Türkiye hukuk sisteminde delilden zanlıya doğru ilerleme devri tekrar askıya alınarak, zanlıdan delile gitme dönemi tekrar başladı. Dün sokağa çıkma yasağının başladığı Roboski'de ve Gülyazi köyünde evimize gelip, arama yapmanın başkaca açıklaması yok.
Önceden bir şikayet mi vardı. Ya da yaptığımız, yazdığımiz bir yazı mı ihbar sayıldı. Elbette dün evimizin basılmasınin nedeni bunlardan hiç biri değil. İnsan hakları savunucusu ve gazeteciler olarak Sevgili Meral Geylani ile birlikte yıllardır Roboski'de yaşıyoruz. Bu durumdan elbette rahatsız olan kesimler de var . Şimdi bu güçler bir taraftan böyle düşünüp yani hasmane duygular hissedip hareket edebilirler. Onlara fazlaca bir şey söyleyecek durumumuz yok.
Umuyoruz ki aynı durum yargının içerisinde yer alan bazı kesimler içinde böyle değildir. Elbette tüm yargıyı bunun içerisine dahil etmiyoruz ki aynı yargı sistemi hiç bir somut iddaa olmadığı gerekçesi ile bizi serbest bıraktı.Fakat insan ve doğa merkezli verdiğimiz hak ve adalet mücadelesini başka yerlere çekmeye çalışarak yaptığımız mücadele bilinçli marjinize edilmeye çalışılıyor.
Nasıl ki PKK ile mücadele adı altında sağın solun yakılıp , sivil insanların ölümüne neden olup, kentler yok edilmişse, Roboski katliamı sonrası, Roboski katliamına ve diğer katliamlara dikkat çeken ve tekrar barış sürecine çağrı yapan 'Roboski'den Ankara'ya barış yürüyüşü ' sonrası insan ve doğa merkezli hak ve adalet mücadelesi için yerleştiğimiz Gülyazı köyünde verdigimiz mücadele de aynı kesimlerce yine PKK ile mücadele adı altında geldiğimizden beri marjinize edilmeye çalışılıyor.
Şimdi elbette mücadeleye kaldığımız yerden devam edeceğiz. Devletin PKK ile mücadele adı altında şehirleri yakıp yıkmak, sivil insanları öldürmek ya da ölümüne sebeb olmak Kürt halkının temel sorunlarını nasıl çözmüyorsa hatta dahada içinden cıkılmayacak duruma sokuyorsa, bizim verdiğimiz mücadeleyi çeşitli yol ve mekanizmaları kullanarak marjinize etmeye çalisma ,ya da bizi hapishaneye atma çabalarınız, Roboski'de 28 12.2011 tarihinde gerçekleşen ve 34 sivilin katledilmesini ortadan kaldırmayacağı gibi, burada yaşanan katliamı ve travmayı daha da derinleştirirken, Roboski katliamından sonra yaşanan devlete olan güven bunalımını ise daha da arttırmaktan başka bir işe yaramayacaktır.
Bu saldırı ve baskılar bizim buradaki varlığımızın ne kadar doğru oldugunu da göstemiştir. Burada hak ve adalet mücadelesi veren bizler ile uğraşmak yerine, burada sorunların daha derinleşmesi istenmiyorsa devletin bir an önce Roboski katliamı ile yüzleşmesi gerekmektedir. Geçmiş yaşadığımız deneyimler bize şunu gösterdi ki zabıtayi yöntemler ile Kürt halk meselesi cözülememistir , çözülmeyecektir. Roboski'de hak ve adalet mücadelesi yürüten aktivistler olarak tarafları onurlu bir barış için, üçüncü bir devletin hakemliğinde savaşa son vererek masaya davet ediyoruz.