N’olur, artık babandan, babanın babasından, babanın babasının babasından ve onun babasından ve adını dahi bilmediğin o atalarından artık bir parça farklı düşünmeyi dene. N’olur?

Ne olacağını bilmiyorum işte. O yüzden sana soruyorum. N’olur acaba? Eğer atalarının kemiklerinin sızlatacağından korkuyorsan, emin ol ki ölüler cansızdır ve hiçbir yerleri sızlamaz. Hortlayacaklarını düşünüyorsan, o sadece filmlerde olur. Hortlayan hiçbir kimse yok. Hortlayacağını düşündüğün o ölü, sağken ne yapabildi ki ölüyken bir şeyler yapabilsin. Bir ölüden korkacak kadar ödlek olman, seni on kuşak öncesinden eskimiş fikirlere bağlıyor farkında değil misin?

Din mi? inan ki eğer dini doğru anlayabilirsen onun da dinamik olduğunu, onun da çağa uyum sağladığını göreceksin. Uyumsuz olanın sadece sen olduğun aşikâr iken bu durgunluk, bu kabuğa sıkışmışlık neyin nesi…

Dil desen pabuç kadar. Ama sap yiyip saman öğütür vaziyette. Çağın gerek gördüğü her bir duruma muhalif olmak, akıl hocalarının bir taktiği. İyi ezberlemişsin. Binlerce yıldır çözümü bilinen problemlerin çözümsüz olduğunu zannedip saçma sapan çözümler üretip, kendini dahi sananlar topluluğunun bir üyesi olmak şahlandırmış seni.

Bir gün o akıl hocalarından farklı bir cümle kur da, senin insan olduğunu anlayayım. Ama bu halinle… Yanlış hatırlamıyorsam, eski krallık dönemlerinin birinde, kralın biri ne derse yaveri de aynısını tekrarlarmış, ya da onaylarmış kralın söylediklerini. Kral bir gün dayanmayıp yaverine: “Bir defa da farklı bir şey söyle ki burada iki kişi olduğumuzu anlayayım” demiş. Anlayacağın, kişi olmak et, kan ve kemik taşımakla olmuyor. Onlar eşekte de var, farede de, sende de. İnsan olmak kolay değil. Baştaki ne geveliyorsa aynısını gevelemek papağanların meziyetidir. Televizyonlardan duyduklarını akıl süzgecinden geçirmeden tekrarlaman seni insan yapmaz.

Papağan bir hayvandır.

İnsanlar doğruya doğru, yanlışa yanlış ve eğriye de eğri der.

Vaktiyle saygınlık kazanmış adamın biri, rahatsızlık geçirir ve gazını tutamaz olur. Çağırıldığı yere gitmezse saygınlığına gölge düşecek. Ayrıca halk da oldukça ısrarcı… Adam çözüm olarak, yanında sürekli bir çocuk taşımaya başlamış. Oturduğu cemaatlerde gaz kaçırdığı her defasında çocuğu işaret edermiş. Gel zaman git zaman, cemaat çocuğun getirilmesine engel olmuş. Ancak bu saygın adam da artık hiçbir toplantıya veya sohbete gitmez olmuş. Cemaat, yine de gazı kaçıranın çocuk olduğunda ısrarcı. Çünkü lider öyle işaret buyurmuştu. Aksini söyleyenlerin, cehalet çoğunluğunu elinde bulunduran cemaat tarafından hırsız ilan edilmesiyle günümüze gelindi.

İnsanlara insanüstü özellikler yükleyip ve buna inanmak putlaştırmaktan başka bir şey değil. Putun kalkıp’ ben put değilim’ dediği hiç duyulmadı. Senin putunu yıkman gerek. Yıkmadığın, yıkamadığın put senin tanrındır. Ötesi yok. Yoksa da… Bunları okusan da anlayacağın yok ki.