Uzun bir zaman sonra herkese marhaba.. 1 mayıs yorucu gününden sonra iki aya yakın zamandır dinlenmekle meşgul olan ben, bugün ortalığı ayağa kaldıran cinnet çığlıkları arasında birden kendime geldim. Aman da neler neler olmuş… Seçimler olmuş herkes kazanmış kaybeden kimse olmamış..

Kazananlar ne kadar kazandıklarına kendilerini ve mutlu-mutsuz çoğunluğu -yarı yarıya durum o bakımdan -ikna etmeye çalışırken, okuma yazması bile olmayan çoğunluğun iradesi ile meclise gidişinde fayda bulunan hakiki vekillerin meclislere girişi, okuma yazması çok ama halk dediğin şeyi her daim nizamata vermeyi kendine görev edinmiş bir iki kalem haininin kararı ile yasaklanmış… Giremezsin meclisime kardeşim denmiş, senin temsil ettiğin asiller benim umurumda değil, giremezsin benim meclisime.. Onlardan topladığım vergilerden ancak kendi vekillerimin maaşını öderim, senin payına ancak çocukların oynarken patlattıkları bomba ve silah düşer hazinemden.. Buraya gelemezsin ama  dağa da gidemezsin o zaman da seni her türlü silahımla avlarım, cesetlerini arazilerden toplatırım halkına, nasılsa parasını almışım senden peşinen masraftan kaçınacak değilim ya..

Bir halkı, onuruna sahip çıkmak  için canını ortaya koymakta  tereddüt göstermemiş bunu da herkese ispat etmiş bir halkı, nereye kadar ve ne cüretle bu kadar tahrik, tağyir edeceği kestirilemeyen bu masabaşı insanları topluluğu, etraflarında kümelendirdikleri, adına basın, yayın, yasa, kanun ve kimi zaman da politikacı dedikleri komedi tiyatrosunun yetenekleri şüpheli oyuncular topluluğu ile birlikte oluşturdukları şenlikte kendilerini hakikatlerine ikna etmeye çalışırken, diğer tarafta, oturdukları masanın büyüklüğü ve gravatlarının uzunluğundan dolayı düşürdükleri dehşetle bu halka düşman ettikleri bir başka halk yarattıklarını görmezler mi acaba.. Bilmezler mi bilirler elbet, bu korkudan ve bu kavgadan beslendikleri ve ilelebet besleneceklerini sandıkları herkesin malumudur..

'Sizin evde tavuk deriz, bize gelince ördek olur yeriz' anlayışı ile ortalığa bu sıcakta attıkları ateş topunun alevini, parlak güneşten dolayı göremediklerini varsayarak devam etmek istiyorum; kavga değil de naif naif bilim yapmak isteyen bir şehir insanı olmak niyetindeyim bu saaten sonra zira.. Ne kadar becerebilirsem 40 saattir uykusuz halimle tabi..

Yasaların genelliği ilkesi çerçevesinde -bu teorik açılımları ilerideki yazılarımda yapacağıma, genellik ilkesinin ne anlama geldiğini anlatacağıma söz veriyorum!-

Şimdi devletin eğitme hakkını kullanarak eğittiği ve tedrisatından geçirerek yasa okumayı az-çok öğrettiği ben; 10.10.2004 tarih ve 25611 sayılı resmi gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 5237 sayılı tck’nın 53. maddesini şöyle bir okur iken orada bir şey gördüm. Anlamadı isem, hukuk fakültesinde benden daha fazla dirsek çürütmüş arkadaşlarım lütfen beni aydınlatsınlar; olmazsa masabaşı bilenleri herhalde bir hazır-cevap vereceklerdir hepimize..

Madde 53 - (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;

a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tâbi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,

b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasî hakları kullanmaktan,

c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan,

d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasî parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan,

e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tâbi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır.

(2) Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.

(3) Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen hükümlü hakkında birinci fıkranın (e) bendinde söz konusu edilen hak yoksunluğunun uygulanmamasına karar verilebilir.

(4) Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.

(5) Birinci fıkrada sayılan hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, ayrıca, cezanın infazından sonra işlemek üzere, hükmolunan cezanın yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Bu hak ve yetkilerden birinin kötüye kullanılması suretiyle işlenen suçlar dolayısıyla sadece adlî para cezasına mahkûmiyet hâlinde, hükümde belirtilen gün sayısının yarısından bir katına kadar bu hak ve yetkinin kullanılmasının yasaklanmasına karar verilir. Hükmün kesinleşmesiyle icraya konan yasaklama ile ilgili süre, adlî para cezasının tamamen infazından itibaren işlemeye başlar.

(6) Belli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkûmiyet hâlinde, üç aydan az ve üç yıldan fazla olmamak üzere, bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilebilir. Yasaklama ve geri alma hükmün kesinleşmesiyle yürürlüğe girer ve süre, cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar.
 

Altını siyahla çiziktirdiğim kelimeciklerden de anlaşılacağı üzere, Hatip Dicle öncelikle seçimler öncesi verilen YSK kararı ile seçime dahil edildiğine göre, seçilme hakkını kullanmasında o döneme ilişkin olarak bir sorun yoktu demektir. seçildikten sonra ya da seçime girme hakkı kazandıktan sonra aldığı mahkumiyet kararı vekilliğini engelleyen karar ise ve ortadan kalkması koşulu cezanın infazı ise -ki kendi yasaları öyle diyor- ve infaz da cezanın çektirilmesi anlamına geliyorsa sayın masabaşı  bilenadamları ve sayın benim de dahil olduğum okuyucu-anlayıcı kitlesi, şimdi burada milletvekilliğin devamında yasaya aykırı olan bir durum var mıdır yok mudur? Her yenilen haltı yasa arkasına sığınarak kapatmaya çalışan düzenkoruyucu adamlarına sormak isterim;

Verdiğiniz kararın hukuki olduğuna sokaktaki inanmaya hazır halkı ikna ettiğinizi sanarak nereye kadar yürüyeceksiniz bu ateş yolunda, yarattığınız meşruiyet tiyatrosunun gerçek olduğuna siz inanıyor musunuz gerçekten…

Biz inanmıyoruz ne olacak şimdi? Tarafınızdan iknayı mı bekleyeceğiz, sizi iknaya mı uğraşacağız?.. Bu kadar mızrağı bir çuvala nasıl sığdıracaksınız?