Kerkük’te bir sonbahar günüydü. Kış yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamıştı. Ağaçların dallarında bir tek yaprak yoktu. Kuru ayazın arada bir fırtınayla birleşmesi Kerkük’ün çevresini adeta çöle çevirmişti. 15 yaşında ki bir Kürt genci yüksek tepelerdeki karları seyre dalarak çöl yolculuğuna başlamıştı. İlk defa ailesini, arkadaşlarını, doğup büyüdüğü şehri terk etmek zorunda bırakılıyordu. Koca şehir onu barındıramıyor, sürgüne gönderiyordu. Daha yeni Öğrenci Birliği Başkanlığı’na seçilmişti, yeni sınıfında yeni öğretmeni ve arkadaşları vardı. Ama şimdi şehrinden 3-4 saat uzaklıktaki bir çöldeydi, polisten uzak olduğuna da emindi. Yeraltında yaşam Süleymaniye kenti ile Musul arasında gidip geliyordu. Süleymaniye de yakınları ve Kürtler vardı... Ancak o Musul’u da istiyordu. Musul da komünistlerin olduğunu daha modern bir kent olduğunu duymuştu. Sonunda cebindeki 50 dinarıyla Musul’a gitmeye karar verdi. Amcasının verdiği cep harçlığını cebin en derin yerine saklamıştı. Bindiği aracın koltuğunda gideceği kenti hayal ediyordu. Yeni yaşam planları kurmuştu. Süleymaniye Kürt, Musul ise bir Arap kentiydi. Adeta bir üçgendi ve Kerkük’te diğer ucundaydı bu üçgenin.

1946 yılının bu fırtınalı günlerinde (İkinci Dünya Savaşı bir yıl önce bitmişti), Kuzey Irak’ta Molla Mustafa Barzani başkanlığında Kürdistan Demokratik Parti’sinin kuruluşu ilan ediliyordu. Parti, Bağımsız Kürdistan hedefiyle kurulmuştu. Birinci Dünya Savaşı sonunda dört farklı ülkeye dağıtılan Kürtler İkinci Dünya Savaşı’nın ardından bir kez daha tarih sahnesine çıkıyorlardı.

1947 yılı da bir önceki yılı aratmadı. Irak Komünist Partisi Genel Sekreteri Fahad (Yusuf Salman Yusuf) Bağdat’ta yakalanmış ve işkence görmüştü. Fahad onca işkenceye rağmen hiç bir suçlamayı kabul etmedi. Fahad yargılamasında mahkeme heyetine karşı siyasi savunma yaptı. Her duruşma da yaptığı bu savunmalar yazılı basında ve radyolarda genişçe yer aldı. Konuşmaları gazete ve dergilerin manşetinden haftalarca düşmeyen Fahad’ın siyasi savunması Irak’ta halk üzerinde geniş yankı uyandırdı. Kamuoyunda sosyalizme ve Irak Komünist Partisi’ne sempati giderek yayılmaktaydı. Grevdeki işçi katliamına tanıklık yapan Kamal, Fahad’ın siyasi savunmalarını da sürekli okuyor, arkadaşlarıyla tartışıyordu. Fahad’ın düşünceleri, savunması ve gelecek için öne sürdüğü sosyalizm projesi 15 yaşında ki Kerkük’lü Kürt gencini sadece etkilemekle kalmayarak parti saflarına girmesini de sağladı. Henüz ortaokul üçüncü sınıf öğrencisi olan bu genç, partinin faaliyetlerine yavaş yavaş katılmaya başlamıştı. Irak halkı ve gençliği de Irak Komünist Partisi’nde örgütlenmeye ve etkinliklerine rağbet göstermeye başlıyordu.

1947 yılı Irak komünistleri için başarılı bir yıl olmuştu. Partiye yaklaşık 1 milyon kişi üye olmuştu.

Kerkük’te yaşayan bazı genç komünistler ortaokulun en başarılı öğrencisi olan bu Kürt gencini mutlaka parti saflarına girmesi gerektiğini düşünüyorlardı. Onu önce Irak Ulusal Kurtuluş Partisi saflarına alarak, siyasi eğitim verdiler ardından pratik faaliyetlere yönelttiler. O, bildiri ve dergi dağıtıyor, partinin gençlik içerisindeki diğer aktivitelerine katılıyordu. Bir süre sonra partinin yayın dağıtım kuryesi olan o genç, partinin gizli yayın organı ‘El Kaide’nin Erbil, Süleymaniye ve Musul gibi kentlere ulaştırılmasından da sorumluydu. Amcasına yardımcı olmak bahanesiyle bindiği kamyonla bu şehirlere gittiğinde dergiyi partinin belirlediği adreslere teslim ediyordu.

