İktidarı, muhalefeti, sağı, solu, basını, yorumcusu; seçim sonuçları ve depremzedeler üzerine, konuştu ve yazdı. “Davulun sesi uzaktan hoş gelir” diyelim. Depremin yıkım merkezi olan Hatay’dan; depremzedelerin gözü ile içerden bakış farklıdır. Seçim sonuçlarının; muhalefet için beklentilerin altında görünmesinin nedeni, her türlü yoksunluğun içinde, ayakta kalmaya ve hayata tutunmaya çalışan, depremzedeler değildir. Birinci turda, Türkiye geneli için, Erdoğan’ın önde görünmesinin nedeni ve ölçüsü, depremzede olan veya olmayanların oy vermesi veya vermemesi değildir. Türkiye’nin, ihtiyacı olan değişimin gerçekleşmesi; birinci turda olduğu gibi, ikinci turda da engellenirse; başta depremzedeler olmak üzere, bütün Türkiye toplumu için, hak gasplarının normalleşme tehlikesi vardır. Her seçimde olduğu gibi; bu seçimlerde de her parti, kendi geleneksel siyasi bahçesinden oy aldı. Fakat, taraflı okunan seçim sonuçları, depremzedeleri recmetmenin aracı haline geldi. Faturayı depremzedelere kesmek; depremzedeler ile demokrasi güçlerinin arasını açarak, seçimler sonrasında; depremzedeleri yalnızlaştırma riski taşıyor. Seçim verilerini eğip bükerek, depremzedeleri günah keçisi yapmak; seçimlerden sonra, depremzedeyi “kafeslemek” için yol döşemektir. Tek adam rejiminin ve ortağı olan şirketlerin; depremzedelerin mülklerine ve yaşam alanlarına çöktüğünde, Türkiye demokrasi güçlerinin, depremzedelerle dayanışma kanallarını kesme operasyonudur. Deprem bölgesinde; denizin, nehirlerin, havanın, tarım ve yaşam alanlarının, doğanın vb kirletilmesi karşısında; depremzedelerin mücadelelerinin soyutlanması işlemidir. Tek adam rejiminin, deprem bölgesine saldığı şirketlerin, yağma ihalelerine karşı, depremzedeleri yalnız bırakmak için algı operasyonudur. Tek adam rejiminin devam etmesi halinde, barınma, kira, vb yardımlar kısıldığında; belediyelerin, diğer kurum ve STK’ların, depremzedelerle dayanışmasını engelleme amacını taşıyor.

SEÇİMLERDE SİYASAL FAY HATLARI ETKİLİDİR

Depremin felakete (K. Maraş, …Hatay), yağmurun sele (Adıyaman, Urfa), madenlerin katliamlara (Soma) evrilmesi vb, afetlerin nedeni; liyakatsiz devlet ve hükümetlerdir. Şırnak Roboski, Hatay Reyhanlı, Ankara Gar, İstanbul istiklal vd. katliamlarının önlenmemesinin de sorumluları devlet ve hükümet olduğu açıktır. Fakat Türkiye siyasi mahalleler, genellikle kültürel, etnik, inanç zeminine oturduğu için, değişim, dönüşüm ve geçirgenlik yavaş olur. Toplumsal fay hatlarının ve resmî ideolojik körlüğün, seçmenlerin oy renginin belirlenmesindeki etkisi yadsınamaz. On yıllarca, negatif enerji bombardımanına tutulan, sonuna kadar gerilmiş ve hassaslaştırılan toplumsal fay hatları, seçimlerde etkili olmaya devam ediyor. Din, ırk ve bölge ayrımı, ötekileştirme ve düşmanlaştırma, nefret söylemi ve nefret iklimi; “gelişimi engellenmiş demokrasilerin” seçimlerinde hala geçer akçedir. Geçmişten bugüne, tekçi resmî ideolojinin ve ırkçı müesses nizamın, propaganda tazyikinden etkilenmeye müsait gruplar ve siyasi mahalleler, siyahi başkan adayına oy vermedi. Toplumun çoğunluğunun, siyahi başkan adayına verdiği oylar, “Derin Beyaz Türk Devletince” sağa sola kaydırıldı. Çok eleştirdiğimiz, ama “Hapşırsa Nezle Olduğumuz”; ABD’de ve diğer oturmuş burjuva demokrasilerinde; Obamalar başkan olabilir. Ama anti demokratik güçlerce: zihinsel gelişmesi engellenmiş demokrasilerde; gerici ve ırkçı “Müesses Nizam”; Alevi, Kürt ve Dersim kökenli bir siyahi başkan adayının kazanmasını birinci turda engelledi. Yeşil Sol Partinin oyları; “sehven” (!) MHP ye yazılabiliyor. Baraj altı olan MHP, % 10 (!)olabiliyor. İkinci turda, gericiliğin ve ırkçılığın engellerini, halkın iradesi ve demokratik yollarla aşacağız. Kürtler, Aleviler, halklar ve inançlar ile ilgili sorunlar, ekonomik çöküntü, pahalılık, geçim ve işsizlik vb bütün sorunların çözümü ancak demokrasi içinde olabilir. Demokrasinin; haritalara, bütünlüğe, birliğe, barışa, huzura zararı olmaz, bilakis güçlendirir. Türkiye toplumunun; ekmek, su ve oksijen kadar, demokrasi içinde sorunların çözülmesine ihtiyacı var. Adil, demokratik bir ikinci tur ve halkın iradesine saygı, topluma can suyu olabilir. Nasıl ki “Aynı şeyleri tekrar edip, farklı sonuçlar beklemek” yanlışsa, sorunların odağı haline gelmiş tek adam rejimine, tekrar oy verip, sorunların çözümünü beklemek, “Olmayacak Duaya Âmin Demektir”. Edirne’den Hakkâri’ye, Antakya’dan Sinop’a, bir bütün olarak Türkiye toplumunun, rahat nefes alabilmesi ve geleceğe güven duyabilmesi için, ikinci turda Bay Kemal’e oy veriyor ve Erdoğan’ı artık emekli ediyoruz.