Ömründe açlığı görmemiş olanlar başkalarının gözünde açlığı görüp tanıdılar.“
Steinbeck, Gazap Üzümleri

Bir işçinin emekçinin, çalışma ve sosyal yaşamında karşılaştığı sorunları tek başına çözebilmesi mümkün müdür? Ya da ne kadarını çözmeye gücü yeter?

İşçinin, emekçinin cinsiyeti, milliyeti, mezhebi, kültürü, inançları, düşünceleri, siyasal tercihleri farklı da olsa aynı sorunları yaşıyor. Hepsinin ortak derdi geçim sıkıntısı. Evine ekmek götürme derdi. Götürebildiği ekmeği büyütme derdi. Keza her geçen gün ekmek biraz daha küçülüyor. İnsanca yaşamak sadece karın doyurmak değil tabi ki. İşçinin herkes gibi bir ailesi var. Bir sosyal yaşantısının olması gerekiyor.

Sendika kurmak, sendikalaşmak bir anayasal hak. Dünyada işçiler, iki yüz yıldır hak ve çıkarlarını sendikalar sayesinde koruyup geliştirirken bizde ilk işçi sendikaları Osmanlı döneminde kurulmuş. Bizde bile yüzyılı aşkın bir süredir sendikalar var.

Anayasal hak her istediğin zaman kullanılan bir hak mıdır! Anayasa birçok hak tanımış, tanımasına ama ancak'larıyla, ama'larıyla dünyanın engelini çıkarmayı da ihmal etmemiş.

Sendika kurmak bir anayasal hak ise, karışanın olmaması gerekmez mi, daha doğrusu bu hakkı anayasal düzen korumak geliştirmek durumunda değil mi? Öyle gibi mi gözüküyor. Son düzenlemeler ile işçiler kendi iş kollarında istediği sendikaya üye olabilir. Hiç de zor değil e - devlet üzerinden bu işlemi yapmak birkaç dakikalık bir iş. Gerçek durum ise öyle değildir.

Türkiyede işçiler legal olarak sendikalaşamazlar. İllegal olarak sendikalaşmak zorundadırlar. Legal ve illegal sözcüklerinin bilerek özellikle kullandım. Türkçesiyle işçiler sendikalı olabilmek için yasal yollar kullanıldığında daha işin başında sendikalaşmak bir yana işinden olmak tehlikesiyle yüz yüze gelirler.

Bundan dolayı sendikanın olmadığı bir işyerinde işçiler sendikalı olmak istediğinde “gizli” örgütleniyorlar. İşveren duymadan iş yerinde önceden gizliden bir araya gelip çoğunluğu sağladıktan sonra açığa çıkıyorlar. Bu o kadar basit bir iş olmasa gerektir. Aceleye gelmeden, kimseler duymadan tek tek konuşarak ikna olarak ilmek ilmek birlik sağlandıktan sonra sendika kuruluyor. Tabii sendika kurulduktan sonra iş bitmiyor, aksine yeni başlıyor mücadele.

Çıkarları aynı olan işçi ve emekçilerin birlik olmalarını sağlayan biricik örgüt sendikadır.

Her şeyden önce daha iyi yaşama ve çalışma koşullarını elde etmek için işçi ve emekçiler sendikalarda bir araya gelirler.

Güçlerini birleştirmez ise, düşük ücretle çalışmaya razı olacak demektir.

Sendika bir araya gelmektir, birliktir. Güçtür. Sendika işçi ve emekçilerin hak ve çıkarlarını koruyup, geliştirmek amacıyla kurulan bir sınıf örgütüdür.

Sendika işçi ve emekçilerin kendi aralarındaki rekabete son verir, patronun veya idarenin karşısında tek tek değil birlik halinde ve güçlü şekilde dikilmesini sağlar.

Kocaeli Dilovası'nda kurulu otomotiv fabrikası Farplas işçileri anayasal haklarını kullanarak sendikalaşıyorlar. Anayasal haklarını kullanan işçiler Birleşik Metal İş sendikasında örgütlenince patronun da devletin de gündemine oturuyorlar.

Patronların ilk refleksi örgütlülüğü dağıtmak. İşçilere korku salmak için 100 işçinin işine son vermek oluyor. Farplas işçisi atılan arkadaşlarının işe geri alınması ve sendikal haklarının kabul edilmesi talebi ile fabrikaya kapanıyor. Devlet ne yapıyor peki, çalışmama hakkını kullanan işçilere şafak vakti operasyon düzenleniyor ve 200 işçiyi gözaltına alıyor.

Devlet neydi; bir sınıfın başka bir sınıf üzerindeki baskı aracı! Toplum, ikisi temel olmak üzere sınıflara bölünmüştür. Sınıflar da çıkarlarıyla bir diğerinin tersini ifade eder. Biri çalışmadığında evine ekmek götüremeyenleri ifade ederken, diğeri başkalarının emeği üzerinden geçinenleri ifade eder. İki temel sınıftan birisi işçi ve emekçiler iken diğeri patronlar yani burjuvazidir.

Çıkarları bir diğerinin zıddıdır haliyle. Bir sınıf olan burjuvazinin hizmetinde olan en büyük örgüt, anayasal hak dinlemeden diğer sınıf/işçilere şafak operasyonu düzenliyor.

Farplas işçisinin ekmek kavgası sadece kendisi için değildir. Kazanınca örnek oluyor işçiler tüm topluma, itaat etsinler, aza, sadece verilene razı olunsun isteniyor. Bundan dolayıdır ki, devletin kolluk güçleri patronların yanında saf tutuyor. İnsanca bir yaşam sürmek isteyen işçi ve emekçiler Farplas işçilerinin yanında olmak durumundadırlar. Farplas işçisinin gözündeki açlık tüm işçi sınıfının gözündeki açlıktan ayrı değildir. Farplas işçisi kazandığında gözündeki ışıltı tüm işçi sınıfının gözüne yansıyacaktır.