Hint Okyanusunun doğusunda bir yük gemisi. Boydan boya dikenli tellerle ve Somalice yazılmış elektrikli tel uyarı levhalarıyla çevrili bir halde, Sri Lanka açıklarını geçip burnunu okyanusa uzatmış, Hindistan kıyıları boyunca kuzeye doğru ilerliyor. Varış limanının Oman'ın Salalah şehri olduğu düşünüldüğünde gidebileceği en kısa mesafeden (direkt batıya ilerleyerek Hint okyanusunu baştan sona kat etmek) çok daha fazla yol yaparak seyrini tamamlayacak. Milyonlarca dolarlık yükler taşıyan bu yük gemisi, son yıllarda dünya deniz ticaretine musallat olan ve her geçen yıl etki alanlarını genişleten Somalili korsanların saldırılarına karşı izleyebileceği en güvenli yolu izliyor.

 

Açık denizden uzak duruyor. Önce Hindistan kıyılarına sığınıyor. Sonra Pakistan kıyılarına. Sonra İran kıyılarına. Ve benzeri.

 

Gemicilerin, korsan saldırısı durumunda sığınmak için, adına 'citadel' (ing. Kale) denilen minik sığınakları var. Gün aşırı talimlerle korsan saldırısı durumunda yapılması gerekenler canlandırılıyor. Geminin, sudan yüksekliği nispeten alçak olan, yani olası bir korsan saldırısında en savunmasız kalacak yerlerine yangın hortumları döşenmiş, istenildiği anda tazyikli su sağlamak ve saldırıya karşı koymak hedeflenmiş durumda. Korsan saldırılarına karşı Aden Körfezi'nde konuşlanmış askeri gemilerin irtibat numaraları, iletişim cihazlarının etrafına dev harflerle yazılarak asılmış. Birkaç on milyon dolarlık bir yük gemisinin üzerindeki deniz emekçileri, gemilerini yeryüzünün en yoksul ülkesinin insanlarına, Somalili korsanlara karşı savunmak için hazır durumdalar.

 

Güvenlik, işte böyle bir yanılsama üzerine tesis ediliyor. Yerkürenin en zengin 245 insanının yerkürenin en yoksul 4 milyar insanından fazla gelire sahip olabildiği bir ekonomik işle(me)yişte, pastadan pay kapamayanların sadece susup oturmaları bekleniyor. Dikelme cüreti gösterdikleri zamansa bunun adına yağma deniyor. Bunun adına korsanlık deniyor. Bunun adına terör deniyor. Sıfatlardan sıfat beğeniyoruz. Seçiyoruz, beğeniyoruz, almış gibi yapıyoruz.

 

Sözde insan hayatını korumak için alınan bunca önlem, dönüp dolaşıp bir ticaret gemisinde çalışan emekçilerle sırf insan olduğu için sahip olması gereken asgari haklara hiçbir zaman sahip olamamış ve bu hakları yasa dışı yollarla almak zorunda bırakılmış korsanların silah silaha karşı karşıya geldiği bir garabete çıkıyor. Bu esnada ortalıkta sermaye sahipleri hiç yok. Ortalıkta armatörler hiç gözükmüyor. Onlar sadece bir köşede durmuş, gemicilerin can güvenliği için (yersek) onlarca önlem almakla meşgul oluyor. Bu kadar tantana, kaçırdıkları gemilerdeki personele hiçbir zaman zarar vermeyen, sadece armatörden gemisi karşılığında fidye isteyen korsanlara karşı gemi adamlarının can güvenliğini sağlamak için koparılıyor. Bu kadar askeri gemi, EUNAVFOR SOMALIA (Birleşmiş Milletler Askeri Gücü - Somali) korsan saldırılarına karşı bu insanların can güvenliği için teyakkuz halinde.

 

Yersek, birkaç onmilyon dolar eden ve birkaç milyon dolarlık yükler taşıyan bir ticaret gemisinin emekçileri, egemenler için bu denli değerli işte...

 

Yaşamak için kesintisiz ticarete ve kesintisiz tüketime ihtiyaç duyan kapitalizmin masallar dünyasında, güvenlik işte böyle çelişkilerin üzerine ve “zorla” tesis ediliyor. İki karşıt tarafına yoksulların, mülksüzlerin, Subcomandante Marcos'un deyişiyle “adı ve yüzü olmayanlar”ın yerleştirildiği savaşlar, mülke verilecek zararı minimize etmek dışında kılını kıpırdatmayan çokuluslu yapılar tarafından dikkatle izleniyor. 245=4000000000 gibi tuhaf bir eşitlik, can ve kan pahasına, yani kapitalizmin dünyasına göre yok pahasına savunuluyor. Karada da, denizde de, havada da sistem böyle işliyor.

 

Yazıyı bitirirken, denizden karaya paralel bir geçiş yapalım: Londra’da ayaklanan şu servet düşmanı alçak yağmacıları hatırlarsınız; mahallelerini bu şehir eşkıyalarına karşı savunan “Kahraman Türkler”in maceraları medyada bu kadar yer işgal etmişken hatırlamamanıza imkan yok elbette. Ancak belki Londra'da kıyamet koparken, BBC'nin canlı yayın kamerasına dönüp bağıran siyahi bir kadın yağmacının, eşkıyanın, teröristin (seç, beğen, al) sözleri dikkatten kaçmış olabilir: “Ödediğimiz vergileri geri alıyoruz”.

 

Bertolt Brecht'e selam olsun, “Banka soymak banka kurup işletmekten daha ahlakidir,” elbette...

 

*Dikkat, yüksek voltajlı elektrikli tel (Somalice)