Haftanın ilk gününün kasvetine yakışan ciddi, oturaklı ve ağırbaşlı bir yazı yazmaktı niyetim. Türkiye’nin, çalkantılı günler geçiren Arap ülkelerine rol modeli olması konusundaki tartışmalar üzerine yazıp çizecektim. Başka zamana kaldı.
Çünkü roldür, modeldir bunlar bekler. Henüz tüm devletlerde ayaklanmalar sonuçlanmadı. Hele hepsi bir bitsin, kaç devlete rol modeli olacağız iyice bir ortaya çıksın, o vakit yazmak mümkün.
Ancak beklemeyecek daha acil sorunlar var. Tüm toplumu mahir bir orkestra şefi gibi yöneten başbakanımız olmasa dikkatlerden kaçacak nice acil sorun geleceğimizi karartmakta.
Malum bir süredir İstanbul şehrinde bulunan boğazın iki yakasını bir araya getirmek için bir sualtı tüneli inşa ediliyor. Projenin adı Marmaray. Marmara Denizi ve rayın birleşiminden oluşan bu güzel isme sahip tünel inşaatının 2009 senesinde bitmiş olması gerekiyordu.
Ancak bitemedi. Önceki gün tünelin düşmanlarını Sayın Erdoğan kamuoyuna açıkladı: 

Çanak çömlek patladı
“Aslında Marmaray 29 Ekim 2013’e kalmayacaktı. 2010’a yetişebilirdi. Bize gecikmek yakışmaz, ertelemek yakışmaz. Sürekli yok arkeolojik şey, yok çömlek çıktı, yok şu çıktı, yok bu çıktı ile önümüze engeller koydular. Bunlar insandan çok daha mı önemliydi (…) bundan sonra engel mengel tanımıyoruz, bedeli ne olursa olsun.”
Kim bu engelleri koyanlar? Dünkü Radikal’de okumuşsunuzdur, kazılarda eski bir liman, gemi batıkları, neolitik dönemden kalma gömüler gibi ‘çömlekler’ çıkmış.
Bu münasebetsiz ‘arkeolojik şeyler’ arasında İslam medeniyetine dair hiçbir eserin olmaması manidar değil mi? İstanbul Boğazı kazılacak, 8.000 sene önceden iskeletler çıkarılacak ama ilaç için bir Osmanlı eseri olmayacak! Efendiler bu millet o eskiden koyun gibi gütmeye alıştığınız millet değildir. Uyanmış ve iradesine sahip çıkmış, gözleri açılmış, dünyaya model olmaya soyunan, cihana adalet getirme özleminde bir millet var artık.
Arkeolojik şeylerle, çanakla çömlekle terakkisi engellenemeyecek bir millet var. Üniversitelerin, o kurulların beyaz Türkleri, jakobenleri, elitist, milletine yabancı bürokratları, İsmet Paşa artıkları arkalarına Neolitik adamla, Bizans limanlarını alarak haklı başarıları engelleyemez! 

Ucube
Bu kibar beyler ve hanımlara sormak isteriz. Sayın Başbakan Kars’taki o ‘ucube heykeli’ neden yıkmak istiyor? O heykel tarihi eserleri, Hasan Harakani’nin türbesini ve diğer vakıf eserlerini gölgelediği için değil mi?
Bizans’a gösterdiğiniz muhabbetin birazını İslam eserlerine gösterseniz, bu milletin kalbinin içine muhabbetle bakabilmeyi bir öğrenseniz. Keşke.
İşte o zaman Refah Partisi’nin kudretli adamı Oğuzhan Asiltürk “İstanbul surları yıkılsın” dediğinde, dönemin İstanbul Belediye Başkanı Erdoğan’ın surların onarım ihalesini nasıl durdurduğunu anlarsınız.
Ama nerede. İstanbul’un fethine engel olmaya çalışan surlarla beraber yaşamak istediniz. Şimdi de batık gemilerin peşindesiniz.
Batan asıl sizin zihniyetinizdir. Bu millet Sayın Erdoğan’ın şahsında batmaya değil hep bir yıldız gibi yükselmeye yaratıldı.
Çanakla, çömlekle engelleyeceğinizi mi sandınız?
Not: Kültür Bakanlığı’nın telefonu 0 312 309 08 50. Hep boş düşüyor. Bir de siz arayıp dener misiniz?