Dün (yanılmıyorsam) Cumhuriyet gazetesinde okudum. Chp genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hükümeti ve Erdoğan'ı eleştirirken 2015 Mart ayında MHP genel başkanı Devlet Bahçeli'nin Erdoğan'a milliyetçi, ırkçı söylemle soslu, biraz da kişisel saldırı üslupla o dönemde çok sık tekrar ettiği sözleri kullanacakmış. Düşünün ki, kendisine sosyal demokrat payesi veren, iktidara namzet bir siyasal partinin sosyal demokrat politik duruşu bu...

Bu ülkede, yoğun olarak, emek sömürüsüne, sigortasız, taşeron çalıştırmaya dayalı, tarımı bitirerek yüz binlerce kişiyi en güvencesiz madenlerde ya da inşaatlarda çalışmaya mecbur bırakan bir emek rejiminde her yıl binlerce işçinin öldüğü güncel yaşamın bir parçasıdır.

Bu ülkede, Süleymancıların yurtlarında, Kuran kurslarında, Ensar evlerinde minicik yavruların tecavüze ve istismara uğraması, diri diri yanması, geleceklerinin çalınması, yurt ve kursların denetlenmemesi, sorumluların cezalandırılmaması tüm kamuoyunun malumudur.

Bu ülkede, yaşam değil de aksine ölüm kutsanırken, ölüme methiler düzülürken, topluma yaşamın güzellikleri değil, ölümün vaat edilmesi yüceltilmektedir.

Bu ülkede, başta Kürt sorunu olmak üzere hemen hemen hiçbir sorun çözüm yoluna girmemiştir. Siyasetteki baskıcı uygulamalara karşı gelişen özgürlük talepleri, ekonomik eşitsizliklerin, hayat pahalılığının, yoksulluğun giderek derinleşmesi, yolsuzluk ve rüşvetin yaygınlığı, tarikatlar, vakıflar gibi yerlerde yaşanan rezillikler, kadın hak ve özgürlüklerinin ayaklar altına alınması, alevilerin ve diğer azınlık halkların sorunları... saymakla bitmeyen bu sorunların varlığını aklı başında kim inkar edebilir?

Muhalefetin güç alması gereken bu meselelerin çözümü için yol ve yöntemleri gündemde tutmak varken, meclis gruplarında karşı tarafa laf yetiştirmeye çalışmak hiçbir siyasi başarı getirmez.

Dikkat edin hükümetin en sıkıştığı, ya da ihtiyacı olduğu her anında Chp ve onun kurmayları imdadına yetişmiştir. Yenikapı mitingi, dokunulmazlık konusu, olağanüstü hal kararı, Afrin savaşının desteklenmesi buna en somut örneklerdir.

Toplumun beklentisi, demokrasinin değerleridir. Özgürlüklerdir. Eşitlik, adalet ve hukukun ayrımsız üstünlüğüdür. İş ve yaşam güvencesinin savunulmasıdır. Geleceğe güvenle bakabilme umudunun çoğalarak süreklilik kazanmasıdır. Gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatmayan bir yaşam vaadi siyasetin temel mihengi olmalıdır. Hiç abartısız bütün bunlar da sol, ilerici değer ve söylemlerdir...

Chp genel başkanı ve diğer kurmayların bu değerleri telaffuz etmekten çekinmemesi gerekir. Tamamen belirtmediklerini söylemiyoruz elbette. O zaman sağcılaşmaya, milliyetçiliğe oynamaya ne gerek var ? Sağdan oy alabilme hesabının yapıldığını bilmiyor değiliz. Kendinize sosyal demokrat diyorsanız samimi olacaksınız. Aksi halde kimse size inanmaz. Milliyetçiler, ırkçılar, dini siyasi malzeme olarak kullananlar sürekli var oldu bu coğrafyada. Gerçeği varken sahtesini neden tercih etsin insanlar ?

Amacımız Chp’ye akıl vermek değil elbette. Chp kurmaylarının aklı da, zekası da bizimkisinden çok üstündür mutlaka. Ancak bilmeliler ki, bu siyasi yaklaşımları ile en sıradan insanları bile kandıramayacaklardır. Zira kandırma konusunda da gerçeği varken sahtesini kimse tercih etmez.