Partinin yayın organın isminde 50 yıl sonra bir islamcı dinci bir şeriatçı örgütün kurulacağını bilemezdim.

Bu arada, Fahad da yargılandığı mahkemede idama mahkum edilmişti. Karar her yerde protesto edilmeye başlamıştı.

Halkın büyük tepkisi karşısında Irak Yüksek Mahkemesi idam kararını bozarak, cezayı ömür boyu hapse çevirmişti. Tüm bu eylemlerde yer alan gençler siyasal mücadelede birikim kazanmış, deneyimler edinmişti. Artık o emperyalizme ve işgal güçlerine karşı sosyalizm saflarında genç birer militanlardı.

Irak’taki değişim sömürgeci İngiltere’nin isteği doğrultusunda sürmekteydi. İngiltere’nin sömürgeci politikalarına boyun eğenler iktidarda kalabiliyorlar, alternatifleri ise çeşitli oyunlarla alaşağı ediliyorlardı. 1948 yılındaki Irak hükümetinin başbakanı Saleh Cabber de İngiltere’nin çıkarları doğrultusunda ülkeyi yönetiyordu. Cabber resmi ziyarette bulunduğu, gittiği İngiltere’de yeni bir anlaşma imzaladı. İngiltere’nin Bournmouth kentinde imzalanan bu anlaşmayla Irak tamamen İngiltere’nin sömürgesi oluyordu. Söz konusu anlaşma gereğince İngiltere Irak’ın iç işlerine karışabilecek ve kararlar alabilecekti.

Bournmouth Anlaşması açıklandıktan sonra Irak halkı yine sokaklara dökülmüştü. İngiltere ve Irak hükümetleri protesto ediliyor, anlaşmanın halk tarafından tanınmadığı dile getiriliyordu. Kürt komünistler, arap sosyalistler ve arkadaşları Kerkük’teki okullarda ses getiren boykotlar ve işgaller gerçekleştirmişler, okulların uzun süre kapalı kalmasını sağlamışlardı. Anlaşmaya karşı ayaklanan halkın üzerine ateş açan Irak polisi ülke çapında 30 kişiyi katletmişti. Ama, halk hareketine daha fazla direnemeyen Irak Kralı, başbakanı görevden almak zorunda kalacaktı.

Irak Komünist Partisi Genel Sekreteri Fahad’ın cezaevine girmesinden sonra partinin başına geçen kişi de Ekim sonlarında bir operasyonla yakalandığında Politbüro’nun diğer bir üyesi de teslim olmuş, polisle işbirliği yapmıştı. Diğer üyeler de farklı düşünmeye başlamışlar bu da partinin giderek dağılmasına yol açmıştı. Polisin eline geçen yeni genel sekreter işkencede çözülünce, partinin gizli bilgileri, üyelerinin kimlikleri ve örgütlenme ağı polisini eline geçmişti. Ülke çapında partiye karşı operasyonlar başlatılmış Irak Komünist Partisi için geri sayım başlamıştı.

Kerkük 1925 yılında ilk petrol çıkartıp uluslararası pazara süren bir kenttir. Irak tarihinde ilk işçi grevine ev sahipliği eder, ilk uluslararası askeri gücün yerleşmesine kucak açan bir kenttir. 1918-1930 yılları arasında İngiliz ordusu denetiminde tam 6 ülkeden uluslararası bir askeri güç Kerkük te işgal ve petrol kuyularını bekler.

Kerkük 400 küsur yıl Osmanlı egemenliğinde kaldı. İslam dinin yayılmasında ve yaygınlaştırılması için bir üs olarak da kullanıldı. Kürt beyi Selahaddin-i Eyyübi’nin Kerkük ve diğer kentlerde islamın yerleşmesi için başlattığı savaşlar ve Haçlı savaşlarda ki kavgası biliniyor.

