Roboski'ye asker saldırısında kaç gündür aradığımız, Uludere kaymakamı ve Şırnak valisi ortaya çıktı.

Asker ile halk arasında seçim süreci başlayan gerginlik azalmadan devam ederken, asker her gün gerginliği artırarak sürdürürken, tüm Türkiye, Roboski köyünde ve yaylasında olup bitenle çalkalanırken, şehrin ve ilçenin mülki amirleri ortalıktan yok oluverdiler.

Şırnak milletvekilleri kaç defa şehrin ve ilçenin amirlerine ulaşmak isteseler de imkanı yok ulaşamıyor. Askerin bize dediği gibi, bizim köy ve yaylada devlet askere teslim edilmişti.

Asker'in Roboski köyünde ve yaylasında halka, vekiline ve biz aktivist ve gazetecilere yaptıklarını anlatsam kimse tahayyül edemez. Elbette çok evveli olan gerginlik sürecinin sadece bir haftasına değinmek istiyorum.

29 HAZİRAN ROBOSKİ KÖYİÇİ

Tarih 29 Haziran’ı gösterdiğinde Roboski ailelerinden bana telefon geldi. Roboski köyünün girişinde askerlerin yaylalarına bırakmadıkları için eylem yaptıklarını ifade ettiler. Ben de hem aktivist hem de gazeteci kimliğimle Roboski'nin köy girişine gitmek için yola çıktım.

Köye ulaştığımda asker halkın üzerine gaz atıyor ve köyün etrafını çevirmeye çalışıyor, gençler de köyü abluka altına almaya çalışan askere karşı kurdukları barikatlar ile karşı koymaya çalışıyordu. Köylüler, yaylalarının tekrar köylülere bırakılmasını ve askerin süreci provoke etmemesi için kışlasına dönmelerini istiyorlar.

Özellikle paralı askerlere tepkisi olan köylüler, “bunlar adeta Işid gibi, tüm değerlerimize acımasızca saldırıyorlar” diyor.

Bir genç orada bulunan askerler için, “Şerit yaylasında mezarlarımızın taşlarını kırıp, mezarlığın etrafında bulunan ve bizim için manevi anlamı olan ağaçlarımızı kesip kesip yaktılar. Bunu ancak Işid yapabilir” diyor hayıflanarak. Daha sonra “bu sıcakta sigara atsanız yanacak olan otlarımız ve ağaçlarımız askerin attığı gaz fişekleri yüzünden yandı  dedi.

“Profesyonel olmayan asker ile bir iki dalaştıktan sonra her şey yoluna girerdi. Fakat bunlar sürekli küfür edip, bize saldırıyorlar” dediler.

Askerlerin köyde her yeri tuttuğunu aktaran yine aynı köylü, “annelerimiz ve köylülerimiz korku içerisinde yaşıyorlar, köyümüzde huzur diye bir şey kalmadı. Bunların asıl niyeti Işid gibi topraklarımızdan bizi sürüp, köyleri insansızlaştırmak” diye konuştu.

Askerin köye getirdiği güç ile köy içerisinde kurulan barikatı istese on dakikada aşabileceği ortadayken, yaptığı saldırı ile halkı provoke etti. Köy girişinde bir genci yaraladı. Bu genci hastaneye kaldıran araç da kaza yapınca ve ağır yaralı olduğu köyde duyulunca, önce 15 - 20 genç barikatların arkasında beklerken sayı yavaş yavaş artmaya başladı.

Asker sanki bu durumu bekliyormuş gibi daha fazla saldırmaya başladı. Halk ile asker arasındaki gerginliği bitirmek için köye gelen Uludere belediye başkanı, Roboski muhtarı ve kanaat önderlerini asker çocuk azarlar gibi karşıladı. Gerginliği azaltmak yada bitirmek için gelen kişilere "olan olmuş artık" diyerek konuşmayı kabul etmediler.

