Hükümetin işleri ağır valla en son muhtarlıklara da kayyum atadıktan ve yüzlerce muhtar görevinden aldıktan sonra sıra kendileri gibi düşünmeyen koruculara mı geldi. Bahane tam konjoktüre de uygun 'Devletin Güvenliğini' bozacak bilumum işler, (tabi onlar öyle dese de siz bunu yerel seçim öncesi yol temizliği diye okuyun). Aldığım duyumlara göre Roboski/ Gülyazı köyünde çeşitli nedenler ile onlarca korucu görevinden uzaklaştırılmış. Ve muhtemel ki bu Roboski-Gülyazı köyleri ile sınırlı kalmayacak.

Hükümete öyle yapma, böyle yapma denilecek sınırı geçtiği için uzun zamandır aralarında yaşadığım Korucu kardeşlerimize de geçmişte hukuksuzca (moda deyimle kanunsuz emir) mitinge yönelen kolluk güçleri için kullandığımız meşhur bir söz var onu hatırlatmak isterim 'simit sat onurunla yaşa'. Bırak kardeşim bırak, katliam sonrası işe alınır, seçimle işten çıkarılırsın. İş mi yok sana, böyle yaşamayı hak ediyor musun?

Hele hele Roboski katliamından sonra hükümetin Roboski ailelerinin örgütlülüğünü, birlikteliğini dağıtmak için devreye koyduğu rüşvet mekanizmasından birine kanıp da korucu olmayı seçmişsen doğal olarak seçimler yaklaşırken diğer korucuları hizaya sokmak için seni Demokles’in kılıcı gibi sallarlar.

Bizi takip edenler iyi bilir ki uzun yıllar Şırnak'a bağlı Uludere ilçesinin sınır köyü olan Gülyazı köyünde yaşadık. Yine uzun yıllara dayanan gözlemlerimiz var. Mesela ilk gözlemlerimizden birçok yer varken devlet neden böylesi açık katliam için Roboski ve bölgesini seçmişti. Bu soruya aranacak cevap ise katliamın kime mesaj vereceği ile ilgili olduğunu düşünüyorum.

Devlet aygıtı kendisine yakın olan bölge ve aşiretler ile o dönemde sorun yaşamıyor, yani hizaya getirilmeleri o dönemde gereksiz, peki o zaman bu mesaj kime olabilirdi. Roboski ve çevresini bilen bilir, çoğunluğu korucu olsa da halkın yüzü HDP'ye dönüktür. Kürt toplumunun siyasi ve sivil politika manasında çıkış yaşadığı dönemlerdir. Devlet Kürt hareketi ile gizli gizli görüşse de Sri Lanka modeli hep akılların ucundadır. Hatta o dönemin gazete arşivleri incelenirse görülecektir. O zaman mesaj HDP'nin güçlü olduğu yerden verilecekti ki bir taşla İki kuş vurulsun, öncelikli mesaj sivil Kürt siyasetine, bu mesaj tahammül edebileceğimiz sınırı aşıyorsunuz denilecek ki benzeri mesajların tarihte çok örneği var. İkinci mesaj ise aynı zamanda da bölgenin çoğunluğu korucu olması nedeni ile koruculara verilecek ve bu vesileyle onlarda hizaya getirilecekti.

Biz daha yeni yeni yerleştiğimiz dönemlerde halkla konuştuğumuzda köylüler 'bizler HDP'yi desteklediğimiz için bizi korucu dahi yapmıyorlar, bizi cezalandırıyorlar' diyorlardı. Şimdi geçmişten beri hükümetler bu koruculuk sistemini kendilerine rant/oy kapısı ve cezalandırma/kan bedeli olarak kullana gelmiştir. Roboski katliamına kadar korucuların her şeye rağmen HDP'yi açık ara desteklemeleri yüzünden bir cezalandırma mekanizması olarak kullanılan koruculuk Roboski katliamından ( 28. 12. 2011 ) bir süre sonra ise Roboski ailelerinin örgütlülüğünü bölmek parçalamak için bir mekanizmaya dönüştürülmüş ve o zamana kadar koruculuğa alınmayan kişilere teklifler götürülmüş yapılanların ne anlama geldiğini anlamayan birçok insan bu teklifi kabul ederek korucu olmuşlardır.

Unutmadan bu bölme ve ayırma konusunda belli bir başarı da sağlamıştır. 90lı yılların bir benzeri durum yaşanmış ve korucu olmayan aileler, özellikle Roboski katliamını milat alarak o tarihten sonra korucu olanları dışlamıştır. Aynı kardeşlerin çocukları dahi bu yüzden yan yana gelip oyun oynayamaz duruma gelmiştir.

Devlet aygıtı da aileleri bölmek bir tarafa artık o saatten sonra bu durumu korucuların üzerinde kullanmaya başladı. Düşünün ki katliamda kardeşini, yakınını kaybetmiş bir korucu Roboski katliamı anmasına dahi katılamaz duruma gelmişti. Biz katliam anmasına gelmesin diye görev adı altında Roboskili korucuların taburda toplatılıp bir odaya kilitlendiğini kendi ağızlarından duyduk. Hatta bizlere, yıllardır her şeyi göze alarak mücadele eden bizlere dahi devlet silahını alır düşüncesiyle sırtını dönüp evinden çıkarmak isteyen, ev vermeyen korucu köylülerimiz dahi oldu. Daha ötesi varda amacım kimseyi rencide etmek olmadığı için bu örnekler yeterli.

Şimdi hali ile bir dönem cezalandırmak amacıyla korucu almayanlar, daha sonra aileleri, halkı bölmek için korucu alanlar, yerel seçimler yaklaşırken diğer koruculara emsal olsun diye yine aynı kesimin silahına el koyup uzaklaştırıyor. Ah vah demek yerine umarım bu olup bitenlerden ders çıkarmışsınızdır. Gerçi öyle bir noktaya geldik ki kimsenin güvencesi yok ama kardeşim sizin hiç yok, işte gerektiğinde Bölgede yaşayan halka ya sopa diye, gözdağı vermek için yerel seçimlere kurban gidersiniz. Ya da dediğim gibi halkınızın gücünü dağıtmak isteyenler sizi işe koşar. Değer mi tüm bunlara katlanmaya, üç kuruş için içine düştüğümüz durumu gözlerimizle gördük. Yukarıda dediğim gibi artık şapkayı önüne koyma dönemi, bırak kel kafan gözüksün, herkesin malumunu saklaman deve kuşu misali kafanı toprağa sokarken vücudunun dışarıda kalması gibidir. O yüzden şimdi yaptıklarınla yüzleşme zamanı. Bunu bir şans, olanak olarak değerlendir, köprüye girmeden son çıkış gibi değerlendir ki hem sen kazan, hem halkın kazansın, alavere dalavere yapanlar bari bu sefer eli boş dönsün.

Devleti babasının çiftliği gibi kullananlar ise köprüye girmeden ki tüm çıkışları kaçırdı, artık onlar için yolun sonu gözüktü, bu yerel seçimler bunun işaret fişeği olacak.