Yavuz Sultan Selim’in osmanlı tahtında olduğu 1500 lü yıllarda Kerkük’e Türkmen sürgün etmesi çok erken unutuldu hafızalarda. Kıbrıs adasında ki Türkmenler nasıl ve nereden Rum adası olan adaya nasıl ve ne zaman gönderdiyse, Kerkük’e yerleştirilen Türkmen nüfusun da tarihi 500 küsür yılı geçmiyor. Urfa çevresinde yaklaşık 12 Türkmen Alevi köyünün bir zamanlar Kerkük’te yaşadıkları ve bundan birkaç yüz yıl önce Kerkük’ten Urfa çevresine yerleştikleri bilinmektedir. Bu Türkmen Alevilerin aynı Kıbrıslı Türklerin bir kısmı gibi 1530’lu yıllarda Yavuz Sultan Selim’in Kızılbaş katliamından kaçarak yada sürgün edilerek Kerkük’e yerleştiklerinin aksisini ispatlayabilir misiniz? Kanlı ve karanlık tarihin sayfalarında kaybedilen bir gerçek hayatın Kerkük Türkmen bilmecesi de resmi ideolojinin resmi tarihine dönüştürülerek önümüze sürülmüştü.

Eski Asur başkenti Arrapha bölgesinde yer alan Kerkük, 5000 yıllık harabeleri üzerinde, Khasa nehri yanında yer alır. Arrapha, MÖ 10 ve 11. yüzyıllarda Asurlular döneminde çok büyük bir öneme kavuşmuştur. Stratejik ve coğrafik önemi nedeniyle şehir, 3 imparatorluk için adeta bir savaş meydanıydı; Asur imparatorluğu, Babil ve Med imparatorlukları, ki hepsi şehri belirli zamanlarda yönetmiştirler.

Kerkük çok geniş bir şekilde yayılmış ve karışmış bir nüfusa sahiptir, özellikle 20. yy'da daha dramatik değişimler deneyimlemiştir. Kürtler, Türkmenler ve Araplar bu bölgeye dair sahiplik iddialarında bulunmakta, ve iddialarını destekleyecek tarihi bilgi ve verilere sahip olmaktadırlar. 2600 yıl önce Med’lerin yaşadığı bir kent, yani Mezopotamya’nın en önemli yerleşim birimlerinden biriydi Kerkük.

Bereketli Hilal, Mezopotamya veya daha da eskiye yani 6 bin yıl geriye giderek Sümerleri görürüz Kerkük’te..

283,752 kilometre kare içerisinde ki Fırat ve Dicle havzasında bulunan Kerkük kimin kentidir?

Bu kentin sahiplerini bulmak için tarihini bilmek gerekmez mi?

Tarihi olarak, şehir her zaman Kürtler ve Türkmenler tarafından kültürel bir başkent olarak atfedildi. 2010'da Irak Kültür Bakanlığı tarafından Irak kültürünün başkenti olarak isimlendirildi.

Şehirde günümüzde etnik kökeni Kürt, Türkmen, Arap, keldani, yahudi ve belirli ölçüde Süryani olan insanlar yaşamaktadır.

 1957 Yılı Kerkük İli'nde Nüfus Sayımı

Ana Dili

Kent Merkezi

Kerkük İli

Toplam Nüfus

Nüfus Oranı

Kürtçe

40, 047

147, 546

187, 593

48. 2%

Türkmence

45, 306

38, 065

83, 371

21. 4 %

Arapça

27, 127

82, 493

109, 620

28. 2 %

Süryanice

1, 509

96

1, 605

0. 4%

İbranice

101

22

123

0. 03

Diğer

6, 330

215

6, 545

1. 77%

Toplam

120, 420

268, 437

388, 857

 

100%

 

 

 Kerkük’ün il nüfusu

Nüfus 2009 - 2013

Toplam                850, 787 - 997, 630

 

 

. İlk Kürdistanın sömürgeleştirilmesi 1639 de KASRİ-ŞİRİN antlaşmasıyla İRAN ile Osmanlı/Türkler tarafından, ikinci büyük paylaşım bölünmesi 1924 te LOZAN antlaşmasıyla İran, İrak;Suriye ve Türkiye tarafından Dörde bölünür. Osmanlı son dönemine kadar (Koçgiri) halk hareketi dahil 16- Kürt ayaklanma/Direnişi olduğunu ve bu direnişleri GÜNEY KÜRDİSTAN dahil tüm Kürt coğrafyasını etkilediğini belirtelim. Birinci Paylaşım savaşında Ortadoğu'da özellikle İngiliz ve Fransızlar tarafından yapay devletler oluşturulmuşlar.

Bunlardan biride Irak'tır. Son 200 yılda Irak, Suriye ve Libya Arap milliyetçiliğin ülkeleri olarak bilinir.

