Ne garip bir ülkede yaşıyoruz. Örnek almamız gereken devlet adamlarından çocuklarımızı korumak zorunda kalmışız.

Televizyonlardan, gazetelerde radyolardan ve internet sitelerinden, ‘ahlaksızlar, şerefsizler, haysiyetsizler, hırsızlar, vatan hainleri, terörist yardakçıları’ gibi ifadeler normalleştirilmiş, sıradanlaştırılmıştır. İnsana, bunları birilerine hitaben değil, burada gerektiği için yazması bile utanç verici geliyorken; siyasilerin, devlet adamlarının bunları birbirlerine fütursuzca kullanmalarına söyleyecek söz bulamıyorum. Söyleyecek söz bulamadığım için çocukları ‘devlet adamı görünümlü siyasetçilerin konuşmalarından uzak tutun’ diyorum, sadece.

İyi insan yetiştirmek için iyi örnek olmaktan daha etkili bir yöntem yoktur, bulunmamıştır. Kötü insan yetiştirmek için de kötü örnek olmak yeterli. Ülkemizde iyinin mi, kötünün mü ağır bastığı, her gün işlenen cinayetlerden, hırsızlıklardan, yolsuzluklardan, yalanlardan, yalakalıklardan bellidir. Sevgisiz, kindar, haksız, hukuksuz, hırsız ve başarısız bir neslin yetişmekte olduğuna her gün binlerce örnekler verilmektedir. Bu eylemleri gerçekleştiren çocuklar, gençler, yetişkinler… Bunlar başka bir ülkede yetiştirilip başımıza bele olsunlar diye gönderilmediler. “Ne ekersen onu biçersin” sözü de Danimarka’ya ait değil.

Garipliklerin bitmediği bir memlekette, düzenbazlıklar da bitmez. Tek ayak üstünde kırk yalanın söylendiği bir ortamda yetiştirilen çocuklarımızdan dürüstlük bekledik yıllarca; kendimizi boşu boşuna tüketerek, çaresizlikler yaşayarak… Mümkün değil. Başarmamız mümkün değil. Bu gidişatla mümkün değil.

Sorunların tamamını eğitim sistemine bağlamanın kolaylığını kabullenmiş olmak bahtsızlıktır. Çevresinin kirliliğinden, pisliğinden rahatsız olmayan bir neslin, çevre etkisini anlaması zordur. Çocuklar için izlenenlerin, dinlenenlerin, okunanların; okuldaki eğitimden ve aile terbiyesinden kat be kat daha etkili olduğunu, ailelere kabullendirmek mümkün olmadı şimdiye kadar.

Devlet adamlarına özenenlerin, çocuklarına onları örnek gösterip, özendirmelerinin tercih edilmemesi gerektiği, uzmanlarca tavsiye ediliyorsa, vay halimize.

İnsanların rahat yaşamaları için ortam sağlanması yöneticilerin birinci görevidir. Kendilerini tekrar seçtirmenin birinci önceliğe yükselmesi halkın kendini savunamaz hale geldiğinin göstergesidir. Demokrasi, cumhuriyet; beğenilmeyen yöneticilerin bir daha seçilememe durumu, hepsi hikâye… İnsanları öyle bir hale getirirler ki, düştükleri hallerini değil, siyasilerin propagandasını yapmaktan çekinmez hale gelirler. Bu uğurda can verilir. Mesele vatan, millet falan olmaz; kişilere tapınmadır yaşanılan.

Namlı propagandistlere çuvallarla para dökülür, ‘aman bir daha iktidara geleyim. Hatta diğerleri bir daha gelmesin, hiç gelmesin’ diye. Ve önerilenler birer birer uygulanır. Halkın aklı karışır neden böyle diye, bir anlam verilmez. Ama anlam verenler, vermiştir anlamını, almıştır koltuğunu.

Siyasilerin halkı bölük bölük bölmüşlüğünü kusursuzca öğrenebilmek için, Hitler’in propaganda bakanı Joseph Goebbels’i mutlaka araştırın, okuyun. İnsanım diyen herkesin insan olarak kalabilmesi, propagandalara kanmaması için… Hitler’in propaganda bakanı Joseph Goebbels, Hitler’e tavsiye ediyor ve Hitler de uyguluyor. Birkaç örnek:

1. “Bir insana yalan olsa bile bir söylemi sürekli tekrarlarsanız, o söylemin nereden geldiği unutulur ve kendi fikri gibi benimser ve savunur.”

2. “Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin.”

3. “Sadece bir rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın.”

4. “İlk sözü kim ne kadar güçlü ve bağırarak söylerse, o kazanır.” (1)

Aristoteles’in iki bin yıl önce, siyasetçilerin erdemli olmasından bahsettiği metinleri okurken, doğrusu utanıyorum. Asıl utanması gerekenlerin de okumasını dilemek yetmez, anlamalarını da beklemek gerek. Şöyle diyor bir metinde: “Gerçek siyaset adamının görevi mutluluk konusuyla ilgilenmektir; çünkü yurttaşları erdemli, yasalara uyan kişiler kılmak devlet adamının sorumlulukları arasında yer alır. (2)

Bugünlerde Coronavirüs herkesin gündeminde. Yazan, çizen… Birilerinin imdadına yetişmiş olduğundan şüphe etmiyorum. Bazı siyasilerin gündem değiştirme sıkışmışlığına, Coronavirüs, ‘ahan da geldim’ dedi adeta. Ama unutmamak ve unutturmamak için ülkenin gerçek gündemine dönmeliyiz.

____________

(1) http://seyler.eksisozluk.com

(2) Platon’dan Salisburyli John’a Devlet Adamı, Ahmet Umut Hacıfevzioğlu.