Belediye başkanı ve diğer kanaat önderleri uzaklaşır uzaklaşmaz asker kim var kim yoksa hedefine aldı. Bu hedefler arasında irice duranlardan biri de ben oldum. Valla ne hainliğim kaldı, ne annem, ne de babam. Bir taraftan küfür edip, diğer taraftan işimizi yapmamıza engel oluyorlardı. Paralı asker olduğunu tahmin ettiğim bir asker yüksek sesle “buraya gel, buraya gel” diye bana bağırarak, bizi çekmeyeceksin diye tehdit etti. Etrafındaki diğer askerler de mırıldanarak “vatan haini, siz hep bu hale getiriyorsunuz buraları” diyerek sataşmayı ihmal etmedi.

30 HAZİRAN ROBOSKİ KÖYİÇİ

Bir gün sonra sınırdan geri dönen asker, sabah erken saatte Roboski köyünden geçerken, hedef gözeterek evleri tarayıp, evlerin önünde bağlı katırları acımasızca katletti. 5 katırı vurarak öldürürken birçok katırı da yaraladılar.

Askerin köye gerçekleştirdiği saldırı ile ilgili görüntüler ortaya çıktı. Köylüler bu saldırı ile ilgili Uludere Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu.

6-7 TEMMUZ ŞERİT YAYLASI

Köy içerisinde askerin çok sert müdahalesi sonucu 6 köylü yaralanmış ve dört çocuk köylülere göz dağı verilmek için göz altına alınmıştı. Roboski halkı hem bu saldırıyı hem yayla yasaklarını protesto etmek için, kendi yaylarında nöbet eylemi ve protesto yürüyüşü ile devam ettiler. Biz de gazeteciler olarak 6 Temmuz günü Şerit yaylasına, salatalık pınarı bölgesine gittik. Biz oraya ulaştığımızda, Roboski ailelerinden bir vicdani retçi askerin ateşi sonucu yaralandı. Görgü tanıkları İsa Encü'nün karın bölgesine askerin attığı bir gaz fişeğinin, bir de merminin isabet ettiğini söylediler.

Köylüler yine askerin uyarısız saldırısına akşama kadar direnerek cevap verdi. Akşam da Roboski köylüleri eylemlerini yaylalarında nöbet eylemi ile sürdürdüler.

7 Temmuz günü halk nöbet bölgesi olan Şerit yaylasında toplanmaya devam etti. Biz de Şırnak milletvekili, aktivist, gazeteci heyeti olarak halkın nöbet tuttuğu bölgeye gitmek üzere yola koyulduk. Heyetin içerisinde bulunduğu araç, halkın bulunduğu bölgeye giderken, asker tarafından önü Şerit yaylasında kesildi. Hiç bir uyarı yapılmadan üzerimize yaylım ateşi açıldı. Şırnak milletvekili Ferhat Encü ve beraberindeki heyet kendilerini askere anlatmaya çalışsa da, askerin azgın saldırısını bir türlü durduramadı.

Ferhat Encü ve beraberinde bulunan ben Yannis Vasilis Yaylalı (Demokrat Haber), Meral Geylani (Jinha ), Özgür Paksoy (Diha), Mahmut Oral (Cumhuriyet ) dakikalarca kendimizi ifade etmemize rağmen saldırıdan payımıza düşeni aldık.

Küfür dahil her türlü sözlü ve fiziki şekilde asker tarafından taciz edildik. Bir 90’lar uygulaması olan asker ya da polis'in kendisini devlet yerine koyarak, her türlü saldırıyı meşrulaştırdığı ana bir kere daha şahit olduk. Şırnak milletvekili Ferhat Encü ve beraberinde olan gazeteciler yani bizler tehdit edilip darba maruz kaldık. Ferhat Encü'nün arasında bulunan heyetin sağ duyusu sayesinde, provokasyon çok daha büyümeden engellenebildi.