Türkiye Cumhuriyeti döneminde ise 29- Kürt Ayaklanması olduğunu bizzat devlet yetkiler tarafından ifade edilir. Irak İngilizler tarafından Bağdat, Basra ve Musul diye üç bölgeye ayrılır. Kürtler bu dönemde ŞEX MAHMUD BERZENCİ (Hafî) önderliğinde İngilizlere karşı çetin ve zorlu bir direniş gösterir. Ancak Osmanlı ordusu hiç diremeden çekilir.. 1918 de İngiliz Ordusu Musul ve Kerkük'e girer. O günden beri Musul sorunu, Lozan anlaşmasında çözümsüz kalmış diye TC Musul Kerkük üzerinde hak iddia eder.. Kerkük'ün, petrol yatakları bakımından oldukça zengin bir şehir oluşu başta İngilizler sonrada TC’nin gözü hep Kerkük'te olmuştur. Uluslar arası kaynaklar, Musul'un nüfusunun sekizde beşinin Kürt olduğunu belirtiyorlar. 1922 ve 1924 yıllarında Irak'ta yapılan nüfus sayımları ise Musul vilayetinde, 494007 Kürde karşılık 166941 Arap bulunduğunu göstermektedir. Güney Kürdistan yüzölçümü 86, 000( km2) olduğu tahmin edilir.

Lozan Antlaşması´nın Musul´la ilgili maddesinde, Kerkük ve Musul Vilayetin etnik durumunu da ele alan rapor bu konuda şunları yazıyordu: "Musul bölgesi ırki açıdan araştırılacak olursa, komisyonun görüşüne göre bağımsız bir Kürt devletinin kurulması gerekir. Çünkü Kürtler, nüfusun 8´de 5´ini oluşturuyor diye belirtiyor..

Türkiye, Irak ve İngiltere Musul nüfusunun ulusal ve dinsel bileşimine ilişkin ayrı, ayrı istatistikler vermişlerdi. Her biri istatistiklerin bileşim oranını kendi istemleri doğrultusunda şişirmelerine rağmen, her üç devletin verdiği istatistiklerde, Kürtlerin nüfusu, diğer milletlerden gözle görülür oranda fazlaydı.

Kürt : 494. 007

Arap : 166. 941

Türk : 38. 652

Yahudi : 61. 336

Yezidi : 26. 257

Hıristiyan : 13. 977

Toplam : 801. 170

Vladimir. F. Minorsky' göre; 1922-1924’te Musul Vilayeti nüfusu Türklere göre ve Iraklılara göre

Kürtler- 263, 888                              494, 007

Araplar- 43, 210                               166, 941

Türkmenler- 146, 900                    38;622

Hıristiyanlar- 31, 000                      61, 336

Yezidiler- 18, 000                             26, 256

Toplam - 673, 000                            799, 090

(Not- Burada Yezidi Kürtleri ayrı saymışlardır. Buna göre nüfusun % 67, Kürt %23 Arap %5 Türkmen %4 diğerleridir. )

Bu sayıma göre; KERKÜK nüfusu= Kürtler 48, 500 Araplar 35, 670 Türkler 28, 500

Nuri Talabani'ye göre; 1968 Temmuz darbesiyle, Kerkük ismini Uluslaşma anlamında EL-TAMİM olarak değiştirilir. 1968-1989 arası Kerkük'te Kürt köyü yıkılıp Arap bölgelerine göç ettirilmiştir 37, 780 aile kamplara gönderildi. Bu köylerde494 okul, 598 cami 40 sağlık ocağı yok edildi. 1991 de dönemin savunma bakanı (Saddam’ın Kuzeni) 40'000 yakın Kürdün tutuklama emri verildi. Arap gizli servisleri Kürt köylerini gezip kendilerini Arap olarak kayıt etmeyenlere tehdit ve işkence edilmiştir. 1991-1999 arasında Süleymaniye’de 92,718 yani Kürdistan'da en az 900,000 Kürt değişik yerlere sürülmüştür.

Bir Türk olan Şemseddin Sami, Musul'un Kürtlerin kenar mahallesi, Kerkük, Erbil ve Süleymaniye'nin Kürdistan'ın merkezi olduğu yazar. Onun için büyük BARZANİ diyor ki ‘' Kerkük Kürdistan'ın kalbidir''

Kerkük kimin kentidir?

İşte bu soruya yanıt aramaya devam edelim...

