Ilısu Barajı Dicle nehri üzerinde inşaatı devam eden bu yıl sonuna kadar da hizmete girmesi planlanan bölgenin 4. Büyük HES projesi. Ülke içindeki hidroelektrik santrallarında üretilen toplam elektriğin % 10’unun Ilısu barajı tarafından üretileceği varsayılmakta.

Yasal mevzuata ve uluslararası standartlara uymadan devam eden inşaat zaman zaman durdurulsa da, hükümet mevzuatı zorlayıp kendi koyduğu yasalara bile uyma zahmeti göstermeyerek baraj inşaatını sonlandırma aşamasına getirmiş bulunmaktadır. UNESCO kültürel miras listesinde yer alması için girişimde bulunulan Hasankeyf Dicle vadisinde; Karasal ve su eko sistemlerindeki biyoçeşitliliğe(soyu tükenen hayvanlar), kültürel mirasa büyük darbe vurduğu gibi 49 yıllık ömrü olan bir projeyle etkileri önceden öngörülemeyen çevresel felaketlere yol açabilecektir. Projenin alt projeleri de düşünüldüğünde aynı suyun hattında olan Irak’ta suyla ilgili sıkıntılar yaşanacağı, bu olumsuzlukların iyi komşuluk ilişkileri içinde değerlendirilemeyeceği, uluslararası yeni sorunlar doğuracağı açıktır.

Bütün bu olumsuzlukları yerinde gözlemleyen ve projeye finansal destek sağlayacağını ifade eden Alman, Avusturya, İsviçreli dış kredi kuruluşları HES projesinden 2009 yılında desteklerini çekmişlerdir. Çevre kirliliğini önleme, kültürel mirası koruma, kamulaştırma standartları gibi taahhütlere uymama bu kararın alınmasında en büyük etken olmuştur. Devlet bir su havzasında yıllarca sürebilecek kurtarma kazılarının sonucunda taşınabilir eserlerin taşınacağı zahmetli işleri yapmak yerine yine oldubitti ile baraj inşaatını karambolden tamamlamak üzere.

20 Eylül’de Batman Mezopotamya Ekolojik Hareketi tarafından “20 Eylül Dünya Hasankeyf Günü” çerçevesinde yukarıda bahsedilen olumsuzluklara dikkat çekmek için bir dizi etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliklere yurtdışından gelen aktivistler de katılarak destek verdi. Tam savaş ortamının yaşandığı anda bölgede yakıcı hale gelen savaş ve çevre sorunu birleştirilerek "Barışa Evet HES’E Hayır” dövizleriyle yüründü.

Batman-Mezopotamya Ekolojik Hareketi sözcüsü, İlham KUYUMCU yapmış olduğu açıklamada: ”Ömrü 49 yıl olan Ilısu barajı için Batman merkez, Hasankeyf, Beşiri, Gerçüş ilçeleri, Mardin-Dargeçit, Diyarbakır-Bismil ilçesi, Şırnak Güçlükonak ilçesi, Siirt merkez, Eruh, Kurtulan Aydınlar ilçelerinde toplam 199 köy su altında kalmakta binlerce vatandaş yerinden yurdundan edilmektedir.” diyerek baraj suları altında kalan köylerle birlikte insanların topraklarından göçe zorlandığına belirtip özellikle olayın sosyolojik boyutuna dikkat çekiyor. Anılarından ,geçmişinden insanlığından koparılan çocuklar gençler, yaşlılar bambaşka yerlerde yeniden bir hayatın kurucusu olmak için dağılıp gidecekler Dicle’nin kıyısından yalnızlığa.

On bin yıllık tarihiyle bu kadim topraklar nice kavimlere yataklık etti. Nice saldırılar, istilalar gördü zamanın tanıklığında. Şimdi yüzyılın en tehlikeli saldırısı, ülke egemenlerinin elinde yıkıcı bir silaha dönüşen, HES’le karşı karşıya. Konuya güvenlikçi politikalarla yaklaşan devlet erkânı bir vadiyi su altında bırakarak hem enerji hem de terörle mücadele teranesine sarılmış durumda. Oysa binlerce yıllık bir uygarlığın kalıntılarının sular altında bırakılacak olması hiçbir gerekçeyle açıklanamayacak bir kültürel katliamdır.

ALLİANOİ DİYE BİR ANTİK KENT VARDI

Allianoi antik kentinin içinde yer aldığı bölge ilk çağlardan beri yerleşime açık, kesintisiz bütün çağların özelliklerini taşıyan arkeolojik olarak çok önemli bir bölgedir.

Bütün çağlara ait izlerin aynı yerleşim yerinde iyi koruna gelmiş yapıların olduğu merkezler nadirdir. Çünkü Anadolu’daki eski kent yerleşimleri insan ve doğanın tahribatı sonucunda, yok edilmiştir. Ayakta kalanlar ise bütüne ait parçaların yerine oturmaması yüzünden tarih bilimi açısından eksik yerleşimlerdir. Bu yerleşimler içerisinde insanlık tarihine önemli ipuçları sunacak olan Allianoi antik kenti ne yazık ki ülkemizdeki Baraj-enerji sevdasına kurban edildi. Bir dizi hukuksal mücadelenin ardından biz yaptık oldu mantığıyla hukuksal sürecin sonuçlanması beklenmeden antik kent, Yortanlı baraj sularının altında kalarak sessizliğe gömüldü.

Kazıyla ilgili bilimsel çalışmaları yürüten kazı başkanı Doç. Dr. Ahmet Yaraş Allianoi Girişim grubu gibi sivil inisiyatiflerin desteğiyle uzun süre insanüstü zor koşullarda kazıları, ödenekleri kesilmesine rağmen sürdürdü. Bir özveri ve disiplinler arası imeceyle yürütülen kazıların sonunda Allianoi sular altında kalınca Doç. Ahmet Yaraş ’tan yürüttüğü mücadelenin hesabı açılan sayısız idari soruşturmalarla sorulmak istendi. Kendisine Kültür Bakanlığı tarafından hiçbir kazı izni de şu ana kadar verilmiş değil. Güre Ilıcası için yapmış olduğu kazı izni başvuruları da Edremit Belediyesinin sponsorluğuna rağmen ret edildi.

Sonuç olarak; 2 bin yıllık tarihe sahip, antik köprüleri, tarihi ılıcasıyla hidroterapiyle tedavi uygulanan mekânların, korunması sergilenmesi gerekirken mahkeme sürecinin henüz sonuçlanmadığı bir zamanda Allianoi antik kenti Şubat 2011’de Yortanlı Barajı’nın sularına gömüldü. Hala çamların, pürenlerin rüzgârında, kentin sembolü olan Peri Kızının(Nymphe) çığlıkları yankılanır durur tarihe duyarsızlığın bir yansıması olarak dağların doruklarında.

Hasankeyf ise çağların görkemini yansıtan, sayısız mağarasıyla, anıtları ve eserleriyle sular altında kalmak üzere. Hasankeyf’in çığlıklarını duymayan beton dökülmüş kalplerin doğayı tarihi tahrip etmekten başka amaçları yok. Hasankeyf’e ses ver, Hasankeyf boğulmasın.