8 Temmuz günü Şırnak milletvekili Ferhat Encü ve heyette bulunan basın emekçileri askerler hakkında suç duyurusunda bulunmak üzere, Uludere adliyesine gittik. Uludere adliyesi önünde asker provokasyonu üzerine basın açıklaması yaparak, bizlere saldıran ve kendini devlet yerine koyan askerin bize tavrını protesto etmek için kameralarımızı beş dakikalığına bırakarak oturma eylemi gerçekleştirdik.

Tüm bu anlattığım süreçte ortada olmayan Uludere ilçesinin amiri olan Kaymakam, yani devleti askere teslim etmiş olan ilçenin amiri, bizim asker ve yetkililer ile ilgili suç duyurusunda bulunacağımız gün ortaya çıktı. BBC Türkçe'den İlhan Taşcı'ya konuşan Uludere Kaymakamı İbrahim Halil Şıvgan, arabamızın önünü uyarısız kesip üzerimize ateş açan askeri savundu.

"35-40 derece sıcaklıkta yaklaşık iki haftadır bekleyen asker var. Sürekli onu taciz etmeye çalışıyorsunuz, üzerine yürüyorsunuz. Böyle tepki olmaz" sözleriyle savunan Şıvgan, olay anına ait görüntüler için ise "Sürekli insanları irite ettiğiniz zaman oluyor. Basın mensuplarının çekmiş olduğu görüntüler tek taraflı" dedi.

O kadar zor koşullarda yaptığımız çekimlere hatırlatılarak sorulan "O görüntüler kurgu mu?" sorusuna Şıvgan, "Kesinlikle. Hiç göründüğü gibi değil. Görüntüleri baştan sonra izledim, son derece sabırlı davranıyorlar. Bu arkadaşlar görevini profesyonelce yapıyorlar" yanıtını verdi.

Hatta Uludere kaymakamı BBC Türkçe servisine verdiği cevapların kamuoyunu ikna etmeyeceğini düşünerek, en az yukarıda verdiği röportajdaki iddiaları kadar gerçek kanıttan yoksun “Işid geçebilir” iddiasını ortaya atarak, iyice kamuoyunun kafasını karıştırmak istedi. Her şeyi bir kenara bırakın, Işid barbarlarının geçiş bölgeleri olarak kafaları karışık köyleri ya da, Kürt halkının çok müdahale edemeyeceği yerleri seçtiği çok açıktır. Işid eğer PKK kamplarına, ya da Güney güçlerine esir olmaya gitmeyecekse bu tarafta ne işi olduğunu Uludere kaymakamına sormak gerekir.

Uludere kaymakamının yaptığı açıklamaların sorumluluğu üzerinden atmak için olduğu çok açıktır. Askerlerin bize dediği gibi Roboski'de devlet askere teslim edilmiştir. Hiçbir şekilde dört aydır olup bitenler ile ilgili, ne vali ne de kaymakam hiçbir şey yapmamakta. Kurgu dedikleri filmi sadece seyirci gibi izlemekle yetinmekteler. Bu saldırıları daha önce yaptığımız basın açıklamasında kınamıştık. Bu vesile ile bir kere daha bize bu saldırıyı gerçekleştirenleri kınıyorum.

Elbette yargı aracılığı ile de cezalandırılmaları için elimizden geleni yapacağız. Fakat yargıyı etki altına almaya çalışan hükümetin valisinin bu yargılamaya izin vereceğini düşünmüyorum. Roboski’de 184. hafta Perşembe değerlendirmesinde söylediğimiz gibi biz basın emekçilerine yapılan saldırıyı, Roboski halkına ve ailelerine yapılan saldırıdan ayrı görmüyoruz. Oradaki askerin deyimi ile biz devlet televizyonu değiliz, orada olup bitenleri olduğu gibi, kamuoyuna taşımak gibi derdimiz var. Roboski halkını tecrit altında tutmak isteyen devlet elbette bizi hain olmakla suçlayıp haber yapma hakkımızı elimizden almak için her türlü saldırıyı kendinde hak olarak görecektir. Biz de barış aktivistleri ve özgür basın emekçileri olarak, onların deyişiyle vatan hainliği yapmaya devam edeceğiz. Bu da unutulmasın…