1990 Arap asıllı davudi Diyor ki''' Devlet Başkanı Kerkük'ü 1990'da ziyaret etti. Bu defa helikopter belediye binası önündeki alana indi. Davudi orada muhasebe bölümünde çalışıyordu. Saddam Kerkük'ü güzelleştirmek için bir kampanya başlattığını açıkladı: Şehrin en eski bölümü olan kale temizlenecekti ve bunun için çoğunluğu Kürt ve Türkmen olan ve eski evlerde oturan sekiz yada dokuz yüz aile oradan taşınacaktı. Kerkük Kalesi'ni boşaltma süreci Iraklılarca Araplaştırma olarak bilinen 40 yıllık bir kampanyanın doruğuydu. 1963'ten başlayarak ve geçen yılki ABD işgaline kadar Bağdat'taki Baas rejimi on binlerce Kürdü Kerkük ve çevresinden sınır dışı etti ve aynı sayıda Arabi güneyden Kerkük'e getirdi. Evlerini kaybeden ailelere dinar dağıtan Davudi ise görevi icabı etnik temizliğin bürokratik hızlandırıcısıydım diyor. '''

Musul ve Kerkük'te ABD ve İngilizlerin denge politikası uygulanıyor. Tam 100 yıldır hakim güçler bu bölgenin bu üç bölgesine hakimler. Kerkük, Musul ve Basra.

Her iki bölgede de Kürtlerin ortak ve somut projeleri söylemden öteye gitmezken, Irak'taki siyasi otoriteler adil ve gerçekçi bir çözümden yana şimdilik tavır geliştirmiyorlar. Şengalli Beyto diyor ki “Musul ve Kerkük'ü kazanan Irak'ı kazanır. Ortadoğu'ya hakim olur” diyerek ABD'nin Musul ve Kerkük'ü ne Kürtlere ne de Araplara vereceğini söylüyor. “En fazla bu iki şehirde Kürt etkinliğinin artmasına izin verebilir”

ABD yönetimi Kerkük ve Musul'u coğrafik federasyonlaşma içerisinde bağımsız eyaletlere dönüştürebilir. Bunu referandumla veya referandumsuz da yapabilir. Musul ve Kerkük'te ipleri elinde bulundurmak için ABD'liler bir denge pozisyonunu oluşturmaya çalışıyor. Çünkü bu iki şehir hem Irak'ın hem de Ortadoğu'nun kalbi konumunda diye ifade ediyor.

2002 den sonra yapılan Irak anayasası Kürtler, Araplar ve Şiiler tarafında ortak kabul edildi. Kerkük te referandum yapılması Irak anayasasına madde olarak eklenir ancak bu referandum yedi yıldır yapılamıyor..

Bu bakımından Güney Kürdistan'ın bu iki önemli şehrinde birçok güç söz sahibi olmak için şimdiden atlan, alta çalışma yürütüyor. İran, Suriye, Türkiye, Almanya, ABD ve Fransa bu yarışta en başta gelen ülkeler arasında yer alıyor. Almanların gizli iştahları hep kabarıktır Irak ve Kerkük için.

Saddam Kerkük'teki Kürt oranın azalması için Kürtlerin çoğunla yaşadıkları ilçeler başka illere bağlanmıştır. Tuzxurmatû Tikrît e, Çemçemal ve Kelar Silê manî ye, Kifrî de Diyala ya bağlanmıştır . Saddam dönemi Kerkük te Kürtleri temizleme dönemi yaşandı.

Kerkük’ün çevresi özellikle doğusu olduğu gibi Kürt yerleşim alanları ve köyleriyle çevrilidir. Kent merkezi son 500 yıldır Kürtlerden uzak tutulmaya hatta Kürtlere yasak edilmeye çalışıldı.

Bakın Kürtler nasıl ve zaman sürüldüler. Kürt Etnik temizleme Süreci;

- 1991, 1992 ve 1993 yılları arasında 13. 367 aile

- 1994'te 112 aile

- 1995'de de 393 aile

- 1996'da 282 aile

- 1997'de 710 aile

- 1998'de 394 aile

- 1999'da 449 aile

- 1. 1. 2000 ve 10. 5. 2000 arasında 123 aile

- 1991 Kürt başkaldırısının başlamasından 10. 05. 2000 tarihine kadar göç ettirilen aile sayısı 15. 831’dir. 1/10 2000 ve 10/5 2000 yılları arasında göç ettirilenler toplam 93,688 kişidir.

