4 Nisan Cumhurbaşkanlığı kararıyla; Kadim Antakya’yı da kapsayan 307 hektarın kentsel dönüşüm amaçlı, riskli alan ilan edilmesi “Antakya Pogromudur”. Kadim Antakya; Yahudilerin, Arap Ortodoks Hristiyanların, Protestanların, Katoliklerin, Ermenilerin, Arap Alevilerin ve Arap Sünnilerin yaşam alanıdır. Devlet ve devleti “niş” (yaşam alanı) olarak kullanan şirketler fırsatçıdır. Depremi fırsata çeviren tekçi “Müesses Nizamın” kentsel dönüşüm kararı; deprem ve faylarla ilgili değil, çok dilli ve çok inançlı demografik yapıyı parçalama, Antakya’nın yerel halklarını göçe zorlama ve gayrimenkullerine el koyma ile ilgilidir. Dil ve din asimilasyonu ve ekonomik nedenlerle, yaşanan göçler sonucu sayıları çok azalan Antakyalı azınlıklar için, bu son darbe, geri dönüşü olmayan göçlere neden olacaktır. Binaları depreme karşı dayanıklı şekilde yeniden inşa etme, sanayi, tarım, ticaret, iş ve istihdam çarklarını yeniden döndürme vb, bütün bunlar teknik işlemlerdir. Fakat, etnik ve dini arındırmanın yaratacağı boşluk doldurulamaz ve meydana getireceği derin yaralar ve acılar kalıcıdır. Hıristiyansızlaştırma ve Yahudisizleştirme uygulamasıyla; Türkiye’deki, cemaatsiz ve turistik metaya (müze) dönüştürülen Kilise ve Havralara, Antakya’dan 5-6 tane daha eklenecektir.

YASAL POGROMLAR ÜLKESİ

Pogromların birinci hedefi, dili, dini, ırkı, rengi vb farklı olanları, göçe mecbur bırakılma yoluyla, etnik veya dini arındırma, ikinci hedefi ise, mülklerinin gasp edilmesi yoluyla mülkiyetin el değiştirmesi şeklindedir. Daha önce Pogromlarda; farklı olanların evlerini, iş yerlerini, ibadethanelerini tahrip etme, insanları dövme, yaralama ve öldürme şeklinde vahşi şiddete başvurulurdu. 1955 6-7 Eylül utanç olaylarında; Rumların, Ermenilerin ve Yahudilerin ev ve iş yerlerine saldırılar, talan, yaralama, öldürme, katliam vb korkutma yolu ile göç ettirilmesi, mülklerinin el değiştirilmesi, İstanbul’un kozmopolit demografik yapısının geri dönülmez bir şekilde değiştirilmesi “Doğrudan Pogrom” dur. Fakat iki binli yıllarda, pogromlarda uygulanan araçlarda çeşitlenme yapıldı. “Kentsel Dönüşüm”, “Riskli Alan”, “Yasak Bölge” vb yasal kılıf uydurularak inceltilmiş yöntem ve araçlar da uygulanır oldu. Pogromların yasallaştırıldığı, normalleştirildiği dünyada tek ülkeyiz. İstanbul Sulukule ve Diyarbakır Sur ‘da, “Kentsel Dönüşüm” adı altında mülklere el koyularak, kentlerin özgün dokusuna aykırı beton yığınları yapıldı. Yöre halkı göçe zorlandı, halkın yaşamı birbirinden koparıldı, demografik yapı değiştirildi. İttihat ve Terakkiden bu yana, yüz yılı aşkın süreden beri “etnik ve dini” arındırma ve servet aktarımı süreci farklı araçlarla devam ediyor. Tek ırk, tek inanç, tek dil vb tekçi “Resmî İdeoloji” zeminine oturan, tekçi “Müesses Nizamın” inşasının yapı taşları; Ermeni Katliamı, Dersim katliamı, 6-7 Eylül Pogromu, 1971 Kırıkhan Alevi Katliamı, Maraş Katliamı ve diğer katliamlar, tehcirler, pogromlardır.

AFETZEDE VE SEÇİMLER

Dünyanın ilk ışıklandırılan caddesi olan “Herod Caddesinin”, Aziz Petrus’un, Hz. İsa’nın inananlarına ilk defa Hristiyan adının verildiği, Tek tanrıya inandığı için şehit edilen Hz. Habibi Neccar’ın ve Hz. Hıdır’ın şehri olan Kadim Antakya’yı; paraya tahvil ederek, şirketlerin hakimiyetine teslim eden iktidarı, göndermek için sandığa kararlı gideceğiz. Tek adam rejiminin “Pogromist” yapısının farkında olarak oyumuzu Yeşil Sol Partiye vereceğiz. Tekçilik bölücüdür, çoğulculuk ise bütünleştiricidir. Oyumuzu, çoğulcu anlayışı ile bölücülüğün ve eşitlik mücadelesi ile ayrımcılığın panzehri olan “Yeşil Sol’a” vereceğiz. Ekolojiyi, halkları, inançları, kentleri daha çok tahrip ederek varlığını sürdüren bu iktidarın, artık gitmesinin toplumun acil ihtiyacı olduğunun farkında olarak oyumuzu kullanacağız. Ekolojik yaşamı, doğrudan demokrasiyi, Ademi merkeziyetçiliği, yerel yönetimlerin güçlendirilmesini savunmak ve birlikte örmek için Yeşil Sol’a Oy vereceğiz. Afetzedeleri enkaz altından dahi çıkaramayan ve hayatta kalanların en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan bu iktidarı göndermek kararlılığı ile sandığa gidip, bir oy Kemal’e bir oy Yeşil Sol’a vereceğiz. Deprem öncesi ve deprem sonrasını yönetme liyakatinde olmayan, on binlerce insanın ölümünün müsebbibi iktidara, artık yeter diyerek bir oy Kemal’e bir oy Yeşil Sol’a.