İnsanlığın her zaman Antakya ihtiyacı var, fakat bu zamanda Antakya’nın, bütün dünya insanlığın duyarlılığına ve hassas davranmasına daha çok ihtiyacı var. Azalmakta olanlar, bitmemek için direnenler, hala bitirilemeyenler, bitirilenler, yok edilenler, asimile edilenler, inkâr edilenler, makbul vatandaş standardına uymayanlar, numune olarak hala yaşamasına hoşgörü(!) gösterilenlere ilişkin son sığınak, Nuh’un toplumsal gemisi Antakya ilidir. “Kurt Puslu havayı sever” derler. Irkçı ayrımcılığın, deprem afetini fırsat olarak görüp “Nuh’un halklar ve inançlar gemisi Antakya’yı” batırmasından kaygılıyız. Müesses Nizamin İnançların ve etnik yapıların geçim ve yaşam alanlarını darlaştırma, habitatlarını tahrip etme, ekolojik ırkçılık uygulamalarından endişe ediyoruz. Olağanüstü hâl kapsamında yerleşme ve yapılaşmaya ilişkin CB Kararnamesiyle, vatandaşın malına mülküne çökme, el atma, topraksızlaştırma, Alevisizleştirme, Kürtsüzleştirme, Hıristiyansızlaştırma, Ermenisizleştirme uygulamalarından tedirgin oluyoruz. Sermaye ile devletin rant ittifakının daha çok kar, servet aktarımı, sermaye birikimi bağlamında “Alevinin malı deniz” anlayışından çekiniyoruz. Jeolojik hareket olan depremin, sosyal afete evrilmesinin faili ırk ayrıncı müesses nizamdır. Fay hatlarını, deprem afetini bahane ederek olağan üstü hal ilan etmelerinin niyetinde şüphe ediyoruz. “7269 sayılı; Umumi hayata müessir afetler dolayısıyla alınacak tedbirlerle yapılacak yardımlara dair kanun varken, OHAL ilan edilmesi, hak ihlallerine karşı yasal ve meşru itirazları sindirme amacı taşıdığından endişe ediyoruz. Tekçi anlayışın; yeniden yapılandırma, yerleşme vb adı altında demografik yapıyı tahrip etmek dahil, her türlü ceberut uygulama yapabileceği tedirginliği içindeyiz. Toplumun bünyesinin zayıf düştüğü deprem afetinin yaşandığı bu zamanda, devlet organlarında yerleşmiş ırkçı kanser hücrelerinin, ırkçı ve ayrımcı uygulamalarına karşı herkesi uyanık olmaya davet ediyoruz. On yıllardan beri sistematik uygulanan asimilasyon politikalarından, arta kalan (asimilasyon artığı) kültürel mozaiğin solan renklerini bitirmek için, depremin neden olduğu afeti, fırsata çevirmesinden kaygılıyız. Türkiye’nin son Ermeni köyü Vakıflı, İki elin parmakları kadar kalabilen Antakya Yahudi Cemaati, son dönemde asimilasyon ve göç süreci hızlanan ve sayıları her geçen gün azalan Arap Ortodoks Hristiyan (Nasraniler) Cemiyeti, hızla asimile olan ve çocuklarıyla anadilleri Arapça ile konuşmaya çekinen Arap Aleviler (Nusayriler), Hatay’ın her tarafında dağılan Kürtler, Türkler, Çerkezler, Romanlar, 40 yıl önce Afganistan’dan getirilen Özbekler; Suriyeli mülteciler Antakya ilimizin mozaiğinin parçalarıdır.

HATA(Y) DA ANAKRONİZİM ÇIKMAZI

Antakya ili; nerden baktığınıza bağlı olarak ismi de cismi de değişir. Mütekebbir “Müesses Nizamın” gözlüğünden Türkiye’de hoşgörünün(!) kenti Hatay ilidir. Hakikatin gözlüğünden ise, Türkiye’de kardeşliğin başkenti Antakya ilidir. Kutsal kitaplarda adı geçen ve işaret edilen, dünyadaki tek şehir Antakya’dır. Antakya ili; Atatürk’ün vefatından sonra Türkiye’ye katılmıştır. Hatay ismi ve bu ismin Atatürk’e dayandırılması, o dönemin siyasi ikliminden kaynaklanan arızi endişe ve kaygıların icadıdır. “Hatay ismine”, dokunulmazlık kazandırmak için Atatürk’e mal edilmiş bir öyküdür. Antakya ilimize ilişkin, artık tarihte kalmış kaygı ve endişeleri, bu zamana taşıyarak, hala varmış gibi (Anakronik), uydurulmuş GDO’lu Hatay ismini kullanmaya devam etmek Hata(y)dır. Ayrıca; Hatay ismi, kimin icadı olursa olsun, 85 yıldır yaşanan realiteyi yok sayan anakronik ve GDO’lu bir isimdir. Sığ Hatay ili adı; Antakya ili adının çağrıştırdığı zengin tarihi ve Türkiye’ye kattığı, katacağı, manevi zenginliği, sorumluluğu, yetkiyi, büyük değeri cılızlaştırıyor. Antakya; tarih boyunca medeniyetlerin geçiş kavşağıdır. Bu nedenle birçok inanç, etnik ve kültürel yapı bir arada rengârenk çiçek bahçesi gibi, mozaik oluşturur. Fakat asimilasyon politikaları nedeni ile mozaiğin renkleri çok yoruldu ve soldu. Müesses Nizam; anakronik kaygıların ürünü olan, tekçi bakış açısı ile, Resmî İdeoloji üzerine toplumsal mühendislikle inşa edilmiştir. 1. ve 2. Dünya savaşı ikliminden kalma, anakronik bölünme kaygıları hezeyan değilse, ırkçılıktır. Yüzüncü yılında dahi, TSE icadı, makbul vatandaşlar için tekçi ölçüler olan tek dil, tek din vb tekçi anlayış, Türkiye’nin ayaklarını bağlayan Anakronizmdir.