Irak Devlet başkanlığı 11. 06. 2000 tarihinde bir bildirge yayınlayarak Tuzkurmatoo, Daqooq, Haweeceh ve Xeniqin'de ikamet eden tüm Kürtlerin ve Türkmenlerin Arap uyruğuna geçmelerini emretmiştir. Bunu yapmadıkları taktirde, onların Kürt bölgesi Süleymaniye'ye sürülecekleri belirtilmiştir. Kerkük Valisi Sabah Nuri Alwan, 13. 06. 2000 tarihinde Kerkük'teki tüm üst düzey yetkilerle bir toplantı yaptı. Bu toplantıda yetkililerden dikkatli bir çalışmayla Kerkük'teki Kürtleri sürüp onların yerine Filistinlilerin yerleştirilmesini istemiştir. Irak rejimi tapu kadastro idaresindeki tüm güvenilir yetkililerden başlangıçta Araplaştırma kampanyası çerçevesinde Kerkük'e getirilmiş ama daha sonra şehirden ayrılmış olan Arap aileleri tarafından terk edilen tüm evlerin listesini çıkarmasını istedi. Rejimin bunu yapmaktaki amacı bu evleri ve arazileri yeniden Arap ailelere dağıtmaktı tabii ki.

Görüldüğü gibi Kürdistan'ın sömürgesi statüsü dünyada benzerine rastlamak mümkün değildir. Kürt direnişlerine karşı son derecede zalimce yok etme ve imhaya dayalı bir sömürge yönetimidir. Kürdistan Kürtlerin iradesi dışında zorla işgal ve ilhak ettiği görülmektedir..

KERKÜK KENTİNİN TARİHÇESİ

Kerkük’te ilk yerleşim izlerine M. Ö. 3000-3500 yıllarının ortalarında rastlanılmaktadır. Sümerler dönemine rastlayan bir tarihsel izi vardır. Bugünkü Kerkük şehrinin Arafa olarak bilinen bölgesinde yapılan kazılarda M. Ö. 2600 yıllarına ait çeşitli silahlar, bakır eşyalar ve toprak kaplar bulunmuştur.

Kerkük’ün en eski yerleşim mekanı Kerkük Kalesinin içidir. Kale, bu eski şehrin adeta çekirdeğini oluşturmuştur. Kalenin yapılışı M. Ö. 3000 yıllarının ortalarına kadar uzanır. Hz. Ömer zamanında İslam ordularının meşhur Kaadisiyye Meydan muharebesinde Sasanileri M. S. 636 yılında yenmesinden sonra, Kerkük bir Müslüman şehri olmaya başlar. Şehir, 750 yılında Abbasi Devletinin kurulması ile İslam devletinin sınırlarına dahil olur.

1055 yılında Tuğrul Bey, komutasında çoğu Oğuz boylarına mensup ordusu ile Irak’a girer. Büveyhi’lerin egemenliğine son vererek hükümdarları Melik Rahim’i tutuklar. Halifeliği Abbasilere bırakır ancak askeri hakimiyet Tuğrul Beyin uhdesinde kalır.

Sultan Mahmut Tapar komutasında Kerkük 63 yıl Büyük Selçukluların hakimiyetinde kalır. 1118 yılında Irak Selçuklularının hakimiyetinde 12 yıl kalır.

1130 yılında Arslantaş oğlu Kıpçak, Kerkük’ün de içinde bulunduğu Şehrizor bölgesinde üstünlük sağlar ve tek egemen güç haline gelir. Uzun yıllar bu bölge Vilayet’ül Kıpçakiyye olarak anılır. Arslantaş, Türkmenler tarafından çok sevildiği için, kısa sürede Kerkük’te varlıklarını güçlendirirler ve sayıları iyiden iyiye artar.

1139 yılında Musul Atabeyi İmadeddin Zengi, Kerkük dahil bütün bölgeyi ele geçirir.

Timur’un Irak seferi sırasında 1393 tarihinda Kerkük Kalesine uğradığı görülmektedir. Timur kalenin sorumluluğunu kendi adamlarından Emir Ali’ye verir. Kale 18 yıl gibi kısa bir süre sonra bu sefer Karakoyunluların eline geçer. Tarihte, Baranlılar olarak da bilinen Karakoyunluların kurucusu Bayarm Hoca’dır; o da bir Oğuz Türkü’dür. Yani Türkmendir.

1470 yılında Kerkük Şehrine Akkoyunlular hakim olurlar. 1508 yılında Akkoyunlu Devleti, Safavi devletinin kurucusu Şah İsmail tarafından kaldırılıncaya kadar Kerkük, Akkoyunluların hakimiyetinde kalmıştır. Daha sonra Safavi devletinin egemenliğine giren Kerkük, Yavuz Sultan Selim komutasında Çaldıran Savaşı galibi Osmanlı Devletinin nüfuz alanına girmiştir.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Bağdat ve daha sonra Kerkük ziyaretinde Bayat boyuna mensup ünlü Kerküklü Türk şairi Fuzuli, Bağdat Kasidesini padişaha sunar. Bu dönemde Kerkük Kalesine yeniçeriler yerleştirilir. İlk iş olarak kale tahrip ettirilerek kaleye ocaklılar, tımarlılar ve zeametler yerleştirilir. Kerkük artık Osmanlı padişahının gözdesi olur.

