Eski Hava Kuvvetleri Komutanı Asparuk farkında değilmiş ama kendimden biliyorum!

Donanma’dan çıkan son “Balyoz” belgelerinde, “Asparuk istifa ettirilip yerine Fırtına geçirilecek” deniyormuş ya…

Asparuk zaten bir yıl sonra o görevi o isme devretmiş, Çetin Doğan gibi normal yoldan emekli olmuştu.

Yine belgelere (ve iddialara) göre bazı komutanlar o kadar şanslı olmayabilirmiş: Bazı amiraller için “ölüm listesi” ile çok sayıda subayın tutuklanacağına dair belge varmış.

“Öldürülecek, bertaraf edilecek” gazeteciler listesi de!

İlk Balyoz belgelerinde “bertaraf” listesindeydim…

Yenilerde “ölüm emrim” çıkmadı; ama onca meslektaş var “nihai çözüm” listesinde.

Deyin ki, “olmaz öyle şey”.

Demeyin!

Çünkü oldu. Çünkü o listeden biri öldü.

Çünkü o listeden Dink öldürüldü. Çünkü daha önce listeler oldu. İpekçi, Mumcu, Kışlalı, Emeç, Anter… çok insan öldürüldü.

***
Dedim ya, “Kendimden biliyorum.” Tanıklı.

Biraz bahsedilmişti ama az daha anlatayım.

Ünlü, kıdemli, her zaman önce muhabir olan bir meslektaşıma, Savaş Ay’a; bir gün Hava Harp Okulu’nda bir törende tanıştığı Albay demiş ki:
“Umur Talu’nun yazılarını çok seviyoruz. Ona ulaşmak istiyoruz. Görüşme ayarlar mısın?”

Bu meslekte bayılırız takdir edilmeye!

Ben, güçlü, kudretli şahıs takdirinden hoşlanmam. İster asker, ister sivil. Özel muhabbet kurmam, özel buluşmadan, özel ilişkiden, ceket iliklemekten, “Efendim, komtanım, başkanım, başbakanım” demekten haz etmem.

Yabaniyim!