000 dolara ulaşmış durumda. Ayrıca, Çin de yıllık enflasyon %1,7. Başarı görecelidir ve başarı değişkendir... Hazır başarı demişken; Ak Parti iktidarları döneminde kamu ihalelerine toplam 20.000 şirket katılmış, sadece 3 şirkete 130 milyar dolarlık iş verilmiş. 10 şirket ihalelerin %90’ından fazlasını almış. Elbette bu şirketlerin muhtemel zararları da kamuya, devlete, hazineye, yani doğrudan bize yüklendi, yükleniyor ve yüklenecek...

Ülkemizde halen görev yapan 50.000 muhtarın sadece 674’ü kadın. CHP’nin 853 ilçe içinde 42 kadın belediye başkanı adayı var ve yurt çapında yalnızca 3 ilde kadın belediye başkanı aday gösterebilmiş. Dolayısıyla, iktidardaki ideolojiden bağımsız olarak, kafamız aynı ve geride kalıyor. Cumhuriyet Gazetesinin 30 Ağustos 1982 tarihli sayısının manşetinde şu ifadeleri görmüştük; “Kenan Evren: Dış güçlerle işbirliği yapanlar, Anayasaya ‘hayır’ kampanyası açtı!”. Evet, bu dış güçler mavrasını Ak Parti icat etmedi, milleti uyutmak ve yönlendirmek için süregelen ve her devir uygulanan bir araçtı.

Süper ve mega projeler beklerken, tanzim satış kuyruklarına razı olduk; Orta Doğu’nun abisi ve İslam dünyasının hamisi olacakken, ABD’nin şerifi Trump’ın Suriye’den birkaç bin asker çekmesine sevindirik olacak hale geldik. Biz Suriye’den gelenlere, savaştan kaçıp bize sığınan ve yerleşenlere 35 milyar dolar harcarken, bugün Avrupa’ya (siyasi ve ekonomik nedenlerle) sığınma/iltica başvurularında, Türkiye İran’dan hemen sonra geliyor ve başvuru sayısı son sene içinde iki katına çıkmış durumda.

Ah, Kafka’nın dediği gibi; “Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok!”