1549 yılında Kerkük Beylik ve 1578 yılında da Beylerbeyi olur. Bu yıllarda Kerkük, Osmanlı kayıtlarında ‘GÖKYURT ’ olarak geçmeye başlar. Osmanlının bu ismi Kerkük şehrine verme düşüncesi, şehrin o tarihlerde halis bir Türk şehri olduğunun kanıtıdır.

Kerkük 172 yıl Osmanlının idaresinde kalmıştır. Şehirde, günümüze kadar gelen bir çok Osmanlı eserleri bu dönemde yapılmıştır.

KERKÜK’ÜN TARİHİ DOKUSU

İnsanlık ve sınıflar tarihi, islam, hristiyanlık ve toplumlar tarihi Kerkük’süz düşünülemez. Nice badireler atlatan bu kent bugünde bedel ödemeye devam ediyor. Üstünlük sağlamak isteyen mentalite kenti karanlğıa gömüyor her dakika.. Tarihsel gelişimi ızdıraplarla doludur Kerkük’ün..

Kerkük’ün simgesi haline gelen Kerkük Kalesi, en eski tarihi eserleri de surları içerisinde saklamaktadır. Kerkük Kalesi 1997 yılında Saddam yönetimi tarafından yerle bir edilmiştir.

Danyal Peygamber Camii, eskiden Yahudi tapınağı iken camiye çevrilmiştir.

Ulu Camiinin de eskiden Hıristiyan kilisesi olduğu bilinmektedir.

Uryan Camii, 1729 yılında Osmanlı döneminde yapılmış olup kale surları içerisinde bulunmaktadır.

Gök Kümbet, 1361 yılında Celayirliler döneminde yapılmıştır.

Hasan Mekki Camisi, 1701 yılında Vali Firari Hasan Paşa tarafından yapılmıştır.

Fuzuli Mescidi, Türk Şairi Fuzuli’nin babası Molla Süleyman bu mescidin imamlığını yapmıştır.

Halk tarafında Kayseri olarak bilinen Kapalı Çarşı 1800’lü yıllarda Osmanlı tarafından yapılmış ve yaklaşık 300 dükkandan ibarettir.

Mecidiye Sarayı, 1854 tarihinde Vali Ali Paşa tarafından yapılmıştır.

Taşköprü, 1875 yılında Vali Muşir Nafiz Paşa tarafından 16 gözlü olarak yapılmıştır. Kerkük’ün iki yakasının birbirine bağlanması amacıyla yapılan köprü, siyasi nedenlerden dolayı Irak yönetimi tarafından yıkılmıştır.

Bülbülüm kafestedir

Gülmez gönlüm hastadır

Taşköprü yıkılalı

Hala gönlüm yastadır

Bu dörtlükle bu olayın sıcaklığı bugünlere taşınır.

KERKÜK’ÜN KÜLTÜREL DURUMU

Kerkük Kürt, Türkmen veya Arap’tan çok islam ağırlıklı bir miras görüntüsündedir. Bir coğrafyanın kimliğini ve tarihi seyir içerisindeki kültürel zenginliğini ortaya koyan en bariz unsurlardan birisi de o topraklarda yetişen ve yaşayan şair ve ediplerdir.

Irak Türklerinin yetiştirdiği en eski şair, Seyid İmadüddin Nesimi’dir. 1370-1418 yılları arasında yaşayan bu şair, Fazlullah Hurufi’nin yanında yetişmiştir.

Ünü Nesime’den daha geniş coğrafyaya yayılan şair Mehmet Süleyman Fuzuli Kerkük’te doğmuştur. 1556 yılında ölen şairin, Kerkük kalesinde kendi adına bir ev ve camii bulunmaktadır.

Ünü Anadolu’ya ulaşan Kerküklü şairlerden biriside Nevres-i Kadimdir. 1731 yılında Tebrize giderek önce müderris sonra da kadı olmuştur.. 1762 yılında Bursa’da vefat etmiştir.

Bir başka Kerkük doğumlu şairde Mehmet Nevruzi dir. 1795 yılında Kerkük’de vefat etmiştir.

Kerküklü şair Bedri ise 1743 -1821 yılları arasında Kerkük’te yaşamıştır.

1807-1882 yılları arasında yaşayan Kerküklü şair Nur Ali Baba Kerkük’te doğup büyümesine rağmen hayatının önemli bir bölümünü Sivas’da geçirmiş ve orada vefat etmiştir.

