Türkiye 7 Haziran 2015 Pazar günü genel seçimlere gidiyor.

Seçim sonrası tablonun nasıl olacağı başlıktaki “HDP Barajı Aşar Mı?” sorusunun yanıtına bağlı olacak gibi görünüyor.

Eğer HDP bu seçime de bağımsız adaylarla katılıp 30 civarı vekille meclise gelmeyi yeterli görseydi, partilerin oy oranları ve vekil sayıları aşağı yukarı bugünküne yakın bir düzeyde oluşacaktı.

Mevcut statüko da bu haliyle devam edecekti.

Ancak HDP seçimlere parti olarak katılacağını açıklayarak mevcut dengeleri alt üst etti.

Artık HDP barajı aşsa da aşmasa da mevcut statükonun yerinde yeller esecek.

Birçok yönden Yunanistan’daki Syriza’ya benzetilen HDP, belki de Syriza gibi önemli bir çıkış yakalayacak.

HDP BARAJI GEÇERSE

Vekil sayısı en az iki katına çıkacak.

Bu artış büyük oranda daha önce seçimlere bağımsız girdiği için AKP tarafından haksız yere fazladan kazanılan vekilliklerden sağlanacak.

Böylece AKP’nin milletvekili sayısı düşecek.

AKP tek başına anayasa değişikliği yapabilecek, ya da hükümet kuracak sayıya ulaşamayabilecek.

HDP BARAJI GEÇEMEZSE

Kazanabileceği vekilliklerin çoğu AKP’ye geçecek.

AKP tek başına anayasa değişikliği yapabilecek kadar çok vekil sayısına ulaşacak.

Ama hem seçimlerin, hem parlamentonun meşruiyeti tartışılır hale gelecek.

PEKİ AŞABİLİR Mİ?

Kamuoyu araştırmalarında HDP’nin oy oranı yüzde 7 ile 9 arasında gelip gidiyor şimdilik.

HDP’ye oy verebileceğini, oy verebileceği ikinci partinin HDP olduğunu belirten seçmenlerin oranı ise yüzde 14-15 civarında görünüyor.

Ancak seçime daha altı ay var ve bu oldukça uzun bir süre.

HDP, 6 ay önceden seçime parti olarak gireceğini açıklamakla önemli bir hamle yaptı ve şimdiden bu seçimlerde bütün gözlerin üzerine çevrilmesini sağladı.

Bazı seçmenler bundan sonra HDP’nin açıklamalarına daha fazla kulak kabartacak, yüzde 10’u aşması için destek verip vermemeyi düşünecektir.

HEM AKP’DEN HEM CHP’DEN

HDP, AKP’ye oy veren dindar Kürt seçmenlerden, liberallerden de, CHP’ye oy veren Aleviler, sosyalistler ve radikal solculardan da oy çekebiliyor. Ayrıca yeni, genç seçmenlerin de HDP politikalarına sıcak baktığı görülüyor.

Özellikle büyük şehirlerde ve bağımsız adayların olmadığı yerlerde oyları yabana gitmesin diye diğer partilere oy veren bu kesimler barajı geçme ihtimali yüksek ve tüm seçim çevrelerinde aday gösteren bir HDP’ye oy vermeyi daha fazla tercih edecektir.

Aslında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu biraz görüldü ve Selahattin Demirtaş kazanma ihtimalinin hiç olmadığı bir seçimde bile yüzde 9,8 gibi iyi bir oy oranına ulaştı. Demirtaş’a oy verebilecek bazı seçmenler, “çözüm süreci” devam etsin düşüncesiyle Erdoğan’a, bazı seçmenler de Erdoğan’ı frenlemek düşüncesiyle İhsanoğlu’na oy verdiği halde oldu bu.

Genel seçimlerde geçilecek barajın büyük etkileri düşünüldüğünde seçmenlerin bu defa 9,8’in çok üzerinde bir oy oranı ile HDP’ye destek vereceği düşünülebilir.

AVANTAJLARI?

Her seçimde en fazla geçersiz ya da hatalı oy kullanımı bağımsız adaylarda yaşanıyordu. HDP’nin parti olarak seçime girmesi, bağımsız adaylığın getirdiği bu tür zorluklardan kurtulmayı da getirecek.

Önceden çok az bağımsız adayla yarışabilirken bu defa 550 adayla daha etkili bir kampanya yürütebilecek.

Yurtdışı seçmenler bağımsızlara oy veremediğinden, bu alandan hiç destek alamıyordu. Ancak bu seçimde yurt dışı seçmenlerden alacağı oylar seçimin kaderini değiştirebilir belki de. O nedenle HDP’nin yurtdışı seçmenlere yönelik çok sıkı bir çalışma yapması gerekecek.

HDP’nin tıpkı Syriza gibi çeşitli partiler, gruplar ve siyasal çevrelerin yanında çeşitli toplumsal kesimlerle de güçlü bir ittifak kurması önemli. Tüm dezavantajlı kesimlerin, ötekilerin, ezilenlerin, mağdurların temsilcilerinin HDP’de kendine yer bulabilmesi büyük bir etki yaratacaktır.

Ahmet Türk, Sırrı Sakık, Osman Baydemir gibi toplumsal karşılığı yüksek isimlerin yerel seçimlerde mevcut oy oranlarını ne kadar yükseltebildiği görüldü. Cumhurbaşkanlığı seçiminde de Selahattin Demirtaş isminin. İstanbul, İzmir, Ankara gibi nüfusu büyük yerlerden gösterilecek toplumsal desteği yüksek bu tür adayların HDP’nin oy oranının yükselmesinde etkisi büyük olacaktır. Tüm seçim çevrelerinde, orada en fazla oyu alabilecek adayların gösterilmesi başarılırsa HDP’nin işi kolaylaşır.

Bütün bunlara bakınca HDP’nin barajı geçebileceğini düşünüyorum ben.

AKP ÇOK RAHATSIZ

Tabii HDP’nin barajı aşması AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın bütün planlarını bozacağından başta MİT olmak üzere devletin çeşitli güçleri ile AKP medyasının seçime kadar çeşitli provokasyonlar tertiplemesi de muhtemel.

HDP’yi kriminalize etmek, çatışma içinde göstermek, gerilimle özdeşleştirmek yönünde bilindik çabaların bu dönemde artması olası.

HDP’nin bunları etkisiz hale getirecek, bunlardan kaçınacak dikkati ve inisiyatifi göstermesi de çok önemli.

ERDOĞAN’IN ŞANTAJI

Recep Tayyip Erdoğan, yandaşı bir ‘gazeteci’nin “HDP seçime parti olarak girer, barajı aşamazsa siyasi muhatap olma imkânını kaybetmiş olur mu?” şeklindeki ısmarlama sorusuna verdiği yanıtta şöyle diyor: “Parlamentoda olduğu zaman siyasette muhatap olmak başkadır, parlamento dışında olduğu zaman muhatap olmak başkadır. ‘Biz parlamento dışındayız ama istediğimiz zaman yine masada oluruz” diye bir şart da koşamazlar.”

Erdoğan’ın bu sözlerini HDP’ye yönelik “30 bağımsız vekile razı ol, benim planlarımı bozma, yoksa muhataplıktan çıkarırım” şantajı olarak da okuyabiliriz. Belki de bu tür sözler HDP’nin barajı geçeceğinin görüldüğünün bir işareti de sayılabilir.