Bu yazı Başbakan’ın "kız ve erkek öğrenciler aynı evde kalamaz. Bu bizim muhafazakar demokrat yapımıza ters. Gereken yapılacak” sözlerini duyar duymaz harekete geçen muhbir komşular için yazılmıştır. Ve okurdan ricam odur ki, apartmanlarında böyle komşuları varsa bu yazının çıktısını alıp kapılarına bıraksınlar.

Biliyorum içinizi bir kurt gibi kemiriyordu yan taraftaki gençler. Biliyorum ölesiye rahatsız oluyordunuz onlar bu mahalleye taşındı taşınalı gözünüze uyku girmiyordu. Çocuklarınız onlara özenir diye korkuyordunuz, çocuklarınız onlarla konuşur diye…  Çünkü siz muhafazakar, yüksek ahlaklı insanlardınız.

Hadi gelin sizin yüksek ahlaklı muhafazakar yapınıza bir bakalım.

Bakalım sizin muhafazakar yapınıza neler ters neler değil. Nelere göz yumabiliyor, nelere tahammül edemiyorsunuz. Size göre namus ne ve nerede kirlenmiş oluyor

13 yaşında bir kız çocuğuna 26 kişinin tecavüz etmesi sizin muhafazakarlığınıza ters değil. 13 yaşında bir çocuğunun bedenine hoyratça dokunan ellerin sahipleri sizin komşunuz, kardeşiniz, mesai arkadaşınızdı. İlk refleksiniz N.Ç’yi suçlamak oldu.  Namussuz olan sizin yakınlarınız değil. N.Ç veya onun gibi çocuklardı. 13 yaşında bir çocuk için utanmadan ‘Rızası vardı’ dediniz. Aynı şey sizin çocuğunuzun başına gelse ne olur diye aklınızdan bile geçirmediniz. N.Ç yaşındaki kızınızın yüzüne bakmaya utanmadan tecavüzcülere en alt sınırdan cezalar verdiniz, verilen cezayı kabullendiniz. Hatta masum olduklarını söylediniz. Evinize aldınız onları, beraber yemek yediniz. Böyle yakınlarınız, arkadaşlarınız olduğu için utanmadınız

Sokak ortasında bir kadının tacize, tecavüze uğraması sizin muhafazakar yapınıza ters değil.   Gece yarısı sokakta ne işi var dediniz, o kısa eteği neden giymiş. Tacizciyi, tecavüzcüyü değil, tecavüze uğrayanı suçladınız. Yakınızın birisine tecavüz etmesi, taciz etmesi sizi utandırmadı. Hatta erkek adam olur böyle şeyler deyip savundunuz. Sokak ortasında kadınları taciz eden adamlarla hiç utanmadan kahvede tavla attınız, birlikte maça gittiniz. Memleket meselesini konuşup, borç alıp verdiniz.

14 yaşında kız çocuklarının 60 yaşındaki adamlara mal gibi satılması sizin muhafazakar yapınıza ters değil. 60 yaşındaki komşunuz 14 yaşında bir çocukla evlendi diye kimseyi ihbar etmediniz. Onun yerine utanmadan düğününe gidip altın taktınız.  O küçük kıza elinizi öptürdünüz. Oynadınız o kız korkudan ağlarken… Gerdek odasına kendi ellerinizle soktunuz. Çocuk bedene dokunup zevk alabilen 60 yaşındaki o adamla birlikte namaz kılıp utanmadan aynı Allaha dua ettiniz.

Yan komşunuzun hemen her gün şiddete uğraması sizin muhafazakar yapınıza ters değil. Çığlıkları duydunuz ama bir kez bile polisi aramadınız. Çığlıkları duydunuz ama bir gün bile o kapıya dayanmadınız. Çocukların ‘baba  yapma’ diyen sesini duydunuz. Kadınların ‘imdat’ diye bağıran sesini. Pencerenizi, kulaklarınızı kapadınız. “Aman biz karışmayalım” dediniz. O kadını sabah yüzü gözü mor gördünüz, başınızı çevirip görmezden geldiniz. O kadın dayak yediği için sizden utandı, onun çığlıklarını duyduğunuzu halde bir şey yapmadığınız için siz kendinizden utanmadınız. O kadına el kaldıran adama hiçbir şey olmamış gibi selam verip elini sıktınız.  Kadın korkup, dayaktan yılıp evden gittiğinde tek başına kalan o adama çorba pişirip götürdünüz.

