3 yaşındaydı Muharrem…

3 yaşında bir çocuk yoksul evin bir yası oldu, dağ gibi bir baba kendi çocuğunun ölüsünün hamalı…

Karşımızda oğluyla öldükten sonra fotoğraf çektiren bir baba var. Arkası dönük kar içinde sırtında bir çuval, çuvalın içinde evladının cansız bedeni…

Öldükten sonra tanıdığımız çocuklardan biri oldu Muharrem. Aynı Uğur gibi, Ceylan gibi, Enes gibi, Roboski çocukları gibi… Ölümleri farklı belki ama onları öldükleri coğrafyada onlara biçilen kader birleştiriyor. Kürt çocuklarının mayına basarak, tanımadığı bir cismi eline alarak, yol kapandığı için veya ‘terörist’ olduğu için ölmesi bu ülkede normal!

3 yaşındaydı Muharrem… Babası onu sırtına alıp yola koyulmadan önce ateşlenmişti. Çocuğunun ateşi çıksa dünyayı ayağa kaldıran her baba gibi telaşlandı babası. Doktor çağırdı. Ama bütün babaların eşit olmadığı ülkemizde bütün çocuklar da eşit değildi ve Van’da yaşayan çocuklar daha az eşitti. Çünkü yollar kapalıydı…

Oğlunu sırtına vurup yola düştü baba. Sırtına şimdiye kadar aldığı en ağır yükü aldığından habersiz. Babası sırtına aldığında kuş kadar hafifti Muharrem. Ateşler içinde yanıyordu. Acelesi vardı babasının. Oğlunu bir an önce hastaneye götürecekti, iyi olacaktı Muharrem. Bahçede oynayacaktı. Okula gidecekti. Büyük adam olacaktı… Muharrem’in hayalleri var mıydı bilmiyoruz. 3 yaşında bir çocuk hayal kurmayı ne kadar bilebilir ki. Hayal bile kuramadan hayal kurmayı bile öğrenemeden yitip giden çocuklardan biri oldu Muharrem…

Tanışmadık onunla artık tanışamayacağız.

Herkes birkaç güne Muharrem’i unutup gidecek. Ama o baba oğluyla çektirdiği bu son resmi hiç unutmayacak. Muharrem’in acısı ömür boyu babasının sırtında olacak…

Ve sonra… Muharrem unutulup gidecek… Yapılan bir iki soruşturma ardından takipsizlik kararı. 21. Yüzyılın Türkiye’sinde kar yolları kapadı diye bir çocuğun ateşlenip ölmesini olağan karşılayacağız. Kendi çocuklarımızı sevmeye onlara oyuncaklar almaya devam edeceğiz. Onların ateşi çıktığında telaşlanıp hastaneye koşturmaya da. Bir başka ölüme kadar sessizliğimize gömüleceğiz. Oysa hepimiz çok iyi biliyoruz ki çocuklar uyurken sessiz olunur ölürken değil…

KAR YOLLARI KAPADI DİYE…

Kar yolları kapadı diye ölmedi Muharrem. Mevsim kış karın yağacağı belliydi çünkü. Kar yolları kapar diye hiçbir önlem alınmadığı, kar yağdığında o yollar açılmadığı için öldü Muharrem. Muharrem ölmedi öldürüldü.

Bir kepçe, bir greyder, kamyon yetiyormuş Muharrem’in can verdiği yolu açmaya. Şimdi o yol açıldı!

Muharrem öldükten sonra yol açma çalışmalarını başlatıp o yolu açtıranlar Muharrem’in katilidir.

Ayakkabı kutularına trilyonlar saklayanlar, ayakkabı kutularında saklanan trilyonları savunanlar, yolsuzluğu, rüşveti yok sayanlar Muharrem’in katilidir. O paralar Muharrem’in rızkından çalınıp çırpılmıştı babasının sırtında kar beyaz ölüme giden Muharrem bunun son örneğidir.

Kara kışın ayazında ses kayıtları, gizli dosyalar açıladursun, politikacılar seçim çalışmaları için meydanlarda bağıra bağıra olmadık vaatler sunup demokrasi, eşitlik desin bu ülkede çocuklar yokluktan, yoksulluktan ve devlet zulmünden ölmeye devam ediyor. Bu ülkede babalar sırtlarında minik yavrularının cansız bedenlerini taşıyor. Ve yasalar önünde eşit olmadıklarını çok iyi biliyor.

Ceylan'ın parçalarını eteğinde toplayan anasına, Roboski’de evlatlarını katır sırtına yükleyen insanlara, Muharrem'in ölüsünü çuvalla taşıyan babasına bu ülkede herkesin eşit olduğuna inandıramazsınız!

Kürt çocuklarının ölümünü olağan karşılayan bundan önceki ölümlerde sessiz kalan, susan herkes Muharrem’in katilidir. Çünkü; “Çocuklar uyurken sessiz olunur ölürken değil”

Twitter: @leylaalp