Hicri Dede, Kerkük Türkmen edebiyatının dönüm noktasıdır. 1880 yılında Kerkük de doğmuş 20. yüzyılın Kerkük’te yetişmiş en önemli şairidir. Hicri Dede 1952 vefat etmiştir.

Kerkük kültürü sadece şairlerin mevcudiyeti ile ölçülmez. Kerkük Türklerinin bir başka kültür zenginlikleri ise, Hoyratları ve Manileridir. Hoyratlar ve manilerde genellikle hüzün ve sitem hakimdir. Bu duyguların yansıması genel olarak esaretin başlıca nedenidir.

Bütün Türk veya Türkmen tarihi Kerkük te araştıranlar 1500 öncesi hiç bir ize rastlayamazlar. Yazılanlar ve bugüne aktarılan son bir kaç yüz yıllık etnik varlıkları ve kültürel izleridir.

Kerkük’ün tarihi kadar Kürtlerin varlığının var olduğu bir kentten söz edersek Kürtler akla gelir o coğrafyada. Kerkük’teki enerji kaynakları özellikle petrol tam 100 yıldır yeryüzünün her köşesine ulaşmış durumdadır. Henüz yaklaşık 8-9 milyar varil petrol kaynağı kalsa da o kent gezegeni aydınlatan özelliğe sahiptir.

 30 Nisan 2014 seçimlerinde yapılan sayım sonuçlarına göre, Kerkük’te Kürdistan partileri 12 milletvekilliğinden 8’ini kazanmayı başardı.

Irak merkezi hükümetinin başbakanı Maliki ile güney Kürdistan hükümeti başkanı Barzani arasında zaman zaman petrol işletmeciliği, pazarlama ve gelirlerini elde etme konusunda tartışmalar yaşanıyor. Birbirlerine rest çekmeler ve kavganın dışarıya yansımasına tanık oluruz son dokuz yıldır, yani 2005 yılından bu yana. Barzani bizimle fazla uğraşmayın bağımsızlık ilan ederiz, Maliki ise petrolü dışarı satamazsın el koyarız gibi birbirlerine göz dağı niteliğinde ki açıklamalarına basın tanık olmaktadır. Ama birbirlerinden de vazgeçemiyorlar.

Bunun en önemli gelişmesini de Haziran 2014 te Irak’a giren İŞİD isimli El Kaide, El Nusra gibi örgütlerin devamcısı olan Irak Şam İslam Devleti isimli örgüt kuran bir cinayet şebekesinin eylemleri hatırlattı. Örgüt Musul ve Kerkük te ilk işgal eylemlerini bombalı saldırılarla sürdürdü. İŞİD’in eylemeleri ortadoğu da yeni bir canlı gündem yaratarak eski politikaları yerle bir etti. Şimdi herkes onunla meşgulken Kerkük’e saldırdı ancak Kürt peşmerge güçleri kenti 48 saat içerisinde hiç kimseye zarar vermeden ele geçirdiler. Suriye ve Irak sınırlarında kalan güney ve batı Kürdistan’lılar IŞİD’in işine son vermeyi bildiler, diğerleri ise hala uğraşıyor.

Bütün bunlar olurken Kerkük’te referandum yapıp Kürdistan’a bağlanması tekrar gündeme geldi. Güney Kürdistan’ın bağımsızlığı bir nevi Kerkük’ten geçiyordu. Başkan Barzani bunu biliyordu ve BM’yi yardıma çağırdı anayasal hak olan referandum için. Türkmenler ise bizim, sünni araplar ise bizim kentimiz diyorlar Kerkük’e asıl sahipleri olan Kürtler ise referandum yapalım diyorlar..

Kerkük Kürdistan coğrafyasının en önemli yerleşim alanlarındadır yüzyıldır tartışmalı yapılsa da..

Evet, Kerkük halkların kentidir! İnsanlığın, petrolün başkentidir!

Kerkük’e dokunma!

____

Kaynak:

-Koçgiri’siz Cumhuriyet, 2009, Kadim Laçin

- Bir komünistin hayatı, 2014, Kadim Laçin

-Kürdistan’da Enerji Kaynakları, 2014, Kadim Laçin

-Wikipedia ansiklopedisi,

-Petrol ve Kürtler (Oil and Kurds), Arapça, 1997, 180 sayfa, Londra,

- Tarih Sümer’de başlar, Samuel Noah Kramer

-Kürdistan bölge hükümeti kararları, Irak anayasası, 2002-2014