Ne zaman ki yan dairenize 18 yaşını doldurmuş, yasalarca reşit sayılan kadınlar ve erkekler taşındı. İşte o vakit zavallı ahlaksız muhafazakarlığınız aklınıza geldi.  Devletin ya da imanın verdiği yetki olmadan birilerinin sevişiyor olma ihtimali sizi huzursuz etti. O evlerde neler yaşandığına dair yaptığınız muhtemel fanteziler uykularınızı kaçırdı.  Kocası tarafından ölesiye dövülen bir kadının çığlıklarını duyduğunuzda söylediğiniz “bize ne sözü” ağzınızdan çıkamadı.

Mutlu oldukları ve gülümsedikleri için mi, bilinmez onların evinden gelen sesler sizi rahatsız etti. Oysa hiç biri şiddet gören, tacize, tecavüze uğrayan kadının, çocuğun yardım isteyen çığlığı kadar yüksek değildi.

Başbakan kim bilir hangi hesapla bilinmez, “kızlı erkekli aynı evde kalamaz” dedi ve siz telefonlara sarıldınız. Bir kez bile bir tas çorba götürmediğiniz, hali nedir diye sormadığınız o gençlerin kapılarına dayanıp utanmadan ‘evi boşaltın’ diyebiliyorsunuz.

Son beş yıl içinde 4463 kadına tecavüz edildi. 9724 çocuk tacize uğradı. 6198 kadın öldürüldü. Ve bunların hiçbiri kadınlı erkekli yaşanan o evlerde olmadı. Bunlar sizin namuslu gördüğünüz diğer komşularınız, yakınlarınız, mesai arkadaşlarınız hatta ve hatta sizin tarafınızdan yapıldı. Bu rakamlar sizi utandırmadı, utandırmıyor. Neden biliyor musunuz? O ısrarla savunduğunuz muhafazakar yapınız da ahlak anlayışınız da namus kavramınız da koca bir yalan da ondan…

Sizin var olduğunu sandığınız ahlakınız, namusunuz alt kattaki komşu kadın çığlık atarken sustuğunuzda kirlenmişti. Çocuklara tecavüz eden adamlara alt sınırdan cezalar veren heyette yer aldığınızda o kararın altına imza attığınızda kirlenmiştiniz. Tacizci yakınlarınızı savunduğunuzda, tecavüz edeni değil tecavüze uğrayanı suçladığınızda kirlenmiştiniz. 14 yaşındaki çocukla evlenen 60 yaşındaki adamın düğününe gittiğinizde namussuz olmuştunuz…

Sevişmek ibadettir beyler, hem de devrimdir. Utanılması gereken bir şey hiç değildir… Şimdi ben utanıyorum ama sevişmekten değil.

Komşusunun çığlıklarını duymayıp gençlerin kahkahalarından rahatsız olanlardan, çocuk gelinleri, tacizci erkekleri ihbar etmeyip, bu gençleri ihbar edenlerden utanıyorum. Bu gençlerin sevişme ihtimali olduğunu, ‘kim bilir neler yaşanıyor’ diye açıklayan Başbakan’dan utanıyorum. ‘Sonra yanındaki arkadaşları da ister’ diyen Başbakan yardımcısından utanıyorum.

Sizin bizim nasıl seviştiğimizi düşünmenizden, bununla ilgili yorumlar yapmanızdan, sürekli yatak odalarımızı gözetlemenizden utanıyorum. Siz de utanın… Ve eğer gerçekten namusunuzu kurtarmayı istiyorsanız şimdiye kadar susup ortak olduğunuz çirkinliklerle hesaplaşın. Eğer gerçekten muhafazakar demokrat olduğunuzu savunuyorsanız, yan dairede kalan gençlere düşman olmak, onları kovmak yerine iki çift laf etmeyi, bir tas çorba pişirip götürmeyi, arkadaşlık etmeyi deneyin. Eğer gerçekten ahlaklı olduğunuzu iddia ediyorsanız sizden onları ispiyonlamanızı isteyen iktidara “bizim gençlerimizin namusunu sorgulamak size düşmez bizi bu ahlaksızlığa ortak etmeyin” deyin.