ANTAKYA YAHUDİ CEMAATİ

2500 yıldan bu yana Yahudiler, Antakya harmonisinde varlar. Antakya mozaik yapısının önemli bir rengidirler. Antakya Musevi cemaati; 6 Şubat depremi öncesinde bile, dini törenin yapılabilmesi için 10 Musevi erkeği (Minyan) dahi toplayamayacak kadar sayıları azalmıştı. Antakya Yahudi Toplumu Başkanı Şaul Cenudioğlu ve eşinin, depremde vefat etmesi ile sayıları daha da azaldı. Bütün Musevi Cemaatinin, Antakya’nın ve ülkemizin başı sağ olsun. Depremde vefat eden herkesin Allah Rahmet eylesin, Mekanları cennet olsun. Yahudi toplumunun, Antakya mozaiğinin dokusundaki renklerini, yerlerini eksik bırakmamalarını dileriz.

ENSAR ŞEHİR ANTAKYA

Tarih boyunca sadece malların değil, inançların ve medeniyetlerin geçiş kavşağıdır Antakya. Dünyanın her tarafından dini, dili, inancı, rengi, düşüncesi ne olursa olsun kapılarını açmış Ensar şehridir Antakya. İnançlar ve medeniyetler ergenlik dönemlerinde, Antakya’da pratikte, yaşamda sınanır ve geçer not alarak dünyaya yayılır. Kudüs’te baskı altında olan, Hz. İsa’nın havarilerinden Barnabas, Pavlos ve Petrus Antakya’ya hicret eder. Hristiyan adı ilk defa Antakya’da verildi. Hristiyan inanışının tohumu Kudüs’te atıldı ama, doğumu Antakya oldu. Hristiyanlık Antakya’dan dünyaya yayılır. Antakya, Hristiyanlığın “Ensar” Şehridir, Medine’sidir. Kudüs’ten sonra kurulan İlk kilise olan Saint Pierre kilisesi Antakya’dadır. Antakya ve tüm Doğu Rum Ortodoks Patrikhanesinin orijinal merkezi Antakya olmasına rağmen, Suriye’de Şam’da faaliyetini yürütmek zorunda bırakılmıştır.

Antakya, Samandağ, Altınöz, İskenderun da Arap Hıristiyanlar asimilasyon, göç ve ekolojik ırkçılık nedeni ile varlıklarının son demlerini yaşıyorlar. Hıristiyan Cemaatinin Hatay mozaiğindeki rengi daim olmalıdır. Hristiyan Cemiyeti anadili, inanışı, kilisesi ve Patrikhanesi ile Antakya ve bütün Hatay’da var olmaya devam etmelidir. Bin yıllardan beri Hatay’da ve bütün Anadolu harmonisinin önemli bir parçası olan Ermenilerin sayıları hızla eriyor. Türkiye’deki son Ermeni köyü Hatay’ın Samandağ ilçesinde Vakıflı köyü nüfusu yüz kişi civarında varlığını sürdürmeye çalışıyor. Arap Alevileri dilde ve dinde çift yönlü asimilasyon, inkâr ve baskılar altındadır. Baskı ve ötekileştirmeden kurtulabilmek yanılgısı ile oto asimilasyon sürecine girmiş ve artık çocuklar ile Arapça konuşmaz olmuştur. Kürtler ülkemizin her tarafında olduğu gibi Hatay’da mozaiğinin önemli bir rengidir. Bütün halkların ve demokrasi güçlerinin, müesses nizamın, anakronik hezeyanlarla her gün yeniden ürettiği, ayrımcı ırkçılığa ve asimilasyona karşı eşitlik, özgürlük, emek ve Demokratik Cumhuriyet mücadelesinde birleşmesi Türkiye toplumunun ihtiyacıdır. Hep birlikte 14 Mayıs’ta en azından Cehennemin kapılarını kapatacağız.