Devrimci Karargâh (DK) Örgütü davası nedeniyle birbiriyle alakası olmayan çok sayıda insan bir arada yargılanıyor. Yasal ‘Sosyalist Demokrasi Partisi’nin (SDP) başkanı Rıdvan Turan’dan Toplumsal Özgürlük Platformu (TÖP) yöneticisi ve sözcülerine kadar uzanan (yani bir örgütte buluşması mümkün olmayan) kişiler Hanefi Avcı ile birlikte aynı davaya monte edildiler.
Duruşmalar o kadar uzun aralıklarla yapılıyor ki tahliyeniz reddedilmişse en az 4-5 ay daha yatıyorsunuz. SDP Başkanı Rıdvan Turan ve TÖP sözcüleri önceki duruşmada bırakıldılar. Çünkü gerçekten birbiriyle ilişkisi mümkün olmayan insanların yargılanması söz konusuydu.
Uzun bir aradan sonra 30 Nisan’da, 600 gündür tutuklu bulunanların duruşması yapılacak. Baha Okar ve Tuncay Yılmaz’ın yakınlarının yolladığı mektubu kısaltarak paylaşmak istiyorum: 

‘Yakınlarımızı monte ettiler’
“21 Eylül 2010 tarihinde sabah evleri basılarak ‘DK Örgütü’ üyesi oldukları iddiasıyla tutuklanan yakınlarımız 600 gündür özgürlüklerinden yoksunlar.
İddianamede, Ahmet Türk’e yönelik yumruklu saldırının protesto edilmesi, yasal Newroz mitingine ve referandumu boykot mitinglerine katılmak suç sayılıyor.
Tuncay Yılmaz’ın 2009 yılında Ceylan Önkol’un öldürülmesini protesto etmek amacıyla yapılan basın açıklamasına, Başbakan’ın da referandum sürecinde adını andığı Necdet Adalı için yapılan anma etkinliğine, Kâğıthane’de düzenlenen referandumu boykot mitingine katılması da savcı tarafından suçmuş gibi lanse edildi.
DK davası bir torba-davadır. İçine çok farklı sosyalist örgütlerden insanlar sokuldu. Bu davada DK örgütünün görüşlerini ve yaptıklarını savunanlar da var. Ama çeşitli tutuklama dalgalarıyla 50’yi aşan sanık grubu içinde çok sayıda ‘alakasız’ kişinin yanı sıra evet sosyalist ama DK ile en ufak bir ilişkisi (ne örgütsel ne ideolojik-politik) olmayan onlarca kişi de var. DK üçüncü dalgasında tutuklanan 17 kişinin çoğunluğunu Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) ve Toplumsal Özgürlük Platformu (TÖP) yönetici ve üyeleri oluşturuyordu. SDP Başkanı Rıdvan Turan, TÖP Sözcüleri Oğuzhan Kayserilioğlu ve Tuncay Yılmaz da bunların arasındaydı. Bu dalgada, sosyalistlere, devrimcilere karşı devletin görevlisi olarak mücadele yürüten Hanefi Avcı da davaya sokuşturuldu. Sosyalistler böylesi bir işkenceci ile birlikte yargılanarak küçük düşürülmek istenirken iktidar kavgasında altta kalan Avcı kendi cenahında itibarsızlaştırılıyordu.
Açık alanda siyaset yapan, görüşlerini yazılarıyla, konuşmalarıyla, basın açıklamalarıyla ortaya koyan, yasal/meşru eylemlerde yer alan sosyalistler, kendileriyle hiçbir ilişkisi olmayan bir örgütün üyesi olmakla suçlandılar. 

Dava süreci, 8 tahliye
İddianame öylesine tutarsız ve mantıkdışıydı ki 2011 Ağustosu’nda yapılan duruşmada sanıklar ve avukatları tarafından yapılan savunmalarla darmadağın oldu. Mahkeme, sanıklardan 8’inin serbest bırakılmasına karar verdi. Bırakılanların arasında TÖP Sözcüsü Kayserilioğlu, SDP Başkanı Turan, yardımcıları Piroğlu ve Kubilay da vardı. TÖP ve SDP yöneticilerinin (diğer bırakılanların yanı sıra) tahliye edilmesi, bu örgütlerin DK ile herhangi bir ilişkisinin bulunmadığının mahkeme heyeti tarafından da kabul edildiğini ortaya koydu. 

600 gündür tahliye bekleyen 5 tutuklu var
3. dalga DK operasyonu çerçevesinde tutuklananlardan Tuncay Yılmaz ve Semih Aydın (TÖP), İbrahim Turgut (SDP), Osman Baha Okar (Bilim ve Gelecek editörü), Hakan Soytemiz (Red yazarı) tahliye edilmedi.
Avcı’yı bu davada hapiste tutmanın yolu, onunla DK arasında ilişki olduğu iddiasını ‘ima edecek’ şekilde bazı sosyalistleri de içeride tutmaktır. Eğer söz konusu sosyalistler de serbest bırakılırsa, sözde DK üyesi olanlar tahliye edilmiş, onlara yardımcı olan Avcı ise içeride kalmış olacaktı.
Arkadaşlarımızın DK ile en ufak bir ilişkilerinin olmadığı, olamayacağı apaçık ortadadır.
Beşinci duruşma 30 Nisan saat 10.00’da Beşiktaş Adliyesi’nde yapılacak. 600. gününde keyfi tutukluluğun son bulmasını istiyoruz.”